Bu Blogda Ara

1 Haziran 2008 Pazar

Hudûdullah

Yıl 1912. Dünya hızla tarım toplumundan sanayi toplumuna geçme aşamasında. Avrupa devi İngiltere başı çekiyor.
Amerika; bir güç olarak İngiliz desteği ile dünya sahnesinde başrole hazırlanıyor.
İşte öyle bir dönemde dünyanın en büyük yolcu gemisi inşa edilir. Okyanusların o güne dek görmediği büyüklükteki dev transatlantik, İngiltere’den zengin ve elit yolcuları ile New York’a rota alır.
Yolcular sosyal statü ve sınıflara göre yüklü paralar ödeyerek katlara yerleşir. Bir kata yerleşenin bir üst katta dolaşması, statüsünün dışına çıkması dahi hoş görülmez. Yola çıkarken;
”Filikalar yolcu sayısına göre yetersiz “ diyen bir bayana gemi subayları çıkışır:

“ Sen ne diyorsun?.. Filikaya ne hacet? Bu gemiyi Allah dahi batıramaz!..”

Sonra tedirgin olan tüm yolcuları dolaşırlar:
“Batmayı- kazayı aklınızdan geçirmeyin. Bunu Allah bile batıramaz!..”
Gecenin zifiri karanlığında o bildiğiniz buzdağı çarpışması ile gemi sulara gömülür.

Adı:TİTANİC tir…Titanic;
Meydan Okuyan anlamına gelmektedir. Yunan Mitolojisindeki tanrı sürülerinden birinin adıdır Titanic!..
Sanayi devinin Allah’a kafa tutuşunun sembolü olarak bu isim verilmiş, adeta sisteme baş kaldırılmak istenmiştir!..

***

1986… Amerika Florida’daki Kennedy Uzay Merkezi’ndeyiz. Uzaya bu defa değişik bir mekik gönderilecek. Uzay Dolmuşu dedikleri iddialı bir çeşit bu. İlk kez astronot olmayanlar da sefere katılacaklar. 11.000 kişi arasından seçilen Öğretmen Mc Auliffe aylarca eğitim alır bu yolculuk için.

Beklenen vakit gelir ve mekik ateşlenir. Fırlatıldıktan 73 sn sonra tüm dünyanın gözleri önünde infilak eder!.. 7 kişilik ekibin ve bayan öğretmenin ölümünü canlı yayında ailesi, yakınları ve sınıfındaki öğrenciler saniye saniye seyrederler.

Mekiğin adı ne mi?... CHALLENGER!.. Yani;Meydan Okuyan, Mücadele Eden Dev!.. Uzaya, kainata meydan okunacak, insanoğlu dolmuşa biner gibi yıldızları yol yapacaktır hesapta!.. Başlamadan biter meydan okuyuş!..

***

Bu defa Afrika’dayız. Ceylanların aslanlarca parçalandığı belgeselleri bilirsiniz. İşte öyle bir ormanda araştırma yapmak isteyen zoologlar, ceylan neslini koruma altına almak üzere belli bir bölgeyi dikenli tellerle çevirirler. Artık aslanların ceylanları tüketme tehlikesi bitmiştir.

Hızla ürer ceylanlar. Bir iki yıl geçtikten sonra beklenmeyen bir şey olur. Sersemleyerek dolaşmaya başlayan ceylanlar bir bir ölmektedir. Çevrili alana yayılan hastalık bütün ceylanları tüketir. Aslanların yemesi ile korunan tabiat dengesi insan eliyle bozulmak istenmiş ama sistem yine de alması gerekeni almıştır!...

***

Mekke’deyiz... İslam yeni tebliğ olunuyor. Rasülullah (s.a.v) e tavır alan, şiddetle karşı çıkanlardan biri de amcası Ebu Leheb!..

Yaptıkları düşmanlık sınırlarını aşıyor. Karısı ile birlikte Alemlerin Efendisinin yoluna diken koymaktan tutun da geçeceği yerlere pislik sürmeye varıncaya dek akla hayale gelmedik çirkeflikler işliyorlar.

Rasülullah namaz kılarken üzerine dişi deveden doğum sonrası gelen eş parçasını dolayacak kadar alçalıyor Ebu Leheb!..
Yaşadığı sürece elinden geleni ardına koymuyor. Kur’an bir sure ile onu ve karısını tasvir edince iyice çılgına dönüyor.

Ebu Leheb’in ölümü nasıldır bilir misiniz?.. Cüzzamdan daha şiddetli bir hastalığa tutuluyor. Pul pul dökülüyor derisi. Vücudunu çıban ve yaralar sarıyor. Ona yaklaşmak istemiyor insanlar. Ölüyor. Cesedi günlerce kalıyor evinde. Ortalığı kesif bir koku kaplıyor. Habeşli üç beş köle ağızlarını yüzlerini sararak cesedini derin bir çukura atıyorlar. Üzerini de taşlarla dolduruyorlar.

------------------------------------

Bunları niçin anlattım?..

Hudûdullah diye bir kavram var!.. Kur’anda tam 12 ayette geçer.
Anlamı; ALLAH’IN SINIRLARI demek!.. Sonsuz Sınırsız olan Allah için Hudûdullah neyi işaret ediyor, oldukça düşünülesi!.. Okuduğunuz yaşanmış sahneler;
Hudûdullahı zorlamaya dair ibret vesikaları!

Hudûdullah kavramını araştırırken kulluk boyutunda bize düşen ne, sanırım buna yoğunlaşmamız gerekiyor. Asıl mühim nokta bu çünkü!

Hudûdullahın kula düşen boyutu: HADDİNİ BİLMEK!...
Haddi aşmak, hangi suret ve şekilde olursa olsun ağır bedeller ödetiyor.
Teknoloji adına şımaranlar; bedelini kazalarla ödedi.
Düşmanlıkta ileri gidenler; helak oldu.
Doğal dengeye el atanlar; çevreyi zehir kazanına çevirdi!..
Sevgide haddi aşanlar; ihanet- nankörlük buldu!
Kırgınlık ve küslükte haddi aşanlar; kalplerine yük olan sıkıntılara, hastalıklara duçar oldu!..
Sayın sayabildiğiniz kadar!...

Haddi aşmamayı nasıl başaracağız?..

Ayet ve Hadisleri tarayınız. Allah Sistemine dair her emir ve yasağa uymakta azami gayret gösteriniz. Tereddüt ettiğiniz, açılım bulamadığınız hususlarda gönlünüze danışınız!...

Gönlün / Vicdanın onaylamadığını Benliğin / Nefsin tatmini için sakın, ama sakın yapmayınız!..

Sınırı, hudûdu hesaba katmaksızın anormal yolları benimseyenler; mayın tarlasında yürüdüklerinin farkında mı?.. Az ileride patlama olursa kimseyi suçlamasınlar!.. Kimse onlara bir şey yapmadı, ne ettilerse kendi kendilerine ettiler!

Haddi aşmak, Gadab- ı İlahiyi davet etmektir!..
Çünkü; ALLAH HADDİ AŞANLARI SEVMEZ! (Bakara-190)
Kısacası Dostlarım;

Sünnetullahı Okumak; Kulluğun hakkını vermek için temel dinamik; Haddini Bilmek!
Vicdanının Sesine tâbi olanlara; Haddini Bilerek Hudûdullah çerçevesinde yaşayanlara selam olsun!

Hiç yorum yok: