Bu Blogda Ara

23 Haziran 2009 Salı

Güneş'in Kıyameti

* Yaratılan her şeyin bir sonu vardır. Dolayısıyla her şey gibi Dünya'mızın ısı ve ışık kaynağı olan Güneş de bu kaçınılmaz sona hızla koşmaktadır.
* Kur'ân'da "Güneş'in dürülmesi" ifadesi bu kaçınılmaz sonu mu işaretlemektedir?
* İslâm âlimleri ve modern bilim bu hâdiseyi nasıl yorumluyor?
* Güneş'in dürülmesi nasıl olacaktır bu hâdise dünyanın sonu mudur?



Sayısını bilemediğimiz yıldızlardan sadece biri olan Güneş hayatın devamı adına önemli bir konuma yerleştirilmiş ve muazzam enerji üretim sistemiyle donatılmıştır. Güneş Ay ve diğer gökcisimleri ulvî gâyeler için Dünya misafirhanesine hizmetkâr kılınmıştır. Acaba bu gökcisimlerinin varlıkları sonsuza kadar devam edecek midir?

Dünya misafirhanesinin korunmasında görev alan gökcisimlerinin bir gün bombaların şiddetini dahi gölgede bırakacak şekilde varlıklarına son verileceğini hem semavî kitaplar hem de ilmî araştırmalar ifade etmektedir. Bombalar içinde en şiddetli olanlar atom ve hidrojen bombalarıdır. Hidrojen bombasının çalışma prensibi Güneş'teki enerjinin yaratılışına benzerdir. Güneş'te bunun gibi her saniye binlerce patlama meydana gelmektedir. Tonlarca hidrojen atomunun daha büyük çekirdekli helyum atomlarına dönüştürülmesi sırasında devasa boyutlarda enerji yaratılmakta Hayy isminin tecellisiyle bunun çok küçük ve ölçülü bir miktarı dünyadaki hayat için gerekli ve yeterli enerjiyi sağlamak üzere gezegenimize gönderilmektedir. Güneş bir bomba olup patlasa bu kâinatın sonu olan kıyametin dehşeti yanında çok küçük kalacaktır. Bu dehşetli hâdise Kur’ân-ı Kerim'de; Tekvîr İnfitâr ve Kâria sûrelerinin ilk âyetlerinde şu şekilde haber verilmektedir:

'Güneş dürülüp toplandığında.1 Gök yarıldığı zaman.2 Çarpacak olan felaket.’3
İlk âyette geçen "küvvirat" kelimesinin mastar şekli yuvarlak bir cismi dürüp toplamak yıkıp atmak yuvarlamak herhangi bir şeyi yuvarlak bir cisme sarmak dolamak mânâlarına gelmektedir. Razi'nin tefsirinde Hz. Ömer'den gelen bir rivayete göre "küvvirat"ın "ışığını giderip karartmak" mânâlarına geldiği de belirtilmektedir.4-5

Güneş'in dürülmesi; bazılarına göre İsrafil'in (as) Sur'a ilk üflemesinden önce bazılarına göre ise İbn-i Cerir'den ve İbn-i Ebi Hatim de Übeyy b. Kâb'dan rivayet ettiğine göre bu hâdisenin insanları günlük işleriyle meşgulken yakalayacağı bildirilmiştir.5

Elmalılı Hamdi Yazır Güneş'in dürülmesini üç değişik şekilde tefsir etmiştir: a) Güneş'in bir kabukla çevrelenerek ışığının sönmesi; b) Güneş tutulması anındaki duruma benzer bir durumun gerçekleşmesi; c) Güneş'in kütlesinin ortadan kaldırılıp görünmez olması. Diğer tefsirciler de meseleye genellikle bu zâviyeden bakmışlardır. İbn-i Abbas'tan gelen bir rivayette Güneş'in dürülmesi onun Arş'a katılmasıdır. Mücahid'den gelen rivayetlere göre ise ışığının sönmesi dolanarak dürülmesi sonra ışığının giderilip atılmasıdır. Güneş'te meydana gelecek böyle hâdiseler neticesinde dünyamızdaki hayatın anında sona ereceği gayet açıktır5.

Bunun yanında dürülme meselesinin mecazî ihtimalleri de düşünülebilir. Meselâ Nizamuddin en-Nişaburî "Garaibu'l-Kur'ân ve Regaibu'l-Furkan" adlı tefsirinde Güneş'in dürülmesini küçük kıyametin bir parçası olarak ruhun bedenden ayrılması şeklinde yorumlayanlara da yer vermiştir. Bu yorumcuların gâyesi büyük kıyameti inkâr etmek olmadığı gibi "Düşünün de ibret alın ey akıl sahipleri"6 çağrısına göre ilgili âyetlerin küçük kıyamet olan ölüm hakkında da ibret alınacak mânâlarının olabileceğini göstermektir. Bu yönüyle bir milletin ölümü olan orta kıyamet hakkında da bu olayı düşünmek ibret vericidir. Yine de âyette geçen Güneş kelimesini hakiki mânâda anlamamızı engelleyecek aklî veya naklî herhangi bir ipucu olmadığı için bilinen mânâsıyla düşünmemize engel yoktur.5

İnfitar Sûresi'nin birinci âyeti gökcisimlerinin nizam ve intizamı bozularak kâinatın harap olmaya başladığı zamanı haber vermektedir. Üçüncü âyette geçen "el-karia" çarpacak olan felâket mânâsında olup "el-hakka" gibi kıyametin isimlerinden biridir. Bu felâket insanların akıllarını alacak ödlerini patlatacaktır. Âlemdeki büyük küçük her şey şiddetle çarpışacak gök yarılıp parçalanacak Güneş dürülecektir.7

Bediüzzaman Hazretlerinin konuyla ilgili tespitleri ise orijinal ve tatminkârdır:
"Evet nasıl ki insan küçük bir âlemdir yıkılmaktan kurtulamaz. Âlem dahi büyük bir insandır o dahi ölümün pençesinden kurtulamaz. O da ölecek sonra dirilecek veya yatıp sonra haşir sabahıyla gözünü açacaktır. Hem nasıl ki kâinatın bir küçük nüshası olan bir canlı ağaç tahrip ve dağılmaktan başını kurtaramaz. Öyle de: Yaratılış ağacından dallanmış olan silsile-i kâinat tâmir ve yenilenme için tahripten dağılmaktan kendini kurtaramaz. "Eğer dünyanın ecel-i fıtrîsinden evvel ezelî iradenin izni ile hâricî bir maraz veya muharrib bir hâdise başına gelmezse ve onun Sâni'-i Hakîm'i dahi fıtrî ecelden evvel onu bozmazsa herhalde hattâ fennî bir hesab ile bir gün gelecek ki: 'Güneş dürülüp toplandığında yıldızlar döküldüğünde dağlar yürütüldüğünde' (Tekvîr 1-3) mânâları ve sırları Kadîr-i Ezelî'nin izni ile ¤¤¤ahür edip o dünya olan büyük insan sekerata (ölüm dakikaları) başlayıp acib bir hırıltı ile ve müdhiş bir ses ile fezâyı çınlatıp dolduracak bağırıp ölecek; sonra emr-i İlahî ile dirilecektir.” (Yirmi Dokuzuncu Söz İkinci Maksad Dördüncü Esas)

Kâinatın sonunu nasıl bir hâdisenin beklediğine dair yukarıdaki âyet ve hadîsler modern bilimin tespitleriyle daha iyi anlaşılabilir.

İlk yıldızlar tahminen 10 milyar yıl önce yaratılmışlardır ve yakıtları sebepler plânında proton füzyonuyla sağlanmaktadır. Proton füzyonu sonucunda oluşan radyasyon sıcaklığına bağlı basınç eğer yıldızda yeterince proton tüketilirse ve proton füzyonu azalırsa bu denge bozulur. Kütle-çekimi radyasyon sıcaklığına bağlı basıncı yenerek yıldızın içe doğru çökmesine sebep olur. Bu sırada açığa müthiş bir ısı çıkarak yıldızda yeni çekirdek reaksiyonlarını başlatır ve sırayla alfa (elektronsuz helyum çekirdeği) füzyonundan itibaren kararlı hale gelene kadar yıldızın kütle büyüklüğüne göre değişik füzyonlarla değişik elementler yaratılır.

Alfa füzyonu sırasında her ne kadar yıldızın çekirdeği çökse de dış tabakalar yaklaşık 100 kat genişleyerek bir "kızıl dev" hâlini alır. Daha evvel başka bir durumla karşılaşmazsa Güneş de bu safhalardan (proton füzyonu...) geçerek ilmî verilere göre birkaç milyar yıl sonra beyaz cüceye dönüşecektir. Beyaz cücelerin büyüklükleri yaklaşık olarak Dünya’nınki kadardır. Kütlesi ise Güneş'in kütlesinin yarısı ile 14 katı arasındadır. Yüzey sıcaklıkları yaklaşık 10 bin dereceyi bulan beyaz cüceler zamanla enerjilerini kaybederek kararıp söner.
Nükleer füzyon reaksiyonları gücünü kaybettikten sonra radyasyon sıcaklığına bağlı basınç tekrar düşerek kütle-çekimiyle dengelenir ve yıldızın hacmi o kadar küçülür ki yoğunluğu suyunkinin bir milyon katına ulaşır. Bu duruma gelen yıldıza "beyaz cüce" denir. Beyaz cücelerin büyüklükleri yaklaşık olarak dünyanınki kadardır. Kütlesi ise Güneş'in kütlesinin yarısı ile 14 katı arasındadır. Yüzey sıcaklıkları yaklaşık 10 bin dereceyi bulan beyaz cüceler zamanla enerjilerini kaybederek kararıp söner.8

Daha evvel başka bir durumla karşılaşmazsa Güneş de bu safhalardan geçerek ilmî verilere göre birkaç milyar yıl sonra beyaz cüceye dönüşecektir.8 Böyle bir durumda Kur'ân'ın ışığında iki ihtimal söz konusu olur: Birinci ihtimale göre eğer Güneş'in kaderi gerçekten de bu hâdiseyle vuku’ bulacaksa bu önümüzde büyük kıyametin gerçekleşmesi için birkaç milyar yıl daha olduğunu ve Tekvîr Sûresi'nin 1. âyetinde gecen 'Güneş'in dürülmesi' hâdisesinin de yukarıda açıkladığımız şekilde gerçekleşeceğini gösterir. İkinci ihtimale göre ise eğer Güneş'in kaderi bu değilse âyette bahsedilen dürülme başka şekilde de yorumlanacağı gibi kıyametin o kadar uzun süre gecikmeyeceği sonucu da çıkarılabilir.

Yukarıdaki senaryo şu şekilde devam etmektedir. Eğer çöken yıldızın kütlesi Güneş'inkinin 5 katından daha fazla ise beyaz cüceninkinden farklı bir durum gerçekleşir. Tam çökme durumuyla karşılaşan bu yıldızlar kara deliğe dönüşürler. Kütle-çekimi o kadar güçlenir ki ışık dahi kurtulamaz.

Kıyamet ile ilgili bir diğer teoriye göre dev karadelikler bütün kâinatı yutacaktır. Maddeyi yutuşu sırasında karadelik çevresinde oluşan akresyon (yığışım toplanma) diski de bize maddenin "dürülme" tabirini hatırlatmaktadır. Daha kapsamlı bir bakış açısı ve bütünlüğün oluşması açısından konumuza ışık tutabilecek Tekvîr Sûresi'nin diğer bazı âyetleri de şöyledir:

'Yıldızlar yerlerinden düşüp dağıldığı zaman dağlar yürütüldüğü zaman... İşte o zaman... Her insan hazırladığını ortaya ne koyduğunu anlayacaktır... Dolaşıp dolaşıp yuvalarına değerli bir elçinin Cebrail'in getirip okuduğu sözdür!’9

'Gün gelecek gök beyaz bulutlar şeklinde yarılıp dağılacak melekler bölük bölük indirilecek.'10
'Gök yarılıp kızıl sahtiyan gibi kıpkırmızı bir güle dönüştüğünde öyle müthiş işler olacak ki.'11
'O gün gök yarılır parçalanır iyice kuvvetten düşer.'12
'O gün dehşetinden gök bile çatlar. Allah'ın va'di mutlaka gerçekleşir.'13
'Gökler kapı kapı açılır her tarafı kapı haline gelen gökten melâike orduları birden indirme yapar.'14
'Dağlar atılmış rengarenk yünlere dönerler artık kimin tartıları ağır basarsa memnun kalacağı bir hayata girer.'15


Hem modern bilim hem de Kur'ân-ı Kerîm bir gün kâinatın sona ereceğinde ittifak halindedir. Modern bilim bu dehşetli kıyamet hâdisesinin sonrası hakkında fikir yürütemezken Kur'ân
devirmek birinci ile ikinci üfleme arasında gerçekleşecektir. Bu kıyamet gününün en korkunç hâdiselerinden biridir. Abd bin Humeyd ve İbn-i Münzir Ebu Aliye'den rivayet edildiğine göre bu hâdise insanlar dünyada iken meydana gelecektir. İbn-i Ebi'd-Dünya çöküp yok olmasıdır. Kurtubi'ye göre de insanlar korku ve dehşete düşecek yıldızın kütle-çekim kuvvetinin dengelenerek çökmesinin önlenmesinde rol oynamaktadır. Bu yüzden yörüngelerine giren gezegenlere... kasem ederim ki: Kur'ân tafsilatlı beyanda bulunmaktadır.