Bu Blogda Ara

4 Haziran 2008 Çarşamba

KEHF VE ZAMANDA YOLCULUK


Tarık, Arapça Tokmak gibi sert çarpan çarptığı yerden geri fırllayan demektir. Şimdi olay şu.

Zamanda ileriye, Bermuda'daki babam da gider. Binersin ışıkhızındaki dalgaya ve seni parçacık gibi 309 yıl zıplatır. Ama geriye gelmek için önce zamanın sonuna gideceksiniz. Işık hızına ulaştığınızda maddeniz enerjiye dönecektir ve bu arzu edilmez. Zamanın sonu kıyamettir elbette. Kıyamet kopmadığı içindir ki oraya bir bilardo masasının bandına çarpıp, aynı açıyla yansırsınız. Yani tokmak gibi duvara çarpar ve aynen yansırsınız. Yansıma BAND'dan GERİYE olmaktadır.

Zamanda geriye gitmenin 4 yolu vardır. Bir halka tekillikli dönen karadelik bulursunuz. Halka tekillik boyunca geri gelirken yola çıkmakta olan kendinize rastlarsınız. Yani GEÇMİŞE dönersiniz. Bunu tarihte ilk kez Zülkarneyn'ler başardı. ZigZag düzeyinde de Paul Kamensberg, iki yıl önceki haline gitti. (KLMN deneyleri ve Montauk vb.) N deneyi Montauk diye bir projedir.

Zulkarneynler, Kehfler BİR TEK değildir. Kehf suresindeki tüm zikredilenler için sabit bir sayı vardır. Onlar üçtür, dördüncüleri HYBRİD'dir, Onlar Beştir altıncıları HYBRİD'dir, Onlar 7'dir sekizincileri Hybrid'dir. Kıtmir=Çekirdeksiz meyve. Adana'da Sabancı'nın meşhur çekirdeksiz KARPUZU yetiştirilir ve ihraç edilir. Bu karpuzun bir tek çekirdeği yoktur. O karpuz bu yüzden kendisi üreyemez. Kısır bir dişi gibidir. Onu üreten sır ise Sabancı'nın "At ve eşek" çiftleştirmesi olan anne ve baba karpuzdan geçiyor. HYBRİD bu demektir. Kıtmir=Katır=Hybrid hepsi bir Zulkarneynler TEK değildir, Kehf'ler de tek değildir.

Hybrid’lerin yaşaması "Mağaranın ağzında" olmasına yani kollarını öne uzatmış olmasına bağlı. Bu ne demek. Sistemin içinde ama, bir parçası dışında. Hybrid'ler böyle yaşayabilir. Sistemin tam içinde ya da dışında kalamazlar ölürler. Onları bir kuvvet perçemlerinden ve topuklarından yakalamıştır.

18/17. Baksaydın, güneşin mağaralarının sağ tarafından doğup meylettiğini, sol tarafindan onlara dokunmadan battığını, onların da Mağaranın genişce bir yerinde bulunduğunu görürdün. Bu, Allah'in mucizelerindendir; Allah'in doğru yola eriştirdiği kimse hak yoldadır. Kimi de saptırırsa artık ona, doğru yola götürecek bir rehber bulamazsın.

18/18. Mağara ehli uykuda iken sen onları uyanık sanırdın. Biz onları sağa ve sola döndürürdük. Kopekleri de iki kolunu girişe uzatıp yaymıştır. ...

Bunlar da muhkem değgil müteşabih ayetler. Müteşabih=MİSAL=İLERİ İLİM AYETLERİ

Ehli kehf geleceğe gittiler. Zamanları bize göre bir saat= 309:8=30,5 yıl . Ya bir saniye? Şimdi bu rakam bu faktör çok önemli. Bir saniyemize karşılık 14 gün geçmektedir. (Bunu daha sonra açacağım) Düşünün, sizin tiktaklarınız birer saniye arayla ama orada gördüklerinizin tiktakları ise hafta aralıkla çalışıyor. Yani siz fişek gibi koşarken onlar öylece mağaralarında blok zaman düşmüş donmuş gibi duruyorlar. Ölü olsalar ölüdür der geçersin gidersin, diridir deseler, oturup konuşursun, uyandırır kahvaltı edersin. Ne ölü ne diri, ne gömebiliyorsun, ne konuşabiliyorsun .

"Sen onları görseydin, DEHŞETLE KORKUP KAÇARDIN" ÇÜNKÜ??? Ne ölü ne diri . Peki neden kaçardın? Bir canlı heykelsiniz çünkü onlar bizi görseydi, salisenin binde birinde biz yok olacaktık. Onlar korkar mıydı? Birden görünüp de kaybolduğumuz için belki ama köpekleri korkmazdı. Çünkü biz gözlemciye kollarıyla değiyor olacaktı.

Şöyle bir düşünelim: Cinler ışık hızına yakın giden enerji olmuş (Madde olamayan) insanlardır. Bizler de enerji olamayan ama madde olan Cinleriz. İkiz gibiyiz.E=mc2 gereği onlar E biz ise m. Onların 1 yılına karşılık bizim 14 yılımız geçmektedir. Yani biz yüz yaşında isek, bizimle birlikte doğan ikizimiz CİN 1400 yaşında olacaktır. Oysa ikimiz de 100 yıl yaşamaktayız. Kimse kimseden uzun yaşamıyor, sadece görecelik var. Bize göre onlar 1400 yaşındalar (Yanlış) Onlara göre ise , tam on nesil bizler hızla büyüyor, yaşlanıp ölüyoruz. On kuşak böyle oluyoruz. Ashabı Kehf ve dışarıdakiler aynı yaşıyorlar. Ömürleri yetmiş yıl ise yetmiş yıl ama birinin samanı hızlandıysa ya da yavaşladıysa birbirlerini göreceli olarak izliyorlar.

Ayet ne diyordu? SEN ORADA OLSAYDIN (Yani fizikteki, relativitedeki GÖZLEMCİ FAKTÖRÜ) burada bildirilen GÖZLEMCİLİK AKSİYON VE POSTULATI. Yani RELATİVİTE haber veriliyor SEN GÖZLEMCİ OLSAYDIN, DIŞARIDAN BAKSAYDIN DİYOR ALLAH, Korkup dehşetle kaçardın. Adamlar donmuşlar kalmışlar. Öyle bir donmuşlar ki 309 yıl gibi geliyor insana. Bu arada gözlemci de on kuşak önce ölmüş olurdu. Bilirsiniz şu relativiteyi hep böyle şaşırtır ama Kur'an'ın bunu HABER VERMESİ çok şaşırtıcı. Üstelik Kur'an oradaki bir KARANOKTAYI da haber veriyor. Mağara deği yer KARADELİK OLAY UFKU.

Köpek daha tam girmemiş, tekilliğe girmemiş. Sağa sola dönmekten söz ediyor ki bu da DÖNEN BİR KARANOKTA olduğunu gösteriyor KEHF denen topolojik yapının. Orada bir de YAPAY KARANOKTA var.

Kehf suresinde Zulkarneyn'e bir bakınız.

95- Dedi ki: "Rabbimin bana vermiş olduğu servet ve saltanat, sizin vereceğiniz şeyden daha hayırlıdır. Bana maddî yardımda bulunun da sizinle onların arasına en sağlam seddi yapayım.

96- "Bana, demir kütleleri getirin." Nihayet dağın iki ucunu denkleştirdiği vakit: "Ateş yakıp körükleyin" dedi. Demiri bir ateş koru haline getirince. "Bana erimiş bakır getirin üzerine dökeyim" dedi.

97- Artık Ye'cuc ve Me'cuc bu seti ne aşabildiler ne de delebildiler.

“Getirin bana demir kütleleri" diyor. Bu ipucundan ne çıkartırsınız? Rabbinin verdiği TAM BİR DONANIM GELECEĞİN TEKNOLOJİSİ. SİZ GÜCÜNÜZLE YARDIM EDİN=Bana peynir ekmek vb. verin besleyin size bakayım, para pul istemem diyor. Çünkü Ayette bu donanım anlatılıyor, "Biz Ona daha nice nice şeyler (Teknolojiler) vermiştik diyor. Demir kitleleri dediği yapay karanoktacık için YANİ BİZ ONU UZAY-ZAMANDAKİ O TARİHTEKİ YERYÜZÜNE YERLEŞTİRDİK (Gelecekteki yeryüzü değil, geçmişte getirildiği yeryüzü)

Zülkarneyn=İki zamanlı, iki çağ sahibi "Kuşaklar boyu sahibi" demek değil mi? Gelecekteki yeryüzünden geçmişteki YERYÜZÜNE yerleştirilmiş. Alet edavat da yanında. Muazzam bir basınç oluşturacak bir 1N içinde çünkü.

1N: Okunuşu, Wanen. Walkyrie, Walhalla. İşte o Zülkarneyn. Valhalla'ya bakarsanız, Germen efsanesi olduğunu görürsünüz. Gelecekte de valhalla var. "Bulutların üzerinde havada duran ve fermen savaşçılarının ölünce gittiği Cennet" ŞİRA da havada durmuyor muydu.

Evet valhalla ismi nedir biliyor musunuz. Walhalla'yı TERS okuyunuz. Allah ve Law. Allah yasaları, Allah Love, Allah sevgisi. İşte Nur-36 ve Necm suresindeki Şi'ra budur. Allah'ın isminin (ALLAHlaw) anılmasına izin verdiği, Büyyutin=Yerleşim birimleri ve Tarık hangarları vb.

36. Allah'in yuksek tutulmasina ve iclerinden adinin anilmasina izin verdigi evlerde, insanlar sabah aksam O'nu tesbih ederler

Nur-35'de Tarık'ın içi yazılıyor, Nur-36'da ise Tarıkların "UÇAK GEMİSİ MİSALİ" konuşlanrndığı uzay yerleşimi, kolonisi anlatılıyor. ALLAHLAW yüksek tutuldu. Orada Allah taraftarı olarak (Karşı grup değil) ALLAH+law adıyla anılmasına izin verilen bir Şira bu. Dünya çevresine inşa edilecek olanı ise VALHALLA yani tersi Dünya çevresine yerleştirilmiş olduğunu nereden anlıyoruz? Çünkü SABAH AKŞAM diyor ayet, yani dünyanın zamanına tam eşitlenmiş, Mars'ta ya da Andromeda'da değil. Ama Şira'daki Allahlaw yöresinde zaman yolculuğuna izin veren bir dönen karadelik var. Zülkarneyn "Terminatör gibi" olduğu gibi zamanda geriye gitmesini bu halka tekilliğe borçlu. Fakat Shira çok uzak ve yüksek hızda gitmeye kalksanız. İki yaşınızdaki çocuğunuz döndüğünüzde 16 yaşında oluyor. Eşinizle yaşıtsanız, o da sizden 14 yaş büyük oluyor. Kim ister ki Shira gibi bir yere gitmeyi? Gidiyorsunuz, döndüğünüzde gencecik anneniz, yaşlılıktan ölmüş oluyor. İşte bu yüzden Şi'ra'nın ALLAH+LAW'ı uzakta ama onun yeryüzü şubesi olan WAlhalla ise dünya çevresinde. İşte bunun için Necm suresindeki ile Nur-36'daki iki istasyon farklı. Bunun için "İKİ BAĞ SAHİBİ" adlı misallerden iki tane var. Kehf'teki işte Adler-Hitler kavgası ya da Alias ile Alois savaşı diyoruz. Bazıları da Armageddon diyor. Eğer Kalem suresindeki İKİ BAĞ sahibine bakarsanız, Kehf ile olandakinden aynı görünüyor ama, birinde ALLAHLAV var. Yani illa ki iyilik ergeç kazanacak. İkincisinde ise farklı bir şey var. İki bağ birden bozuluyor

Şimdilik şu bir iki notu daha ekleyeyim. 1n adını geçmişteki atalar mı koydu, yoksa gelecekteki torunlar mı? Allahlaw ve Walhalla, Almanca Allahohe. ALLAH'IN ADININ ANILMASINA İZİN VERDİĞİ EVLER BUNLAR İKİ EV. BİRİ VALHALLA, DİĞERİ ŞİRA'DAKİ ALLAHLAW.

Allahohe ne demek bir sözlüklere bakınız. Allah'a eklenen edatlara bir bakın. ALLAHOH diye bakacaksınız. Bitişik, ikiye bölmeyin. Allah'ı bulup edat ekleyin. Almanca'da ALLAHOHE diye bir kelime vardır zaten. Bazı kelimeler gelecekten geçmişe birr geri sekme (Feedback) ile gelmiştir. Dilmaç gibi. Türkçedir. Tercüman demektir. Çevirmen, tercüman, Almanca, “Dolmecer” bu DİLMAÇ DEMEKTİR. Almanca'da bir kökü bir anlamı var mı? Yok elbette . Resmen Türkçe işte. Dilmaç+Er (Meslek eki). “Dolmetscher” ve “Dolmecer” ikisi de geçerli. Çünkü C ile yazıldığında tsch c noktalı. İtalyanca gracia gibi hafif ç ile z arası okunuyor

Şimdi şöyle düşünelim. Aya ilk giden roketi tıpatıp kitabında anlatan kimdi? Boyuna kadar vermişti. Yıllar sonra aynı satürn roketi yapıldı. 75 santim daha kısaydı. Bu bir rastlantı mı? Daha denizaltının bilinmediği bir devirde Naitilus adlı ve ATOM enerjisiyle giden denizaltıyı kim yazdı? Evet Kaptan Nemo'nun Natilius'u oldu dünyanın ilk atom denizaltısı... Tarih bir tekerrürdür mü? Yoksa gelecek ile geçmiş arasında PASSENGER'lerden başka bir de MESSENGERLER'mi var. Bu geri tepme mekanizması nasıl kurulmuş dersiniz?

Dilmaç, Walhalla, Wanen

10SCE, MRS.CP, MİSS.CCP

1N

Alaska, Athabaska, Nebraska (Zülkarneyn yolu, rotası)

Hiç yorum yok: