Bu Blogda Ara

24 Mayıs 2008 Cumartesi

NAZAR(DİKKATLİ BAKIŞ)


NAZAR, tıpkı kanser, grip, sakat doğmak ya da deli doğmak veya sonradan olmak gibi bir YAZGIDIR. Nazar, sihir, bunlar YAZGIDIR. Aynı gün aynı anda ve saatte, ECELİ geldiğinde araba çarpacak ölecekti. Burada önemli olan ölümün biçimi (kaza, hastalık, sihir, nazar vb.) değil, ECELİN yetişmesi önemlidir. Diyelim ki sihir yapılmadı ya da nazara uğramadı... Ama evinin çatısına UÇAK düşüyor ve AYNI SAATTE ölüyor. SAAT çok önemli bir olay...

Nazar OLAĞANDIR... İmrenirsin, gıpta edersin... Özenirsin... Ama HASED... İşte bu HARAMDIR. Yani imrenme kıskançlığını ÖLÜMCÜL HASUDLUK haline getirirseniz, sorumlusunuz. Onu kıskanmak hasedlik değil... "İza Hasidin Hased" ayetinin muhatabı olmak yani bu ölümcül nazar (göz değmesi) silahını kullanan SORUMLUDUR. Çünkü bu kötü nazarın ŞAHİDİ yoktur, DELİLİ de yoktur. Ortada tabanca gibi bir silah da yoktur. Yasalara şikayet ederseniz, yargıç güler size... O zaman bu HASEDİN intikamı MÜNTEKİM Allah tarafından alınacaktır.

Nazar çözülebilir mi? Burada Nazar tek bir silah türü değildir. İş arkadaşınızın maaşına zam gelir, size vermezler... Arkadaşınıza bir kastınız yoktur, hatta onu çok sevmektesiniz, ama onun terfii etmesi, sizin içinizi BURMAKTADIR... Bu çok küçük bir nazardır. Yani HASEDLİK değildir. Fakat arkadaşınızı vurabilirsiniz... Elinizde değildir. Çünkü NAZAR = LAZER gibi bir "potansiyel farkı giderici", yani voltaj farkını gerilim farkını GİDERİCİ özeliğe sahiptir. Nazarlı bir insana dokunduğunuzda "Çıtır çıtır" elektrik sıçraması olur. Birinden diğerine "Gerilim farkı" ark yaparak atlamaktadır. Bir TOPRAKLAMA bu nazar türünü çözebilir ama ileri derecede HAİNLİK derecelerindeki hasetliklerdeki NAZAR öldürmek üzere ve ard niyetlidir. Derler ya "Öküz çatlatır" diye... İşte bu NAZAR'a "Maşa Allah" kategorisinden bir dizi ayet ile karşı konmalıdır. Maşa Allah ilahi kelamı, istemeden vuracağımız, yani nazar edeceğimiz kişileri SİGORTA etmemiz demektir. Maşa Allah deyin önce, sonra istediğiniz kadar KISKANIN. Yani emniyet kapalı olduğundan silah ateş almıyor...

Nazar bir güç değildir: Bir gerilim farkı boşalmasıdır. Bu gerilim farkı ise, biyo elektromagnetik alan yoğunlaşmalarımızla ilgili... Bunlar (mesela biyo seksüel elektrik vb.) ark yapmaktadır. Bu yoğunlaşmalar vücuttaki çok MASUM olan deri yani yüzeyde ve bunun hemen altındaki YAĞ dokuda elektrik dipiezzo olabiliyor, ama GÖZ gibi TAM şeffaf ve lazer (quartz) kristali gibi davranan GÖZ'de bu böyle değil... RESMEN kohorent (Tek dalga boyu) bir halde gidip kişiyi ya da eşyayı (kıskanılan otomobili örneğin) vurabiliyor.

Bu önlenebilir mi? Evet ama Medusa'nın kalkanını hep taşımak şartıyla... Yani onu geri yansıtmak şartıyla... Çünkü Nazar kohorenttir, yani LAZER gibi tek dalga boyudur... Ve Laser gibi kristalden (rubi taşı vb. gibi) üretilmektedir. Bu da GÖZDÜR. Göz, beyindeki düşünceyi YANSITABİLEN YEGANE organımızdır. Gözündeki O ANKİ bir bakıştan insanı anlayabilirsiniz. Göz YAŞLI doğar. Yani bebekken bile bakışlar BÜYÜKTÜR... Ve resim ne kadar eskirse eskisin, GÖZLER hiç değişmez. 6 aylık bir bebek ile 66 yıllık bir ihtiyarın BAKIŞI aynıdır. Resimlerde hiç değişmez bu.. Değişen, kırışlar, gözaltında torbalar vb.dir. GÖZ o denli bir KRİSTALDİR ki, içten dışarıyı, dışarıdan içeriyi EŞİT gösteren bir penceredir. Hipnoz sadece GÖZ ile yapılabilir. Yani körü hipnoz edemezsiniz. GÖZDEN göze bir link vardır. Aşklar bile GÖZDEN başlar... İlk elektriklenme GÖZDEN başlar... Erkekler ve kadınlar en çok ve ilk olarak birbirlerinin GÖZLERİNE bakarlar (%70); diğer yerlere daha sonra bakılır.

Hipnoz bir Modality'dir yani işgal etme kipliğidir. Burada işgal edilen ise Süper Ego'nuz yani sizi siz yapan NEFSİNİZ'dir. Tele-hipnoz ve toplu hipnoz ikisi de "Spirtizm" denen başka bir yöntemle yani psi-enerjiyle oluşuyor. Bu pozitif değere, DELİ kuvveti sahibi kişi konsantre olduğunda negatif 20 ton kuvvetinde bir çıkma yapabilir. Bu enerji fazlamız zaten var:

1. Kuarklardaki bağ enerjisi bağlandığı atomaltı parçacıktan DAHA ağırdır.

2. Bir maddeye mesela gravitasyon olarak etkiyen kuvveti daima "TERS" yönde dengeleyen madde ötesi (Soyut madde, takyon) doğası gereği LEVİTE eden, yani tersine çekim dengelemektedir. Bu deli kuvveti dediğimiz fenomenlerde bedeni olan mesela boksör yumruğu 15 tondur... Bu pozitif değere, DELİ kuvveti sahibi kişi konsantre olduğunda negatif 20 ton kuvvetinde bir çıkma yapabilir. Çelimsiz insanlarda "KATALEPTİK" bir dayanıklılık gözlemlenmiştir. Yani "İğnenin batmadığı, çivinin delmediği Fakirizm" benzeri görüntüler de var. Özellikle Hunlardan beri Türklere karşı çelimsiz olan Çinliler döğüş tekniklerini geliştirirken, KATALEPTİK konsantrasyonlardan ve dini Ritüellerden yararlandılar.

İnanılır gibi değil ama, bu DİNİ terbiyeden çıkmış bir SPORDUR veya döğüş sanatıdır. Sadece elinin yanıyla, 20-30 ton Takyon sonsuz özenerjisi TRANSFER eden ustalar, mermer, tuğla, hatta tarihte başıyla demir çubuk kıranlar var (büken değil, kıran). Bunlarda şaşılacak bir şey yok... Sadece ÇOK sık olmuyor, ondan şaşkınız. Kısacası bizde klaüsik adıyla PSİ kuvveti var. Bu da kök içinde -4900 kg olan bedenimden (Ruh diyelim mesela) bu bedene (-ki kök içinde + 4900 kg'dır) EK ENERJİ GETİREBİLİRSİNİZ. Meleklerin TAKYON oluşu ve dolayısıyla enerjilerinin SONSUZ ÖZÜNLÜ ENERJİ (Nur sonuşmazı) olduğunu hatırlarsak, onların KUDRETLERİNİN normal olduğunu anlayabiliriz. Yani bir sıradan melek irade dışına çıksaydı evreni YOK EDERDİ. O sonuşmaz enerji (burada +70 kg ve -70 kg/imajiner diye sundum) dengesini, öteki tarafı artırarak BURAYA sonsuz özenerji transfer edebilirsiniz. Kuarkların bağlanma enerjileri ve elektromagnetizmanın magnetik özelliği nasıl ki quantum tünelinin AĞZINDA ve içinde bekliyorsa, aynı şey PSİ kuvvetleri için de geçerlidir. Tünelinizden (Elif noktanızdan, kuantum köpüğü içindeki şahdamarlarınızdan) İÇTEN alacağınız bu EK kuvvet (sonsuz özenerji) +70 ve -70 dengesini değiştirir. Mesela +70 kg.a karşı -80 yaparsanız 10 kg fark, bir demiri parmağınızla büktürür. Bedeniniz kaskatı kesildiğinden kurşun işlemez, çivi batmaz, ya da 50 mermeri bir darbede kırabilirsiniz.

NAZAR da işte bu PSİ güçlerimizden biri... Sorun TAKYON-MADDE ikilisinin DENGESİNDEN ve bu dengenin değştirilmesinden geçiyor. Bilincimiz bizim imajiner (Sanal) EŞİT ağırlıktaki ışıktan hızlı bir bedenimizdir. Bedenimiz ise maddedir ve ışıktan yavaştır. Bu ikisi IŞIĞIN KENDİSİ (Nefs) bileşkesinde BİRLEŞİRLER buna HAYAT deniyor. Artık enerji bedenimiz ışıktan hızlı gidememektedir, çünkü artık BEDEN bağlıdır. Beden de külçe, ceset olmaktan kurtarılmış, CANLI ve yürüyebilen bir organizma olmuştur. Yaşam budur, bu kadar basittir. İkisini birbirinden ayırdınız mı buna ÖLÜM deniyor... Bilinç (eksi 70 kg beden) ışıktanı hızlı olduğundan KENDİ evrenine gidiyor... Madde (cesediyle) hiçbir ilişkisi kalmıyor.

Hiç yorum yok: