Bu Blogda Ara

28 Mayıs 2008 Çarşamba

Denizler kaynayıp tutuşunca

TEKVİR SURESİ 4. âyette bildirilen ilgilerin terk edilmesinin bir sonucu denizlerde müşahade edilecektir. Manyetik şok moleküler ilgiyi yok ettiği için denizlerin temel yapısı olan oksijen ve hidrojen önce birbirinden ayrılacak sonra ise yeniden birleşecek böylece denizlerde şiddetli bir yangın çıkacaktır. Manyetik şokun çok büyük bir özelliği etkisinin nabız gibi azalıp çoğalmasıdır. Denirlerdeki olaylar bu özellikten gelişir. Şiddetli bir rüzgâr gibi gelen manyetik şok, bir anda oksijen ve hidrojeni ayırır. Sonra bilimsel tanımı ile sinizoidial bir safha gelerek etkisini en aza indirir. İşte o sırada oksijen ve hidrojen yeniden birleşme imkânı bularak denizlerde yangın çıkarır. Bu gerçeği âyet ifade ederken hem kaynayacak hem yanacak anlamına gelen Tescir-i bihar kelimesini kullanmıştır.

Nefisler çiftleşince
Nefs kelimesi genelde iki anlam ifade eder. Hem kişiler hem de ruhun negatifi diye ifade ettiğimiz insan yapısının özel bir sırrı olan nefs. Burada nefsin ifade ettiği mânâ daha çok ikinci mânâsıdır. Yani tasavvufta bildiğimiz nefistir. İnsan yaşarken nefsi bir zar gibi ruhunun alt kısmını sarar. Ruhun beden yapısıyla ilgisini temin eder. İnsan ölünce ruh emr âlemine çekilir, yalnız bu noktada zara benzettiğimiz nefs, tek başına kalır ve kıyameti bekler. Haşr sırasında bu nefs ve beden vardır. Manyetik şokun etkisiyle nefs adeta ruhla arasında şiddetli bir cazibeye tabiî olur ve ruh yeniden gelip bedenle birleşir. İşte nefsin çiftleşmesi olayı budur. Burada çok ince bir hikmet vardır. Denizin suyundan dağlara, yıldızların solgunluğundan zamanın emilmesine kadar bütün maddesel yapılar ilgilerini kaybederken, acaba neden nefs her şeyin ayrılıp dağıldığı bir ortamda bir birleşme kabiliyeti kazanıyor?

Çünkü nefs ve ruh madde değildir. Madde yapısının özelliği olan 4 boyuta da mahkum değildir. Her ikisi de çok daha üst boyutlarda yaşayabilecek varlıklardır.

Bundan dolayıdır ki, her şeyin dağılıp yokluğa gittiği bir ortamda nefs birleşerek yeni bir dirilik kazanmaktadır. İşin çok daha önemlisi nefis ve ruhun birleşmesi fizikî açıdan öylesine sağlam bir yapı meydana getirir ki, bu yapıya takılabilen her şey bir tarz ölümsüzlük kazanır. Ve biz kıyamette zamanın bile yok olduğu bir ortamda dirilince eğer bu 7. ayetin hükmü olmasaydı parçalanır, dağılır giderdik. Halbuki ilahî hikmet dirilen insanı başka boyutlarda yeni bir hayata sevk edecektir. Bunun ilk şartı ise Tezvic-i nüfustur yani nefislerin birleştirilmesidir. İste konuyla bir alakası yokmuş gibi görünen 8 ve 9. âyetler bu gerçeğe çok ilginç bir açıklama getirmektedir.

Hiç yorum yok: