İNSANDAN ÖNCEKI CANLILAR VE ADEMİN YARATILIŞI:
Bakara-21 “ Hem sizi, hem de sizden öncekileri yaratan Rabbinize…”
Dünya gezegeninde evrimsel yaratılış zincirinde belli bir sıra ile sonuçta insan ortaya çikacak biçimde bir çok canlılar yaratılmıştır. Bu canlıların bir kısmı insandan önce yaşayıp soyu tükenmiş olan insansı canlılar ve başka insan ırklarıdır.
İNSANIN YARATILIŞI ÖNCESINDEKI İNSANSI CANLILAR:
Bakara-30 :” Rabbin meleklere: “Ben yeryüzünde bir halife-ardıl yaratacağım” dediği vakit onlar: “Oradaki düzeni bozacak ve yeryüzünü kana bulayacak bir yaratık mı yaratacaksın? “
Gezegenimizde insandan önce insan benzeri bir canlının yer yüzünde yaşamakta olduğu, bu canlının yer yüzünde bozgunculuk yaptığı, vahşi bir yaratık olduğu ve yer yüzünü kana buladığı anlaşılmaktadır.
Ayrıca meleklerin insanın DNA programına bakarak da yer yüzünü kana bulama niteliğini görerek böyle bir yargıya vardıkları düşünülebilir.
Bu canlı bize göre cinler falan değildir. Burada kan akıtan canlılar söz konusudur. Melekler bu canlıyı insanla özdes yada benzer gördüklerine göre bu canlı insansı bir canlıdır.
Ancak bedensel yapı itibariyle insana benzeyen bu canlı henüz insan olma aşamasına ulaşmamıştır. Bu canlı yer yüzünde bir şekilde soyu tükenmiş bir canlıdır.
Hatta bu canlının bir tek tür olması bile gerekmez. İnsan daha önce yaratılmış olan bir çok insansı türünün yok olmasının ardından yaratılmış son canlıdır.
Demek ki, bu canlılar da bir şekilde evrime tabi tutulmuş ve giderek geliştirilmiştir. En son yaratılan ve adına Adem denilen canlı ise onlardan farklı nitelikler kazanmış, hatta bazı nitelikleri itibariyle meleklerden dahi üstün kılınmıştır.
İNSANIN SINIRSIZ ÖGRENME YETENEĞİ VE MELEKLERİN SINIRLI BİLGİSEL PROGRAMLARI:
Bakara: 31 “ Ve Âdem’e bütün isimleri ögretti. Ondan sonra önce varlıkları meleklere göstererek: “İddianızda tutarlı iseniz haydi Bana şunları isimleriyle bir bildirin bakalım!” dedi.”
Gezegenimizde yaratılan ilk insan olan Adem’in meleklere üstün olduğu nokta açık uçlu ögrenme yeteneğidir. Yeryüzündeki bütün canlılar sınırlı bir bilgi programına ve onu yaşamında kullanabilme kapasitesine sahiptir.
Melek denen varlıklar da sınırlı bir bilgisel programa ve sınırlı bir görev alanına sahiptirler.
Adem’e bütün isimlerin ögretilmesi kavramı: insanın bilgi birikimi yöntemiyle tüm evrenin sırlarını çözebilecek bir yeteneğe sahip olduğunu göstermektedir.
Burada bahsedilen Adem bizim gezegenimizin açık uçlu ögrenim yeteneğine sahip olan canlı türüdür. Başka gezegenlerde yaratılan o gezegenlerin ademleri olarak nitelendireceğimiz tüm düşünen canlıların da açık uçlu ögrenme yeteneğine sahip oldukları ve onların da bilgi birikimi yoluyla insana benzer evrimsel süreçlere ve sınava tabi tutulduklarını anlıyoruz.
Bakara- 32 “Sen yücesin ! Senin bize bildirdiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur.”
Meleklerin, Tanrının kendilerine bildirdiği sınırlı bilginin dışında başka bilgilerinin olmadığı, kendi bilgisel ve görevsel programlarının dışına çikamadigi anlaşilmaktadır.
Bakara-33 “ Tanrı dedi ki: “Âdem! Varlıkların isimlerini onlara sen bildir.” O da isimleriyle onları bildirince Tanrı buyurdu: “Ben size demedim mi ki, göklerin ve yerin sırlarını Ben bilirim!”
Melekler insandan önce yaratılmış insansılara yada Ademin genetik kodlarına bakarak insanın yaratılışının hikmetini anlayamamışlardır. Ancak Tanrının Ademe kendilerine verilmeyen bilgi birikimi yoluyla göklerin ve yerin sırlarını çözebilme potansiyelini bu sınavla anlamışlardır.
Zaten Bakara-30. ayette bildirilen halife-ardıl kavramının bir anlamı da Tanrının kendine özel niteliklerini gerçekleştirebilme yeteneğini yalnız insana vermiş olduğu anlaşilmaktadır.
Tanrı melekleri sınırlı bir bilgi ile donatarak değişmez bir görev programı için yaratmıştır. Ancak insanı tüm evrenin sırlarını çözebilme yeteneği ile donatmıştır.
EVRENDE İNSANIN DOSTU VE DÜŞMANI OLAN CANLILAR:
Bakara-34 “O vakit meleklere: “Âdem‘e secde edin!” dedik. İblis dışındaki bütün melekler secde ettiler. İblis bunu yapmadı, kibrine yediremedi ve kâfirlerden oldu”
Yaratıcı bütün meleklerden Ademin üstünlügünü kabul etmelerini istiyor. Burada insanın dostu ve düşmanı ortaya çikiyor. Ademin yani insanın bilgisel üstünlügü karşisında melekler insana boyun eğiyorlar. Fakat içlerinden iblis adı verilen bir yaratık Ademin üstünlügünü kabullenmiyor ve boyun eğmiyor. Ademi kendinden daha üstün bir varlık olarak görmeyi red ediyor.
Bu ayetten iblis denen yaratığın melekler içinde olduğu anlaşilmakla birlikte, başka ayetlerden onun meleklerle arkadaşlık düzeyine yükselmiş bir cin olduğunu anlıyoruz.
Bu durum gösteriyor ki evrende insana dost olan ve olmayan canlılar bulunmaktadır. Uzaydaki yolculuklarında bunlarla karşilaştıkça kimilerinden dostluk ve yardım görecek, kimilerinden düşmanlık ve engelleme görecektir.
ADEM İLE HAVVA’NIN YAŞADIĞI İLK CENNET:
Bakara-35 “Ve dedik ki: “Âdem! Eşinle birlikte cennete yerleşin, oradaki nimetlerden istediğiniz şekilde bol bol yiyin, sadece şu ağaca yaklaşmayın. Böyle yaparsanız zalimlerden olursunuz.”
Buradaki Cennetin başka bir gezegen olması da dünya gezegeni içindeki özel bir bölüm olması da mümkündür. Buradaki yaşam düzeyi ruhsal açıdan yüksek bir katmanı tanımlıyor.
Bu arada Ademe bir eş yaratılmıştır. Burası ilginç bir konudur. Zira başka kutsal kitaplarda ve peygamber sözlerinde Adem’in eşinin yine kendinden yaratılması akla bir sürü çagrisimlar yaptırıyor.
Baştan beri Ademin cinsiyeti hakkında ayetlerde bir açıklama yapılmamıştır. Burada ise ondan bir eş yaratılmıştır. Böylelikle insan soyu erkek ve dişi olarak ikiye ayrılmıştır. Dişi insan olan Havva bağımsız olarak değil Ademden yaratılmıştır. Bana göre Ademde başlangıçta her iki eşey durumu potansiyel halde mevcut fakat henüz ayrıştırılmamıştı.
İlk insanın erkeklik ve dişilik nitelikleri ayrıştırılmıştır. Adem ile Havva birer erkek ve dişi olarak cennete konulmuş ve onlara geniş bir özgürlük alanı tanınmıştır. Ancak o cennette dahi bir sınır ve çignenmemesi gereken bir kural vardı.
Yasaklanmış bir ağaçtan uzak durulması ve meyvesinin yenmemesi emredilmişti. Kurandaki bir çok kavramlar benzetmelerden ibarettir.
Bu yasak ağacın; Ademin kendisine bir eş yaratılıp birlikte cennete konulmalarının hemen ardından anlatılmasından cinsellikten men edildikleri konusunda kendilerinin baştan uyarıldığını anlıyorum.
ADEMLE HAVVANIN İLK CENNETTEN ÇIKARILMASI:
Bakara-36 “Derken Şeytan onların ayaklarını kaydırarak içinde bulundukları nimet yurdundan çikardi. Biz de: “Haydi, dedik, birbirinize düşman olarak yeryüzüne inin! Siz orada belirli bir süre ikamet edip yararlanacaksınız.”
Bakara-38 “Dedik ki: “İnin oradan hepiniz! Artık ne zaman Ben’den size doğru yolu gösteren rehber gelir de kim ona uyarsa, onlara hiç bir korku olmayacak, hiç üzülmeyecekler de.”
Ademe ve dolayısıyla insana düşman olan yaratığın ismi önceki ayette İblis olarak verilmişken burada Şeytan ismiyle anılmaktadır. Başka ayetlerden de şeytanın meleklerden olmayıp bir cin olduğu açıklanmaktadır. Cinler ise bu gezegenin önceki yaratılış aşamalarında dünyanın o dönemdeki koşullarında yaratılmış canlılardır.
Şeytan adı verilen ve insana düşman olan cin Ademle Havva’yı ilk cennette yaşamakta iken onları kandırmış ve içinde bulundukları nimet yurdundan çikarmistir.
Ademle Havva baştan cinsel yaşam konusunda uyarıldıkları ve izin verilmediği halde şeytanın kandırmasıyla ilk cinsel deneyimlerini yapmışlardır.
Bunun üzerine yasağı çignedikleri için içinde bulundukları yüksek düzeyli yaşamsal ve ruhsal katmandan aşağı katmanlara indirildiler. Yada içinde bulundukları cennetsel gezegenden dünya gezegenine sürüldüler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder