Ahmed Hulusi’nin “Dua ve Zikir” kitabında SALAVAT konusunda aktardığı bilgileri izleyelim:
“ -Okunuşu:
“İnnallahe ve melâiketehu yusallûne âlennebîy ya eyyühelleziyne âmenû, sallu aleyhi ve sellimu tesliyma.” (ayet)
Anlamı:
Muhakkak ki Allah ve melekleri, nebîsine çok salat ederler… Ey imân edenler, siz de O’na salat edip layıkiyle selam verin…
“-Buyuruyor ki Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem:
“İNSANLARA ŞÜKRETMEYEN HAK’KA ŞÜKRETMİŞ OLMAZ”
Allah, mutlak gerçeği bize göstermek ve idrâk ettirmek için Rasûlullâh Salla’llâhu Aleyhi ve Sellem ile bize ihsanda bulunduğuna göre; Rasûl-u Ekrem’e şükür Allah’a şükür olacaktır!..
“Her DUA semâya yükselmekte güçsüzdür; bana salat edince gücüne kavuşur, yükselir (icabet makamına)”
“Kim bana bir kere salât ederse, Allah ona on kere salât eder; onun on günahını siler; onu on derece yükseltir…”
“Hangi topluluk bir yerde oturur da, Allah’ı zikretmeden, bana salât getirmeden oradan kalkıp giderlerse, üstlerine Allah’tan hasret siner!..”
“Her biriniz Allah’tan bir dilekte bulunmak istediği zaman, evvelâ O’na şanına yakışır şekilde hamd etsin, sonra Rasûlüne salât etsin, ondan sonra duâsını yapsın. Bu amacına ulaşmak için daha elverişlidir…”
“Kim kabrimin yanında bana salât ederse,ben onun sesini işitirim. Kim uzaktayken benim üzerime salât getirirse,o bana ulaştırılır…”
“DUA eden kimse, Nebilere ve Rasûllere salat etmedikçe,duâsı perdelidir.”
Sahabeden bir zât, Rasûlullâh Salla’llâhu Aleyhi ve Sellem ile şöyle konuştu:
• Yâ Rasûlallâh, ben senin üzerine çokça salâvat getiriyorum… Buna zamanımın ne kadarını ayırayım?..
• Dilediğin kadarını!..
• Dörtte biri nasıl?..
• Dilediğin kadarını yap… Artırırsan senin için daha hayırlıdır!..
• Üçte biri nasıl?..
• Dilediğin kadar yap… Artırrırsan senin için daha hayırlı olur!..
• Yarısını ayırsam zamanımın?..
• Dilediğin kadar yap… Artırırsan senin için daha hayırlı olur…
• Ya zamanımın hepsini ayırırsam salâvata?..
• Bu takdirde yeter, günâhların bağışlanır!..”
* * *
– Ak saçlı bilgenin bugünkü bilimsel gerçekler ışığında, yukarda ki anlatımları “ AYNA NERONLAR ” adlı makalesinde nasıl açıkladığını tekrar hatırlamadan geçemezdik.. Yazının tamamını burada okuyabilirsiniz. Burada izleyicilere yazının özetini veriyoruz..
* * *
“SALÂVAT VE AYNA NÖRONLAR”
“- Beyinler çeşitli frekanslara açık alıcı-vericilerdir, tıpkı çeşitli frekanslara açık radyo alıcıları gibi…
Dolayısıyla o beynin alıcı frekanslarına uygun dalga yayan, hiç tanımadığı kişilerden gelen dalgaları da alırlar farkında bile olmadan… Sonra da “Aklıma geliverdi” derler! Nereden?!
“Üzüm üzüme baka baka kararır”!
Evet, beraber olduğunuz kişilerin veya içinde bulunduğunuz toplumu oluşturan beyinlerin yaydıkları “dalga”lar sizin beyninizde akis bulur ve o yönde programlanmaya tâbi tutulursunuz. İyi veya kötü… Toplumsal cinnet veya toplumsal huzur nasıl oluşuyor sanıyorsunuz?
Bu olayda olduğu gibi beyin ayrıca yöneldiği kişiyle de iletişime girebilir. “Telepati” de derler bunun bir türüne…
Evet, bir diğer deyişle, yöneldiğiniz yapı tarafından beyniniz yönlendirilir; siz hiç farkında olmadan.
İşte beyindeki bu özellik dolayısıyla…
Rasûlullah, kendisine inananlara çokça “salâvat” getirmelerini tavsiye etmiştir.
“Kesinlikledir ki Allah ve melekî kuvveleri Nebi’sine yönlenmektedir. Ey iman edenler, siz de O’na yönlenin ve teslim olun, selâmet bulun” uyarısı işte buna işaret eder.
“Allah ismiyle işaret edilen, tüm varlığı yaratan hakikatin “nokta”sındaki varlığı; ve O’nun isimlerinin özelliklerinin açığa çıkışı olan melekî kuvveler, “Nübüvvet” dediğimiz sistemin gerçeklerini, “Sünnetullah”ı okuma hâline yönlendirir O’nu… Siz de O’na yönlenerek, O’ndan yayılan bu frekansı alıp, “ayna nöron”larınızın bu “dalga”ları (gelen yayını) değerlendirmesi sûretiyle selâmete erin” denmektedir belki de Kurân-ı Kerîm’deki bu âyette! (özden gelen bilginin bilinçte açığa çıkması için oluşan işlev=yusallune)
İşte bu yüzdendir ki, kişi, Rasûlullah (aleyhisselâm)’a ne kadar çok yönelir ve O’nu ne kadar çok anarsa, O’na salâvat getirirse, o nispette O’nun ruhuyla, bilinciyle bağlantı kurup, o yayın kanalından kendisine bilgi akmaya başlar; kapasitesi kadarıyla da bu gelen bilgiyi değerlendirir.
Hazreti Muhammed Mustafa (aleyhisselâm)’dan gelen “bilgi” ile “Sünnetullah”ı daha iyi fark ederek sistemin gerçeklerini idrak etmeye başlar ve yaşamına bu gerçeklere göre yön verir. Bu da geleceğinin selâmet olmasını sağlar.
Esasen bu olay, sadece O’na mahsus bir olay değildir; bu bir sistemdir! Bir tür mekanizmadır! Beynin sayısız işlevlerinden biridir.
Anlayışı sınırlı insanların oluşturduğu, gök tanrılı gökten inme din anlayışından korunabileyim!.. “Allah” adıyla işaret edileni daha iyi tanıyabileyim…
Zira, tanrılık kavramından münezzeh “Allah” adıyla işaret edilenin “Zât”ını kavramak imkânsızdır! O, ancak açığa çıkarttıkları kadarıyla seyredilebilir…”
* * *
– Üstad tarafından tavsiye edilen SALAVAT ŞERİF’lerden bazıları…
“-Okunuşu:
Allahümme salli alâ seyyidina ve mevlâna Muhammed’in şeceretil aslin nuraniyyeti ve lem’âtil kabzatir rahmaniyyeti ve efdalil haliykatil insaniyyeti ve eşrefis suveril cismaniyyeti ve menbâil esrâril ilâhiyeti ve hazainil ulûmil ıstıfaiyyeti, sahibil kabdatil asliyyeti ver rütbetil âliyyeti, vel behcetis seniyyeti men in derecat; en nebiyyûne tahte livâihi fehüm minhü ve ileyhi ve salli ve sellim aleyhi ve alâ âlihi vesahbihi adede mâ halakte ve razakte ve emette ve ahyeyte ilâ yevmin teb’asu men efneyte ve salli ve sellim aleyhi ve aleyhim tesliymen kesiyra.
Bilgi:
Zamanının en önde gelen Evliyâullahından olan Seyyid Ahmed Bedevî Hazretlerinin tertiplemiş olduğu bu Salâvatı Şerîfenin şöyle bir olayı vardır…
Bir zâtı muhterem, Efendimiz’e salâvatları ihtivâ eden “Delâili Hayrât” nam kitabı tam ondört kere okumuş, bir gün içinde… Ve o huzûr veren yorgunluk ile uykuya dalmış!..
Rüyasında Efendimiz Aleyhi’s-Selâm’ı görmüş ve kendisine şöyle denilmiş:
“- Ondört kere Delâili okuyacağına bir kere bu salâvatı okusaydın,sana kâfi gelirdi!..”
Düşünün Delâili Hayrat kitabı yüzlerce salâvatı şerifeyi ihtiva eden bir salâvat kolleksiyonudur!.. Ve çok değerli bir eserdir… Böyle bir kolleksiyonu on dört kere okumaktan daha değerli olarak anlaşılıyor bu salâvat… Hiç olmazsa günde bir kere okusak!
Okunuşu:
Cezallâhu anna seyyidenâ Muhammeden ma huve ehluh
Anlamı:
Allah’ım Efendimiz Muhammed’e lâyık olduğu şekilde ihsanda bulun bizim tarafımızdan, biz onu değerlendirmekten âciziz…
Bilgi:
Bu salâvatı bize öğreten Bizâtihi Hazret-i Rasûl Aleyhi’s-selâm… Hadîs-î şerîfte buyuruyor ki:
“Her kim bu şekilde derse, yetmiş melek,bin sabah ona ecir yazar”
Okunuşu:
Allahümme salli alâ men ruhuhu mihrabül ervahi vel melâiketi vel kevni; Allahümme salli alâ men huve imamul enbiyâi vel mürseliyn; Allahumme salli alâ men huve imamu ehlil Cenneti ibâdillahil mü’miniyn.
Anlamı:
Bütün rûhların, melâikenin ve varolanların mihrabı olan o yüce rûha salat eyle Allah’ım; bütün Nebilerin ve Rasûllerin imamı olan o zâta salât eyle Allah’ım; Allahın kulu bütün Cennet ehlinin önderi olan zâta salât eyle Allah’ım…
Bilgi:
Bundan üç yüz sene evvel zamanın “GAVS”ı olan Seyyid Abdülaziz Ed Debbağ, bu manevi görevi dolayısıyla ,bütün “DİVAN” toplantılarına da katılırdı.
İşte bu toplantılardan birinde , Rasûlullah Salla’llâhu aleyhi ve Sellem’in kızı olan Hazret-i Fâtıma Radı’yallâhu Anha ile arasında cereyân eden olayı şöyle anlatıyor:
“DİVAN” toplantılarından birindeydik…Ben,Rasûlullâh Efendimiz’in sağında oturuyordum diğer arkadaşlarla beraber… Karşı tarafta da bazı kadın evliyâlar ile diğer mânâ büyükleri oturuyordu…
Derken Hazret-i Fâtıma geldi ve onların önüne oturarak , cennet lisanı ile şu salâvatı şerîfeyi okudu… Cennet lisanından her bir kelime veya cümle bir harf ile ifade edeilir…Kur’ân-i Kerîm’in bazı sûre başlarında yer alan Elif, lâm, mim, nun, ra, ta, ha, gibi harfler dahi bu cennet lisânındandır. Bu şekilde okunan bu salâvatı dinledikten sonra,yanına gidip sordum Hazret-i Fâtıma’ya…
– Nedir bu salâvatın ecri ya Fâtıma?.. Cevap verdi:
• Herkim bu salâvata devam ederse, onun hakkını ödemeye yeryüzündeki bütün ağaçlar, yapraklar, taşlar ve molozlar mücevher olsa,genede yetmez!..
Bu kadar büyük ecri olacağına inanamadım!.. Hemen Rasûlullâh Salla’llahu Aleyhi ve sellem’in yanına gittim ve sordum , buyurdu ki:
• Fâtıma söylemiş ya, daha ne istiyorsun!.. Aynen O’nun dediği gibi!..
Bunun üzerine ilk işim, bu salâvatı şerifeyi Arapçaya çevirmek oldu.
İşte size yukarıda nakletmiş olduğum salâvat, böyle bir toplulukta, böyle bir zevat arasında tesbit olmuştur… artık siz bu salâvatı nasıl arzu ederseniz öyle değerlendirin… Hiç olmazsa günde yüz defa okumaya çalışalım.
Okunuşu:
Allahümme salli alâ seyyidina Muhammedin bahri envarike ve ma’deni esrârike, ve lisâni hüccetike ve arûsi memleketike ve imamı hazretike ve tırazi mülkike ve hazâini rahmetike ve tariyki şeriâtikel mütelezzizi bitevhidike insani aynil vücûdi ves sebebi fiy külli mevcûdin ayni â’yâni halkıkel mütekaddimi min nuri zıyâike; salâten tedûmu bidevamike ve tebkâ bibekâike, lâ münteha lehâ dûne ilmike, salâten turdıyke ve turdiyhi ve terda biha anna yâ Rabbel âlemiyn.
Bilgi:
Ruhâniyet kazanmak isteyenlere bu salâvat ehemniyetle tavsiye ederiz. Zirâ, bu salâvatı şerîfeye Batın âleminin sultanı Hazret-i Âli efendimiz devam ediyordu ve değerinin yetmiş bin salâvata denk olduğunu kendileri söylemişlerdi… İlim, hikmet şehrinin kapısı olarak tavsif edilen Zâtın devam etmekte olduğu salâvatın değerini ne kadar idrak edebiliriz, bilmiyorum…”
“Allahümme salli ala ruhı seyyidina muhammedin fil ervahı.
Allahümme salli ala cesedi seyyidina muhammedin fil ecsadi.
Allahümme salli ala kabri seyyidina muhammedin filkuburi.
Allahümme belliğ ruha seyyidina Muhammedin minniy tahiyyeten ve teslimen”.
Anlamını da yazalım:
“Allahım, ruhlar içinde Efendimiz Muhammed’in ruhuna salat eyle…
Allahım, cesedler içinde Efendimiz Muhammed’in cesedine salat eyle…
Allahım, kabirler içinde Efendimiz Muhammed’in kabrine salat eyle…
Allahım, Efendimiz Muhammed’in ruhuna benden bir tahiyye ve teslim
(Selam ve teslimiyetimi) ulaştır…”