Kuran ayetlerinde dünyada ve ahirette bulunan pek çok mekanın adı geçer. Bunların bir kısmı toplumların iman etmesine vesile olan mübarek peygamberlerimizin yaşadığı veya hayatlarının bir bölümünü geçirdikleri yerler, bir kısmı Allah'ın müminlere vadettiği cennetteki mekanlar, bir kısmı da cehennemde iman etmeyen kişileri bekleyen ortamlardır.
Bu yazımızda, Kuran'da isimleri geçen ve hayatlarından örnekler verilen peygamberlerimizin yaşadıkları ve tebliğ yaptıkları şehirlere, inşa ettikleri ve zaman zaman bulundukları ibadethanelerinin bir bölümüne yer vereceğiz.
Medine
"Kendilerinden önce o yurdu (Medine'yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin 'cimri ve bencil tutkularından' korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır. "(Haşr Suresi,9)
Arap yarımadasının batısında Hicaz bölgesinde bulunan Medine şehri, Kızıldeniz'den yaklaşık 130 km. içeridedir. Mekke'nin 350 km. kadar kuzeyinde yer alır.
İslamiyet'in çevreye kolayca yayılmasını sağlayacak merkezi bir konumda olması, savunmaya elverişli coğrafi bir yapıda olması, siyasi ortamın uygunluğu ve kervan yollarının üzerinde bulunması Medine'nin hicret yurdu olarak seçilmesine sebep olan unsurlardan biridir. Buraya hicret edilmesinden dolayı ve halkının kendi isteğiyle İslâmiyet'i kabul etmesinden ötürü Medine'nin "Kuran'la fethedildiği" kabul edilir.
Medine'nin bilinen en eski adı Yesrib'dir. Yesrib kelimesi, Kuran'da Medine'nin adı olarak bir yerde, Ahzab Suresi'nin 13. ayetinde geçmektedir.
Medine, Hicretle birlikte gelişmeye başlamış; idare ve savunma, ekonomi ve pazar, toplumsal düzen gibi medeni hayatın en önemli üç fonksiyonu sırasıyla düzenlenmiştir.
Peygamberimiz (sav)'in Kabr-i Saadeti'nin bulunduğu Mescid-i Harem, tarihi kayıtlara göre yapımında Peygamberimiz (sav)'in de yer aldığı ilk cami olduğu kabul edilen Mescid-i Kuba, Uhud savaşının yapıldığı Uhud Dağı, Hendek savaşının yapıldığı yer, bu şehirde bulunan önemli bölgelerdendir.
Mescid-i Nebevi'den başka, bir kısmının planı ve kıble tespiti bizzat Hz. Muhammed (sav) tarafından yapılan mescidler inşa edilmiştir.
Safa -- Merve
"Şüphesiz, 'Safa' ile 'Merve' Allah'ın işaretlerindendir. Böylece kim Evi (Ka'be'yi) hacceder veya umre yaparsa, artık bu ikisini tavaf etmesinde kendisi için bir sakınca yoktur. Kim de gönülden bir hayır yaparsa (karşılığını alır). Şüphesiz Allah, şükrün karşılığını verendir, bilendir. "(Bakara Suresi, 158
Mekke'de Kabe'nin yanında bulunan iki tepeye verilen isimlerdir. Bunlardan birinin adı, parça taşlardan oluştuğu için Arapça "çakıl taşı" anlamında "Merve", diğerininki ise Safa'dır.
Safa ve Merve, Müslümanların mübarek Hac vazifesini yerine getirirken ziyaret ettikleri kutsal bölgeler arasındadır. Safa, Merve tepesinin tam karşısında bulunmaktadır. İkisi arasında ise Kudayd denilen çukur bir bölüm yer alır.
Tur-u Sina
"Ona, Tur'un sağ yanından seslendik ve onu (kendisiyle) gizlice söyleşmek için yakınlaştırdık." (Meryem Suresi, 52)
"Hani sizden misak almış ve Tur'u üstünüze yükseltmiştik (ve): "Size verdiğimize (kitaba) sımsıkı sarılın ve dinleyin" (demiştik)." (Bakara Suresi, 39)
"Tur'a andolsun." (Tur Suresi,1)
"Tur" kelimesi Arapça'da dağ anlamına gelir. Kuran'da Tur-u Sina olarak geçen bu yer, Hz. Musa'ya peygamberliğin verildiği Sina Dağı'dır. Ayrıca Kuran'ın 52. suresi de "Tur Suresi"dir.
Kuran'da bildirildiği üzere Hz. Musa, İsrailoğulları'yla beraber Mısır'dan ayrıldıktan sonra Kızıldeniz'i geçmiş, daha sonra Sina Dağı'na doğru yönelmiştir. Hz. Musa kavminden ayrılıp tayin edilen sürede Sina Dağı'na ulaşmıştır, "On Emir" olarak adlandırılan levhalar da Hz. Musa'ya bu sırada indirilmiştir.
Medyen
"Medyen suyuna vardığı zaman, su almakta olan bir insan topluluğu buldu. Onların gerisinde de (hayvanları su başına götürmekten çekinen) iki kadın buldu. Dedi ki: "Bu durumunuz ne?" "Çobanlar sürülerini sulamadıkça, biz sürülerimizi sulayamayız; babamız, yaşı ilerlemiş bir ihtiyardır." dediler. Hemencecik onların sürülerini suladı" (Kasas Suresi, 23-24)
Medyen; Mısır'ın doğusunda, Sina Çölü'nün ardında yer alan bir bölgedir. Günümüzde coğrafi konum olarak Ürdün'ün güney ucuna karşılık gelmektedir. Medyen akarsuları, bahçeleri, hurmaları bol bir şehir olup, Kuran'da bu kavmin kendilerine peygamber olarak gönderilen Hz. Şuayb'ı yalanladığı ve daha sonra helak edildiği bildirilir.
Ayrıca Hz. Musa'nın, Mısır'dan çıkıp Medyen'e gittiğinden ve burada yaşadığı olaylardan da Kuran'da bahsedilmektedir.
Mekke
"Gerçek şu ki, insanlar için ilk kurulan Ev, Bekke (Mekke) de, o, kutlu ve bütün insanlar (alemler) için hidayet olan (Ka'be)dir." (Al-i İmran Suresi, 96)
Mekke şehri, Arap yarımadasının kuzeyinde Bekke adı verilen vadi üzerinde kurulmuştur.
Mübarek Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) 571 yılında burada dünyaya gelmiştir. Mekke 630 yılında, Müslümanlar tarafından fethedilmiştir. Veda Hutbesi 630 yılında burada gerçekleşmiştir. 1517-1917 yılları arasında ise şehir, Osmanlı yönetiminde kalmıştır.
Allah'a kulluk amacıyla yapılmış ilk ibadethane olan kutsal Kabe, Mekke'de bulunmaktadır. Kur'an'da, Allah'ın Evi olarak bildirilen Kabe'nin yer aldığı Mekke ve çevresinin her türlü saldırıdan korunmuş güvenli bir yer (harem) ve insanların manen temizlenip arındığı bir mekan olduğu bildirilmiştir.
Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen milyonlarca Müslüman, Rabbimizin emri olan mübarek Hac vazifesini bu şehirde yerine getirmektedir.
Tuva Vadisi
"Gerçekten Ben, Ben senin Rabbinim. Ayakkabılarını çıkar; çünkü sen, kutsal vadi olan Tuva'dasın." (Taha Suresi, 12)
"Hani Rabbi ona, kutsal vadi Tuva'da seslenmişti:" (Nazi'at Suresi, 16)
Tuva Vadisi, Allah'ın Hz. Musa ile ilk olarak konuştuğu ve ona Kendisi için seçtiği kulu olduğunu bildirdiği kutsal yerdir. Bir ateş görmesi üzerine, ailesinden ayrılarak ateşin bulunduğu yere yönelen Hz. Musa'ya, bir çalıdan seslenilen ve mucizelerin verildiği bir mekandır. Bu kutsal yerin ismi Kuran'da iki ayette geçmektedir.
Kabe
"Allah, Beyt-i Haram (olan) Kabe'yi insanlar için bir ayaklanma (kıyam evi) kıldı&" (Maide Suresi, 97)
"Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Şüphesiz bu, Rabbinden olan bir haktır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir." (Bakara Suresi,149)
Kuran'da Kabe değişik isimlerle anılmaktadır.
Bunlardan biri "Beyt-i Atik"tir. İlk kurulan ev anlamına gelen bu ismin geçtiği ayetlerden biri şöyledir:
Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler. Beyt-i Atik'i tavaf etsinler. (Hac Suresi, 29)
"Beyt-i Haram" da Kuran'da Kabe için kullanılan isimlerdendir. Beyt-i Haram, "Hürmet Edilen Ev" anlamına gelir. Kabe'nin bu isimle anıldığı bir ayet şöyledir:
Allah, Beyt-i Haram (olan) Kabe'yi insanlar için bir ayaklanma (kıyam evi) kıldı... (Maide Suresi, 97)
Her yıl dünyanın çeşitli ülkelerinden milyonlarca Müslüman Hac ibadetlerini yerine getirmek için kutsal mekan Kabe'de bir araya gelmektedir.
Kabe'nin duvarları siyah taşlardan oluşur. 25 cm yükseklikte ve 30 cm kadar çıkıntılı bir mermer kaide üzerinde bulunur. Bu duvarlar yere kadar inen ve yer hizasında kaideye bakır halkalarla bağlanan siyah bir örtü ile örtülüdür. Bu örtü tek parça olup her yıl yenilenmektedir ve üzerine kelime-i şehadet işlenmiştir. Yer yer yaldızlı, gümüş kaplı bir kapısı vardır. Kapıya özel olarak yapılmış tekerlekli bir merdivenle çıkılır ve kapı öyle açılır.
Kabe'nin İçi
Kabe'nin içinde tavana çıkmak için bir merdiven ve üç ağaç sütun bulunur. İç duvarlar ve yerler mermer kaplıdır. Tavanda altın ve gümüş kandiller asılıdır. Kapıya yakın bir yerde Hacer-ül Esved taşı yerleştirilmiş ve etrafı gümüş bir çemberle çevrilmiştir.
Kabe'nin Çevresi
Hacer-ül Esved'in tam karşısında Zemzem kuyusunun bulunduğu bina vardır. Kabe'nin çevresindeki tavaf yeri beyaz mermer ile kaplıdır.
Kabe'nin de içinde bulunduğu alanı çevreleyen büyük mescide Mescid-i Haram denilmektedir. "Hürmetli Mescid" anlamına gelen bu ifade Kuran'da 16 ayette yer almaktadır. Bu ayetlerden biri şöyledir:
Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Şüphesiz bu, Rabbinden olan bir haktır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir. (Bakara Suresi, 149)
Harem-i Şerif ismi ile de anılan Mescid-i Haram'ın içinde, Kâbe'den başka "Makam-ı İbrahim" ve "Zemzem" kuyusu bulunmaktadır.
Zemzem kuyusunun bulunduğu yer tavaf yapılan alanın altına alınmıştır.
Kabe, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail'den sonra birçok değişikliklere maruz kalmıştır.
Mescid-i Haram, Hz. Peygamber (sav) döneminde, Kâbe'nin etrafındaki küçük bir alandan ibaret iken ilk olarak Hz. Ömer tarafından genişletilmiş ve etrafı bir duvarla çevrilmiştir. Daha sonraları Mescid-i Haram günümüze kadar pek çok defa genişletilmiştir.
Osmanlı döneminde Kanuni Sultan Süleyman tarafından tavanı onarılan Kabe, beşinci onarımını I. Ahmed döneminde görmüştür. IV. Murad döneminde ise çıkan sel baskını sonucunda üç cephesi yıkılmış ve tekrar onarılmıştır.
Kabe'nin yapısı sade fakat heybetlidir. Kabe 13 metre yüksekliği, 12'ye 11 metre duvar uzunlukları olan küp şeklinde inşa edilmiş bir binadır.
Dört köşeli veya küp şeklinde olmak" anlamındaki ka'b kökünden gelen ka'be, "küp şeklinde" demektir.
Şu anda Kabe bina olarak 145 metrekarelik bir alana sahiptir.
Mescid-i Haram ile birlikte toplam 361.000 metrekarelik bir alanı kapsamaktadır.
Burada Hac ibadetleri sırasında yaklaşık 1 milyon kişi aynı anda namaz kılabilmektedir.
Kudüs
"Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için, kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren O (Allah) Yücedir. Gerçekten O, işitendir, görendir." (İsra Suresi,1)
Kudüs, üç İlahi dinde de kutsal sayılan bir şehirdir. Bunun en önemli sebebi, Allah'ın insanları doğru yola iletmeleri üzere görevlendirdiği mübarek peygamberlerimizin birçoğunun bu şehirde yaşamış veya en azından hayatlarının bir bölümünü bu şehirde geçirmiş olmalarıdır. Ayrıca bazı peygamberlerimizin ibadet etmek için kullandıkları yerlerin bazıları da bu şehirdedir.
Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa'nın burada olması ve Peygamberimiz (sav)'in Mirac mucizesinin burada gerçekleşmesi nedeniyle Kudüs, Müslümanlar için önemli bir yerdir. İsra Suresi'nin birinci ayetinde Mescid-i Aksa'dan "çevresini bereketlendirdiğimiz" şeklinde söz edilmektedir. Mescid-i Aksa'nın çevresinde ise Kudüs şehri vardır.
Kudüs şehri Tevrat'ta sadece bir defa Salem adıyla geçmektedir. (Tekvin, 14/18
Kudüs'ün krallık ve ibadet merkezi oluşu Hz. Davud dönemine dayanmaktadır.
Kudüs, 638 yılında Hz. Ömer döneminde Müslümanlar tarafından fethedilmiştir. Emevi halifelerinden Abdülmelik bin Mervan, Mescid-i Aksa'yı genişleterek bazı kutsal emanetlerin de korunduğu ünlü Kubbetü's Sahra'yı inşa ett irmiştir.
Mescid-i Aksa
Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesidir. "Aksa" kelimesi "en uzak" anlamındadır. Mescid-i Aksa da Mekke'ye olan uzaklığından dolayı böyle adlandırılmıştır. Yani, "en uzak mescid" demektir. Kudüs'teki Harem-i Şerif yapılarının içerisinde Hz. Süleyman mabedinden kalan batı duvarına bitişik olan dörtgen şeklindeki bu cami, M.S. 638 yılında Hz. Ömer (r.a) döneminde Kudüs fethedildikten sonra inşa edilmiştir. Mescid-i Aksa daha sonra Emevi halifelerinden Abdülmelik bin Mervan zamanında genişletilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder