Bu Blogda Ara

22 Ekim 2009 Perşembe

RUH VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ


Ruh Allah (cc) nin sırlarından bir sırdır mahiyetini Allah (cc) den başka bilen yoktur. Bu konuda bize çok az bilgi verilmiştir.Bu durum kuran’da da ifade edilmektedir.

İsrâ 85


“ Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. Size ancak az bir bilgi verilmiştir.”

Bununla beraber ruh hakkında birtakım tesbitlerde bulunabiliriz.


Allah (cc) zümer suresi 42. ayette bakın ne buyuruyor.

”Allah, (ölen) insanların ruhlarını öldüklerinde, ölmeyenlerinkini de uykularında alır. Ölümüne hükmettiklerinin ruhlarını tutar, diğerlerini belli bir süreye (ömürlerinin sonuna) kadar bırakır. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”

Görüldüğü gibi Allah (cc) ölüm anında ruhları alıyor tutuyor geri bırakmıyor ölmeyenlerinkini de uykusunda alıyor. uyandıgında uyanan kişinin ruhunu geri bırakıyor.yani ruh uyurken bedenden alınır, uyanınca tekrar iade edilir. ve her ruh kendisi için tanımlanmış bedene girer. Ruh kendi bedenine giriyor. yani dünya üzerindeki 6-7 milyar insan uyuduğunda Allah (cc) ruhunu alıyor. uyandıgında geri bırakıyor ve her ruh kendisi için tanımlanmış bedene giriyor başka bedene girmiyor zira Allah (cc) ölen kişinin ruhunu tutarım diyor bırakmıyor..

yani Reankarnasyon yoktur. Kaldı ki onlarca cinayet işlemiş katil bir ruh tertemiz masum bir yetişkinin bedenine girse, girebilse o bedene neler yaptırmaz ne cinayetler işletmez ki..

Ayetten de anlıyoruz ki ruh ile canlılık farklı iki şeydir zira kişi uykusunda iken canlıdır. uykusunda hareket eder sağa sola dönebilir. ama o anda kişide şuur yoktur, mukayese ölçme tartma karar verme yetisi yoktur. Hakeza uyurgezer bir insan yatağından kalkar gezer,yürür canlıdır.. şuur ve bilinç olmadıgı için yani ruhu o anda olmadıgı için dikkat edilmezse bilmeden merdivenlerden düşebilir, kendisini uçurumdan aşağı atabilir. bilmeden bir yangına dalabilir..vs yani ruh o kişiye şuur veren benlik veren , kıyas etme muhakeme etme kabiliyeti veren bir yapıdır...


Bu mana itibarı ile Ruh bir arabanın direksiyonundaki şöför gibidir. arabanın mekanik aksamı hazır, aynı zamanda marşa basılmış ve calışıyor depoda benzini de var yani enerjisi..şöför de koltuğa oturunca istenen dogru yerlere gidiyor sağa sola çarpmadan istenilen işleri dogru şekilde yapıyor.
Eğer siz arabayı çalıştırırsanız ve şoförsüz olarak frenini de çekmeden bırakırsanız araba yoldan çıkıp uçurumdan aşağı uçacaktır tıpkı uyurgezer gibi..

Hattizatında Ruh beden ilişkisi Bilgisayar-program ilişkisine veya Endüstriyel PLC-program ilişkisine şaşılacak derecede benzemektedir..


Bir bilgisayarın enerjisini verseniz yani prize taksanız bilgisayarda Windows yada linux gibi bir işletim sistemi yok ise bilgisayar hiç bir işlem yapmayacaktır enerji verildiği halde.. bilgisayara anlam katan ona yüklenmiş olan işletim sistemi ve programlardır.. program yüklenmemiş bir bilgisayar hiç işlem yapmayacak ,
bir işe yaramayacaktır..


Aynı şekilde Ruh u olmayan bir beden de böyledir . Ruh o bedene anlam katar değer katar..Ruh o bedene kişllik kazandırır benlik kazandırır, şuur kazandırır, düşünme kıyas etme karar verme, özelliği kazandırır.. Ruh olmadan Beden bu eylemleri yapamaz.. Ruhsuz bir beden canlı olsa bile şuurlu bir şekilde bilinçli olarak herhangibir eylem yapamaz..ancak Ruh bedene girdiğinde o bedene bir anlam katar.. bu manada beden Ruh için bir elbise gibidir..


Bu mekanik dünya Ruh için yaşamaya elverişli değildir. Ruh bir beden olmadan bir şeyi yerinden kaldırıp bir başka yere götüremez bunun için bir cesede, bedene ihtiyaç duyar o bedeni kullanarak bu mekanik dünyada eylem yapabilir taşı yerinden kaldırır vucudu ileri veya geri götürür iş yaptırır..yani vucudu kullanır böylece birşeyler yapabilir..

Nasıl ki Windows (işletim sistemi) bilgisayarın CPU suna (merkezi işlemci birimi) komut setini gönderip komutları yaptırıp gerekli çıktıları alıyorsa Ruh ta aynı şekilde İnsan beynine ilgili komutları gönderip beyin yolu ile hareket yaptırmaktadır.. bilgisayarda akıllı olan asıl işlemleri düşünen yazılım yani program oldugu gibi, insanda da aklın zekanın düşüncenin taa kendisi RUH tur.


Ruh bedenini değişik uzuvlarından (ses, dokunma, görme, hissetme...vs) sinyalleri alıp değerlendirerek düşünerek kıyas ederek karar vererek beyine ilgili komutları gönderir düşündüğü işleri beyin yolu ile vucuda yaptırır.

Bu durum PLC sistemlerinde de farksızdır PLC ye elektrik verseniz dahi hafızasına programı yuklemesseniz koca fabrika durur öylece..hiç bir işlem yapmaz elektriğinin olması yetmez plc için yani canlı olması kafi değil..


PLC program yazarsanız ve şu .. şu girişlerden sıcaklık , basınç değerlerini oku kıyas et..şu..şu değerlerden yüksekse şu numaralı çıkışa sinyal gonder valfi açsın veya sıcaklık düşükse şu no lu çıkışa bilgi gonder sinyal gonderip enerji vererek ısıtıcıyı çalıştır veya sıcaklık yada basınç yuksekse şu çıkışa sinyal gonder oradaki çıkışa bağlı olan klape açılsın ve ortamı sogutsun..vs gibi komutları gondererek buyuk bir sistemi otomatik çalıştırabilirsiniz....


burada hep yazdıgınız ve hafızaya yuklediğiniz yazılım PLC nin mikoişlemcisine (cpu) ya komut gondererek ilgili emri veya eylemi yaptırmaktadır.. Akıllı olan programın kendisidir. onun yükelndiği donanım değil tıpkı Ruh-beden ikilisinde oldugu gibi Ruhta aynı şekilde bir PC veya PLC ye yuklenen yazılım gibi Bedeni yönlendirir karar verir bedenin değişik uzuvlarından (dokunma, görme, işitme..vs) beyne gelen elektiksel sinyalleri mukayese ederek karar vererek nasıl davranacağını belirler ve yine beyne komut göndererek karar verdiği yönde işlem yaptırır tıpkı bir yazılım gibi bir program gibi..


gerçekte Ruh bir yazılım ve programdan çok öte duyguları düşünceleri, sevinçleri, zekası aklı olan bir yapıdır...ama burada kabaca bir yazılıma benzeteceğiz..ve aynı şekilde bir yazılımın bilgisayara yüklenmesi gibi beden uyandıgında ruhta bedene yüklenir, uyuyunca bedenden alınır...

Ruh kendine ait olan cesede hayat verir farklı bir cesede değil kendisi için tanımlı cesede girer, dolayısıyla reankarnasyon yoktur.

Önceden de ifade ettğimiz gibi cani bir ruh masum bir bedene girebilseydi neler olurdu.. Bu tıpkı bisküvi fabrikası için yazılmış bir programın tekstil fabrikası için dizayn edilmiş PLC sistemlerinde çalışmaması gibidir..

Ruh tekamül eder gelişir tecrübe kazanır. kendisine ait verilen beden nasıl ki küçükten itibaren buyudukce geliştikce daha büyük parçaları kütleleri yerinden kaldırabiliyorsa ruh da olgunlaşma manasında gelişir büyür, tekamül eder zamanla tecrübe kazadıkça karşılaştığı olaylar karşısında daha dogru kararlar verir.


Sürekli bir ilerleme öğrenme içindedir ruh...işte anahtar kelime öğrenme. bunun sonucunda öğrendiği şeylerle kendi değerine değer katabiliyor bir önceki bilgilerine bilgi katabiliyor geliştirebiliyor.. aklı ve zekası ile de bu öğrendiklerini değerlendirip değişik zamanlarda değişik durumlar karşısında dogru ve isabetli kararlar verebilir.. işte Kuran’da da belirtilen ve meleklerin Hz Ademi test ederek gördükleri hayran kaldıkları kendilerinde olmayan yön buydu.. test sonucunda
Hz Adem’in öğrenme yeteneğine, aklına zekasına hayran kalmışlardı..

Bakara 31


“Allah Adem'e bütün isimleri, öğretti. Sonra onları önce meleklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi.”

Bakara 32.


Melekler: Ya Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphesiz alim ve hakim olan ancak sensin, dediler.

Bakara 33

(Bunun üzerine: ) Ey Âdem ! Eşyanın isimlerini meleklere anlat, dedi. Adem onların isimlerini onlara anlatınca: Ben size, muhakkak semavat ve arzda görülmeyenleri (oralardaki sırları) bilirim. Bundan da öte, gizli ve açık yapmakta olduklarınızı da bilirim, dememiş miydim? dedi.”



Meleklerde Allah (cc) nin kullarıdır. Ama öğrenme yetenekleri yoktur. Onlar Allah (cc) nin memurlardır. Allah (cc) nin emrettği şeyleri yaparlar. Bir başka deyişle onların var olan programları, ruh yazılımları bu yöndedir. nasıl bir program dahilinde yaratıldılar ise o konuda bilgilidirler ve öğrenme kabiliyetleri yoktur . bu dogrultuda emredildikleri işi yaparlar.. bir konuda yaratılışları ve programlanışları itibarı ile çok bilgili olabilirler ama bir diğer konuda bilgili değillerdir ve konuyu öğrenemezlerde...


Hızır (as) de bir melekti. Meleklerde Allah (cc) nin kullarıdır zira..her devirde görünebilen insan olamaz. zira insan bu kadar uzun yaşayamaz. zaman zaman uzun yıllar sonra ortaya çıkacak kadar.. Allah (cc) nin ilim verdiği bir meleği..kulu idi Hızır(as)..

Bu meyanda melekler sabit bir program ve yazılım dahilinde oldukları için şeytanın vesvesesine açık değillerdir, etkilenmezler lakin insan öğrenmeye açık ve yetkin oldugundan pozitif ve negatif manada da öğrenebilirler yani iyiliği de öğrenirler kötülüğüde ve bu meyanda şeytanın vesvesesine de açıktırlar. zaten imtihanın püf noktası da buradadır.. iyiyi de kötüyüde öğrenebilir Allah (cc) nin emrettği şeyleri de öğrenir bunun sonucunda kıyas yaparak aklını kulanarak kararlar verir yaşantısını idame eder ve sonunda da dogru veya yanlış hareketlerinden hesaba çekilir ceza veya mükafat almak için..

Yukarıda da belirttğimiz gibi insan Ruhu; zekanın aklın ta kendisidir..öğrenme yeteneği vardır. gelişir tekamül eder. yani kendi yazılımının satırları arasına yeni yazılım satırları ilave eder. bir işte çıkan sonuca göre bir sonrakinde önceki durumun benzer şekillerinde yeni davranış veya karar verme şekli geliştirir.Ruh yazılımına artı komut satırları ilave eder.ekler duruma göre yeni çıkarımlarda bulunur, yeni şeyler icat eder, yapar geliştirir.. bu yönüyle Allah (cc) nin yaratma yönünün küçük bir numunesirdir. zira biz Allah (cc) söyle buyuruyor

Hicr 29


Ben, onun yaratılışını tamamladığım ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın."

Secde 9

Sonra onu tamamlayıp şekillendirmiş, ona kendi ruhundan üflemiştir. Ve sizin için kulaklar, gözler, kalpler yaratmıştır. Ne kadar az şükrediyorsunuz!

Sâd 72


Onu tamamlayıp, içine de ruhumdan üfürdüğüm zaman, derhal ona secdeye kapanın!


Enbiyâ 91


Irzını korumuş olan kadını da (Meryem’i de) hatırla. Ona ruhumuzdan üflemiştik. Kendisini de, oğlunu da âlemlere (kudretimizi gösteren) birer delil yapmıştık.

Biz ondanız Alah (cc) bize ruhundan üflemiştir onun numunesini taşıyoruz ama rab değiliz..bu şuna benzer hepimiz topraktan yaratıldık ama et ve kemikteniz sonunda yine toprak oluruz

Ruhun, çeşitleri vardır.. hayvanlarda bir ruh taşır bir alt katagoridedirler daha sonra da bitkiler...

Allah (cc) şöyle buyuruyor


Nahl


68. Rabbin, bal arısına şöyle ilham(vahyetti) etti: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan (kovanlardan) kendine evler edin.”

69. “Sonra meyvelerin hepsinden ye de Rabbinin sana kolaylaştırdığı (yaylım) yollarına gir.” Onların karınlarından çeşitli renklerde bal çıkar. Onda insanlar için şifa vardır. Şüphesiz bunda düşünen bir (toplum) için bir ibret vardır.


Yani biz arıya öyle bir program koyduk ki o bu program çerçevesinde çiçekleri dolaşır bal özlerini toplar ve bal yapar o bal yapmakla mükellef olan bir varlıktır.yani bizim iç güdü olarak isimlendirdiğimiz ve Allah (cc) nin Arının içine koydugu yazılım, program.. Değilmi ki bu program somon balıklarına akıntıya karşı canları pahasına onca uzunluktaki yolu çeşitli güçlüklere rağmen aşmayı emrediyor ve orada yumurtlayıp ölmelerine yol açıyor.. işte bu da bir yazılımdır ve hayvanlarda bu programlandıkları yazılım çerçevesinde hareket ederler.


Hayvanlarda kısıtlı bir çerçevede bazı şeyleri öğrenebilirler. çevremizde buna ilişkin olaylar olmaktadır.evcil hayvanlar ve maymunlar buna guzel bir ornek teskil eder Üçüncü olarakta bitkilerde kendilerine ait yazılımı icra eden memurlardır..


Canlı bitkiler bu yazılım çerçevesinde topraktan aldıkları mineralleri ve suyu aldıkları hava ile birleştiren muazzam bir kimya Labaratuarı gibi davranarak oluşturdukları, meyveleri insanın yemesi için sunarlar.bir program çerçevesinde yaparlar bunu... belli minerelleri belli miktar su ve hava ile karıştırarak belli oranlarda.. canlılık gidince de yakacağımız odun olurlar, toprak olurlar.

Peygamberler de insandır, beşerdir onlarında ruhu vardır..ama bizlerinkinden farklı olarak daha kuvvetlidir. sağlamlaştırılmış yapıdadır, bu yüzden özel ve seçilmiş insanlardır, çalışma ile elde edilmeyen bir
özelliktir bu, yani Allah (cc) onların ruh yazılımını, programlarını daha sağlam yazmıştır. bu tıpkı bilgisayar yazılımlarına tam virus koruması ilave edilmesi gibi bir şey viruslere, solucanlara, truva atlarına ..vs karşı yazılan antivirüs koruması gibi.. bu durum kuran-ı kerim’de şöyle ifade edilir..

Bakara 87


Andolsun, Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik. Ondan sonra ard arda peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa’ya mucizeler verdik. Onu Ruhu’l-Kudüs ile destekledik. Size herhangi bir peygamber, hoşunuza gitmeyen bir şey getirdikçe, kibirlenip (onların) bir kısmını yalanlayıp bir kısmını da öldürmediniz mi?


İsrâ 74
Eğer biz sana sebat vermemiş olsaydık, nerdeyse sen onlara birazcık meyledecektin.


Nahl 102
Ey Muhammed! De ki: “Ruhu’l-Kudüs , inananların inançlarını sağlamlaştırmak, müslümanlara doğru yolu göstermek ve onlara bir müjde olmak üzere Kur’an’ı Rabbinden hak olarak indirdi.”


Şûrâ 52
İşte sana da, emrimizle, bir ruh (kalpleri dirilten bir kitap) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, kendisiyle doğru yola eriştireceğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz ki sen doğru bir yola iletiyorsun; göklerdeki ve yerdeki her şeyin sahibi olan Allah’ın yoluna. İyi bilin ki, bütün işler sonunda Allah’a döner.

Yani Allah (cc) Peygamberlerin ruhlarını sağlam bir yazılımla kutsal bir ruhla desteklediğini saglastırdıgını bildiriyor. Yani bilgisayarlarda viruslere, truva atlarına solucanlara ve diğer zararlı şeylere karşı ek olarak yazılan ve tam koruma sağlayan yazılım gibi....


Elbette Allah (cc) müminleri de kutsal ruh ile desteklediğini bildiriyor (nahl 102) ama elbetteki bunun dereceleri var ve bizlere yapılan bu koruma peygamberlerin ki kadar tam bir koruma değil.. onlar seçkin insanlar bu yön ile de bizlerden farklılar ve seytanın vesveselerine bizim kadar meyletmezler.
Peygamberlerdeki koruma her an her zamandır. yani bu desteklenmiş yazılımla her dakika kendileri kontrol ediyorlar yani Ruhul kudus le desteklenmesi ruhlarına yapılan program takviyesini ve korumanın ilave edilmiş olması demektir.

Ruhta bir yazılm, vahiyde bir yazılım meleklerde bir yazılım şeklinde düşünülebilir. ruh öğrenebilen kişiliği olan komplex bir yazılımdır. Meleklerde öğrenme özelliği olmayan bir ruh (program) taşırlar.
Arıya vahyetme de arının içerisine belli bir program koyma onun o özellikte işler yapmasını içine (içgüdüsüne)yazdık diyor.


Şeytanlar peygamberlerle de uğraşırlar ve onlara vesvese vermeye çalışırlar. onlara gönderilen vahiyde Allah (cc) şeytanın bu vesvesesini giderir ayetlerini pekiştirir ama insanlara olan ilham'a şeytan vesvesesi karışmış olabilir ve Allah (cc) bu ilham 'ı temizlerim şeytanın pisliklerini gideririm demiyor yalnızca Rasullere Peygamberlere olan vahyi temizlerim diyor. dolayısı ile musluman kişilerdeki ilhamda şeytan vesvesesi bulunabilir.


Kuran’da bu durum şöyle belirtilir.

Hac 52
(Medenî 103)


Senden önce gönderdiğimiz hiçbir resul ve nebi yoktur ki, birşeyi arzuladığı zaman, şeytan onun arzusuna vesvese karıştırmamış olsun. Fakat Allah, şeytanın attığını derhal iptal eder, sonra kendi ayetlerini sağlamlaştırır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Allah (cc) peygamberleri ve müminleri bir ruh (program) ile destekler. yazılımlarını sağlamlaştırmıştır.

Mücâdele 22
(Medenî 105)

Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin, babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa Allah'a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsiniz. Onlar o kimselerdir ki Allah kalblerine iman yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın hizbi (dininin yardımcıları)dir. İyi bil ki, kurtuluşa ulaşacak olanlar, Allah'ın hizbidir.



selam ve dua ile…..

Hiç yorum yok: