Bu Blogda Ara

30 Mayıs 2009 Cumartesi

kuranda 19 sayısı manası

Kuran’daki matematiksel mucizeleri incelediğimiz bundan önceki bölümde, Kuran’ın matematiksel mucizelerinin anlaşılması kolay, taklidi imkansız özelliğine tanıklık ettik. Kuran’ın matematiksel mucizeleri, matematik eğitimi almamış, sadece saymayı ve rakamları bilen kişilerin tanıklık edebilecekleri niteliktedir. Fakat güçlü bir matematiksel bakış açısına sahip olanların, bu mucizelerin büyüklüğünü daha da iyi kavrayabilecekleri kanaatindeyiz.
Kuran’daki 19 sisteminin oluşturduğu mucizevi yapı da birçok yönüyle anlaşılması kolay, taklidi imkansız bir yapıdadır. Fakat bu mucizenin anlaşılması bilgi gerektirirken, taklidi ise imkansız olan yönleri de vardır. Bu kitabımızda anlaşılması kolay örnekleri daha çok vereceğiz. Fakat kitabın farklı okur kitlelerine hitap edeceğini düşünüp, anlaşılması bilgi gerektiren yönlere de değineceğiz.
"Matematik, Allah’ın Evren’i yazmakta kullandığı dildir." Galile’nin meşhur sözüdür. Kuran’daki matematiksel mucizelerle, Allah’ın, Evren’i yazmakta kullandığı dili, insanlara rehber olarak gönderdiği kitapta da kullandığına tanıklık ediyoruz. Bu mucizenin bize öğrettikleri; İngiltere Kraliyet Ailesi, New York Borsası, Şampiyon Kulüpler karşılaşmaları hakkında değildir. Bu mucezinin bize öğrettikleri, Evren’in Yaratıcısı, yaratılış sebebimiz, öldükten sonraki yaşantımız hakkındadır. Çünkü tüm bu saydığımız konular Kuran’ın mesajlarında açıklanmıştır. İncelediğimiz mucize ise Kuran’ın değişmezliğini ve taklidi imkansız, insan gücünün çok üstündeki yapısını ortaya koymaktadır.
Hrovista of Gandersheim’in dediği gibi: "Yaratıcımızın bilgeliğini ve bilgisinin muhteşemliğini takdir etmeye bizi yöneltmeyen her tartışma boştur. O Yaratıcı ki Evren’i hiçlikten yarattı ve her şeyi sayılarla, ölçüyle, ağırlığıyla düzenledi. Ve insanlığa üzerinde çalışıldıkça birçok yeni mucizeler sunacak bilimleri formüle etti." Bizi yoktan yaratan Yaratıcımız ile ilişkilendirilemeyen her konu, bu konuya kıyaslanırsa boştur. Yaratılış amacımız ve öldükten sonraki durumumuz, hayatımızın temel konusu olmalıdır. İşte incelediğimiz Kuran’ın bu mucizeleri, bizi, hayatın bu temel konularında sonuçlara götürmekte, bize deliller sunmaktadır.


DELİLLER VE İNKARCILAR
[BLOCKQUOTE]İşte bunlar sana haberlerini aktardığımız toplumlardır. Gerçekten de elçileri onlara apaçık delillerle gelmişlerdi. Ama daha önceden yalanladıklarına inanmadılar. Allah inkârcıların kalplerini böyle damgalar. [/BLOCKQUOTE]
[BLOCKQUOTE] 7-Araf Suresi 101
Allah birçok defa insanlara gönderdiği mesajları delillerle desteklemiştir. Fakat mesajları inkâr eden zihniyet, delillere de inkârcı mantığıyla yaklaşmış, inkâr etmeye şartlanmış bir şekilde delilleri ele almıştır. Allah’ın delillerine bu samimiyetsiz yaklaşımda bulunanlar, anlamaya çalışmak yerine, inkâr etmeye çalışmışlardır. Oysa Allah’ın mesajına her insanın ihtiyacı vardır. İnkar eden, kendi aleyhine inkâr eder. İnkarcıların yapmaları gereken ilk şey, inkâr etmeye şartlanmışlıktan kurtulmak ve Allah’ın delillerine samimi bir şekilde yaklaşmaktır. Şu kısacık hayattaki kibir ve inat yüzünden, Allah’ın vaadi olan sonsuz yaşama sırt dönmek hiç de akıl kârı değildir.


[BLOCKQUOTE]Bilgisizler dediler ki: "Allah bizimle konuşmalı veya bir delil gelmeli değil miydi?" Onlardan öncekiler de aynen onlar gibi konuşmuşlardı. Kalpleri birbirine benzedi. Delilleri gerçeği bilmek isteyenler için apaçık gösterdik."[/BLOCKQUOTE]
[BLOCKQUOTE] 2- Bakara Suresi 118


Allah delillerini gereğince gösterir. Allah’ın delillerinin inkârcıların arzularına göre oluşması, "Allah görünsün", "Melekler gökten insin" şeklinde beklentiler boşunadır. Allah delillerini anlamaya niyeti olanlar için apaçık sergilemektedir. Günümüzde bilim, Dünya’da saygın bir yer edinmiştir. Bilimlere temel teşkil eden matematik ise en saygın konumdadır ve bilimsel gerçeklikler en sağlam dayanaklarını matematiksel verilere dayandırmaktadır. En şüpheci kişiler bile matematiksel kesinlik karşısında teslim olmak durumundadırlar. Konuşmasını saçmalığa götürmeyen her kişi matematiksel kesinlikler karşısında gerçeği kabul etmek zorundadır. İçinde bulunduğumuz bu dönemde Allah, Evren’i yazdığı dil olan mate-matikle, insanlara gönderdiği kitabını da yazdığını açığa çıkarmıştır. Böylece Allah’ın kitabı kendi içinde taşıdığı mucizeleriyle, kendisinin doğruluğunu, mesajının güvenilirliğini ispatlamaktadır.

[BLOCKQUOTE]38- Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar? De ki "Eğer doğru sözlülerseniz, Allah’tan başka çağırabildiklerinizi çağırın da bunun benzeri olan bir sure getirin."[/BLOCKQUOTE]
[BLOCKQUOTE]39- Hayır, onlar bilgisini kavramadan ve yorumu kendilerine gelmeden yalanladılar. Kendilerinden öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Bak da gör nasıl olurmuş zalimlerin sonu.[/BLOCKQUOTE]
[BLOCKQUOTE] 10- Yunus Suresi 38-39
İnkarcılar anlamaya çalışmak yerine, inkâr inadını benimseyince, Allah’ın delillerini anlamaya çalışmadan, aceleyle inkâr etmektedirler. Bu inkâr, bir mantığa, bir delile dayanmamaktadır. Muhalefet hissi, kibir ve inat, inkârcı zihniyetin hareketlerinde motor güç olmaktadır. Bunların hangi delili görürlerse görsünler inanmayacaklarını Kuran haber vermektedir:
[BLOCKQUOTE]109- Kendilerine bir delil gelse, kesin olarak ona inanacaklarına dair tüm güçleriyle Allah’a yemin ettiler. De ki: "Deliller ancak Allah’ın katındadır, onlara geldiği zaman onların inanmayacağını anlamıyor musunuz?[/BLOCKQUOTE]
[BLOCKQUOTE]110- Onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz de ilk seferinde buna inanmadıkları gibi bırakırız. Azgınlıkları içinde şaşkınca bocalar dururlar.[/BLOCKQUOTE]
[BLOCKQUOTE]111- Eğer onlara melekleri indirseydik, onlarla ölüler konuşsaydı ve her şeyi karşılarına getirip toplasaydık; Allah’ın diledikleri hariç, yine inanacak değillerdi. Ne var ki çokları cahillik ediyorlar. [/BLOCKQUOTE]
[BLOCKQUOTE] 6- Enam Suresi 109-111
ZATEN İNANIYORUZ, DELİLE NE GEREK VAR DENİR Mİ?
Kuran’daki bilimsel ve matematiksel mucizeleri gördükten sonra, bazı insanların "Biz Kuran’a zaten inanıyoruz! Delile ne gerek var?" dediklerine tanık olmaktayız. Kuran’a, delilsiz inandığını söyleyenlere bir dediğimiz yok. Fakat eğer "Delile ne gerek var?" derlerse "Orada dur!" dememiz gerekmektedir.
Tek başına babasına ve tüm toplumuna karşı çıkan Hz. İbrahim, Kuran’da övülmüş bir Peygamber’dir. Kuran’ın övdüğü Hz. İbrahim dahi Allah’tan delil istemiştir (Bakınız 2-Bakara Suresi 260). "Delile ne gerek var?" diyenler, Allah’ın delillerini incelemeyi küçümser bir tavır takınanlar, siz Hz. İbrahim’den daha mı sağlam bir imana sahipsiniz?
İnananların Allah’ın delillerine karşı tavrı, bu delilleri minnettarlıkla karşılamak şeklinde olmalıdır. Allah, eğer bir delilini açığa çıkartıyorsa, bunun muhakkak bir nedeni olmalıdır. Bir kişi, delile ihtiyacı olmadığını düşünüyorsa bile Allah’ın dinine, insanların kalbini ısındırtmak için bu delilleri öğrenmesi ve başkalarına iletmesi gerekmez mi? Allah’ın delillerine inananlar sahip çıkmazsa, bunlara kim sahip çıkacaktır?
Kitabımızın bu bölümünde inceleyeceğimiz 19 mucizesi için de aynısı geçerlidir. 19, Kuran’ın değişmediğini ispat etmek için ve Kuran’ın mucizevi yapısı için bir delildir. Üstelik Allah Kuran’da 19’un inananların inancını kuvvetlendireceğine dikkat çekmiştir. (74-Müddesir Suresi 31)
Bilimlerin temeli olan ve rasyonalitenin doruğu olan matematikle gösterilen bir mucize-ye, rasyonaliteyi inkâr edenler tanık olamaz. 19, kör taklit duvarını yıkıp, yerine akılcı, delilli düşünmeyi bina eden bir mucizedir. Arkadaşlarının, içinde bulunduğu toplumun, ailelerinin psikolojik ve ekonomik desteğini gereğinden fazla önemseyenler; içinde bulundukları toplumla ters düşmekten, Allah’ın delilleriyle ters düşmekten daha çok korkanlar; taklitçi inancın rahatlığını, araştırıcı ve akılcı inancın sağlamlığına tercih edenler, "Bu fikirleri ben önceden inkâr ettim, şimdi bunları kabul edersem insanlara ne derim?" diyerek Allah’tan daha çok insanlardan utananlar bu mucizelere tanıklık edemezler. Bu tiplerin akılları, bu mucizeye tanıklık etse de dilleri ve gönülleri bu mucizeyi inkâra çalışır.
NEDEN 19
Kuran’da 19 mucizesinin varlığından bahsedip, Kuran’daki kelimelerin, ayetlerin, surelerin 19’la ve 19 sayısının katlarıyla ilişkili olduğunu söylediğimizde, en çok duyduğumuz sorulardan biri "Neden 19?"dur. Eğer ileri sürülen sayı 11 veya 23 olsaydı "Neden 11?", "Neden 23?" diye de sorulabilirdi. Fakat ileri sürülen sayı 19’dur ve soru "Neden 19?"dur. Bu sorunun cevabını şöyle verebiliriz.
1- Kuran’da 74. sure olan Müddessir Suresi’nin 30. ayeti "Üzerinde 19 vardır." şeklindedir. Aynı surenin 31. ayeti ise 19’un fonksiyonlarını anlatır. Böylece 19, Kuran’da fonksiyonlarına dikkat çekilen yegane sayıdır. İlerideki başlıklarda Müddessir Suresi’ni detaylıca inceleyeceğiz. Bizce, 19’un sırf bu özelliği bile "Neden 19?" sorusu için yeterli cevaptır. Çünkü Allah 19 sayısını seçmiş ve bunu Kuran’da hiçbir sayıyı vurgulamadığı şekilde 19’u vurgulayarak göstermiştir. Bu temel nedenin yanında "Neden 19?" sorusuna bazı yan nedenler de sayabiliriz. Diğer maddeler bu yan nedenleri belirtmektedir:
2- 19 asal bir sayıdır. Yani 19 sadece kendisiyle ve 1 ile bölünebilen bir sayıdır. (Güvenlik şifreleri oluşturulurken asal sayıların kullanılması, bankaların, istihbarat örgütlerinin de bir tercihidir.) Eğer Kuran’ın şifresi bir kompozit sayı üzerine kurulu olsaydı, o zaman Kuran’ın bu sayının mı yoksa çarpanlarının mı üzerine kurulu olduğu tartışmalı olacaktı. Örneğin 21 sayısının çarpanları 7 ve 3’tür. Kuran’ın şifresi 21 sayısının üzerine kurulu olsaydı, 21’in katı olan her sayı 7’nin ve 3’ün de katı olduğu için Kuran’ın şifresinin bu sayılardan hangisinin üzerine kurulu olduğu tartışılabilirdi.
3- 19’u meydana getiren 1, sayma sayıların en küçüğü, 9 ise tek haneli en büyük sayma sayısıdır. Ayrıca 1 ve 9’un şekli birçok ayrı yazım dilinde birbirine en çok benzer şekildedir. Örneğin Arapça’daki yazılımlar ve Dünya’da yaygın olarak kullanılan yazılım şekli, çok ben-zerdir.
4- 19, 10 ve 9 sayılarının 1. kuvvetlerinin toplamına (10+9= 19) ikinci kuvvetlerinin ise farkına (100-81= 19) eşittir. Bu özelliğe sahip tek sayı 19’dur.
5- Bizim bilebildiğimiz özel bölünebilme özelliğine sahip en büyük asal sayı, 19’dur. Bu özellik şöyledir: 19’un katı olup olmadığını incelediğiniz sayının, son rakamının 2 katını alıp bir önceki sayıya ekleyin ve 19’dan büyük bir sayı elde ettiyseniz bu sayıdan 19’u çıkarın. Elinizde kalan sayıyı, aynı başta olduğu gibi 2 ile çarpın ve sonuna dek aynı işlemi sürdürün. Sonuçta, 19’un katı olan bir sayı karşınıza çıkarsa incelediğiniz sayı 19’un katıdır. Örneğin 1254 sayısını ele alalım ve bu sayının 19’un katı olup olmadığını inceleyelim. 1254’ün son rakamı 4’ün 2 katını alın bir önceki rakama ekleyin. 8’i, 5’e eklediğinizde 13 eder. Bu sayının 2 katı 26’dır. 26’dan 19’u atın 7 kalır. 7’yi bir önceki 2 sayısına ilave edin 9 eder. 9’un iki katını alın 18 eder. 18’e 1’e ekleyin, 19 eder. Demek ki 1254, 19’un tam katıdır. 19 koduna bağlı birçok veri 19’un katı olan sayıların bulunmasına bağlıdır. Görülüyor ki, bu işlem için yaygın bölme işlemi dışında, elimizde ekstra bir metod daha vardır.
19’un, bu saydığımız özellikleri gibi birçok ilginç özellikleri daha vardır. Evren’de, kimyadaki elementler ile ilgili tabloda da 19’larla ilgili ilginç yaklaşımlar yapılmaktadır. Fakat bunlar, bu kitabımızın konusu değildir ve bu çalışmalar üzerinde daha çok tartışmalar yapılması gerektiğini söylemeliyiz.
Kuran’da bir matematiksel sistemin -19’ları bilmesek de- varlığını KUM’ları incelerken bir önceki bölümde gördük. Bunun üzerine eğer biri kalkıp Kuran’ın belli bir sayıya dikkat çekip çekmediğini araştırırsa, Kuran’ın hiçbir sayıya dikkat çekmediği şekilde asal bir sayı olan 19’a dikkat çektiğini görür.
İşte Kuran’ın dikkat çektiği bu sayının katları üzerinde, Kuran’da birçok kodlamanın bulunduğuna tanıklık ediyoruz. "Neden 19?" sorusunun asıl cevabı budur. Diğer cevaplar, bunun yanında enteresan yan özelliklerdir.

Hiç yorum yok: