Bu Blogda Ara

5 Ağustos 2010 Perşembe

GÜNEŞİN BATIDAN DOĞMASI VE DABBET-ÜL ARZ’IN ÇIKIŞI

Bu önemli makale, ortaya çıkacak son iki büyük kıyamet alametini farklı bir bakış açısıyla açıklamaya çalışan kısa fakat kıyamet açısından çok önemli bir incelemedir..
Bu iki mesele oldukça geniştir. Fakat bu küçük makale burada konunun, açık isbatları verildiği için, Kur’an’daki açık ve kesin kanıtlarına dayanarak, kısa olmasına rağmen kıyamet açısından, büyük bir mesele olan Güneşin batıdan doğması ve Dabbet-ül arzın yerden çıkışı hadiselerinin ikişer adet önemli hakikatini bildirir. Bu iki büyük kıyamet alametinin ortaya çıkması, arka arkaya ve birbirine yakın zaman aralıklarıyla (Hz. İsa’nın nuzulü ve hemen ardından Deccal’in ortaya çıkışı gibi) olacağından ikisini birlikte ele alacağız.
Kur’an‘da Dabbet-ül Arz ile ilgili açıklamanın yer aldığı Neml Sûresinin 82. âyetinde:
 
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
وَإِذَا وَقعَ الَقَوْْلُ عَلَيْهِمْ اخْرَجْنَا لَهُمْ دَابَّةُ مِنَ اْلاَرْضِ تُكلََمُهُمْ
أَنََّ الناَّسَ كَانُوبِاَيَاتنَا لاََيُوقِنُونَ
 
“Ve söz; üzerlerine çökeceğinde, onlar için, yerden bir yaratık çıkarırız ki bu; insanların göstergelerimize kesin olarak iman etmediklerini söyleyecektir. “        
{Neml, 82}
 âyetinin makam-ı cifrisi miladî  2064  tarihini veriyor ki bu tarih de  Dabbet-ül Arz’ın çıkış tarihine işaret ediyor ve başka bir te’vile ihtiyaç bırakmıyor. Bu tarih, diğer rivayetlerle de tam örtüştüğü için âyetteki “Onlara yerden bir Dabbe çıkarırız”  ifadesi yerden çıkacak çok dehşetli bir hayvan türü veya virüse işaret etmektedir. Nitekim son zamanlarda yaşanan Kuş Gribi Virüsünün yayılması ve yerden çıkıp insanlara bulaşarak ölüme sebep olan Keneler Dabbet-ül Arz’ın çıkışını ispatlamaktadır. Bediüzzaman Hz.’leri de bu konuda benzer ifadeler kullanmıştır:
“Amma "Dabbet-ül Arz":
Kur'anda gayet mücmel bir işaret ve lisan-ı hâlinden kısacık bir ifade, bir tekellüm var. Tafsili ise; ben şimdilik, başka mes'eleler gibi kat'î bir kanaatla bilemiyorum. Yalnız bu kadar diyebilirim:
لاَ يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلاَّ اللّهُ   
Nasılki kavm-i Firavun'a "çekirge âfâtı ve bit belası" ve Kâ'be tahribine çalışan Kavm-i Ebrehe'ye "Ebabil Kuşları" musallat olmuşlar. Öyle de: Süfyan'ın ve Deccalların fitneleriyle bilerek, severek isyan ve tuğyana ve Ye'cüc ve Me'cüc'ün anarşistliği ile fesada ve canavarlığa giden ve  dinsizliğe, küfr ve küfrana düşen insanların akıllarını başlarına getirmek hikmetiyle, arzdan bir hayvan çıkıp musallat olacak, zîr ü zeber edecek. Allahu a'lem, o dabbe bir nev'dir. Çünki gayet büyük birtek şahıs olsa, her yerde herkese yetişmez. Demek dehşetli bir taife-i hayvaniye olacak.
اِلاَّ دَابَّةُ اْلاَرْضِ تَأْكُلُ مِنْسَأَتَهُ    Belki,
âyetinin işaretiyle, o hayvan dabbet-ül arz denilen ağaç kurtlarıdır ki; insanların kemiklerini ağaç gibi kemirecek, insanın cisminde dişinden tırnağına kadar yerleşecek. Mü'minler îman bereketiyle ve sefahet ve su-i istimalâttan tecennübleriyle kurtulmasına işareten, âyet îman hususunda o hayvanı konuşturmuş. “
{Şuâlar, 5.şuâ} 
 Güneşin batıdan doğması ise, kıyametin büyük alametlerinin sonuncusu olduğu için ve bu olayın gerçekleşmesi ile birlikte tevbe kapısı kapandığından dolayı önemli bir astronomik hadisedir. Kur’an’ da Tekvir sûresinin 1. âyeti üstü kapalı olarak bu olaya işaret etmekte ve güneşin yörüngesinden ayrılmasından bahsetmektedir:
 
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
إِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ 
“Güneş, yörüngesinden ayrıldığında.”                      
                                             {Tekvir, 1}
âyetinin makâm-ı cifrîsi miladî 2065 olup, bu tarihte güneşin batıdan doğacağını haber veriyor. Tevbe ve iman kapısının kapanmasına sebep olan bu hadisenin gerçekleşeceğini 11 senede bir meydana gelen güneşteki patlamalar ve Astroid’lerin (Göktaşı) gezegenlere çarparak büyük tehlikelere sebep olması gibi göksel olaylar göstermektedir. Fakat böyle büyük çaplı bir olayın gerçekleşebileceğini ve mümkün olduğunu ispat eden iki teori vardır:
 
BİRİNCİSİ
Dünya dışında başka bir gezegenin veya bir kuyruklu yıldızın dünyaya çarparak yörüngenin dönme yönünün değişmesi ve batıdan doğuya doğru olan dönme yönünün doğudan batıya doğru yön değiştirmesi.
Böyle büyük bir felaket, dünyada büyük yıkıma ve canlı ölümlerine sebep olacağı gibi böyle büyük bir sonucu da getirebilir. Nitekim geçtiğimiz yıllarda Jüpiter gezegenine böyle bir kuyruklu yıldızın çarpmasıyla gezegenin dönme hızında azalma meydana geldiği tespit edildi. Ayrıca Bediüzzaman Said Nursî Hz.’ leri de Risale-i Nur’da bu konuya değinerek şöyle açıklama getirmektedir:
“Amma Güneş'in mağribden tulûu ise, bedahet derecesinde bir alâmet-i kıyamettir. Ve bedaheti için, aklın ihtiyarı ile bağlı olan tevbe kapısını kapayan bir hâdise-i semaviye olduğundan tefsiri ve manası zâhirdir, tevile ihtiyacı yoktur. Yalnız bu kadar var ki: Allahu a'lem, o tulûun sebeb-i zâhirîsi: Küre-i Arz  kafasının  aklı   hükmünde   olan   Kur'ân  onun   başından çıkmasıyla zemin divane olup, izn-i İlahî ile başını başka seyyareye çarpmasıyla hareketinden geri dönüp, garbdan şarka olan seyahatını, irade-i Rabbanî ile şarktan garba tebdil etmekle Güneş garbdan tulûa başlar. Evet arzı şems ile, ferşi arş ile kuvvetli bağlayan hablullah-il metin olan Kur'anın kuvve-i cazibesi kopsa; küre-i arzın ipi çözülür, başıboş serseri olup aksiyle ve intizamsız hareketinden Güneş garbdan çıkar. Hem müsademe neticesinde emr-i İlahî ile kıyamet kopar diye bir te'vili vardır. “
                                                                            {Şuâlar, 5.şuâ} 
İKİNCİSİ
Güneşten çıkan bir ışın demetinin, bir Karadelik (Corn Hole) yakınından geçerken geliş doğrultusunda yansıyarak tekrar güneş sistemine dönmesi ve dünyanın batı ufkunda belirerek sabit olarak kalması.
Böyle bir durumda gökyüzünde ikinci bir güneş görüntüsü oluşur ve sanki batı yönünde sabit ve hareket etmeyen ikinci bir güneş daha belirdiği gözlenir. Bu olay, astronomi ve ışığın optik kırılması kuralları çerçevesinde gerçekleşmesi mümkün bir fizik hadisesidir ki açıklamak için karadeliklerin yapısını incelersek ve olayın gerçekleşmesini geometrik çizimlerle tasvir edersek bunu görebiliriz. Bilindiği gibi karadelikler çok büyük kütleli, çok küçük hacimli, yakınından geçen ışığı dahi yutabilen ve ışık yaymadıkları  için gözlemlenemeyen ancak matematiksel olarak varlıkları ispatlanabilen noktalardır. Bir nevî  Bekâ Âlemine ve Âhiret menzillerine açılan Gök Kapıları (Bâbüssemâ) oldukları Modern Fizik İlmince ispatlanmış B’nin noktalarıdır. Kainatın birçok yerinde, özellikle galaksilerin ve Dünya’nın merkezinde de yer alan bu noktalar dev yıldızları ve galaksileri dahi yutabilmektedirler. Fakat Karadeliğin merkezine belli bir mesafe uzaklıktan gelen ışın demetleri yutulmamakta ve yansıyabilmektedir. Yani güneşten 3-4 milyon yıl önce çıkan bir ışın demeti bir karadelikten yansıyarak dünyaya ulaşabilir. Bunun matematiksel ispatını şöyle yapabiliriz:
Bir uçurumdan aşağıya fırlatılan bir taş örneğinde olduğu gibi kütle çekim alanı içinde düşen bir ışın demeti de enerji kazanır ve gittikçe hızlanır. Kütle çekim alanından kurtulabilmek için ışın demetinin “Kinetik Enerjisi   adı verilen ilk güneşten çıkma enerjisinin; Kütle Çekim Potansiyel Enerjisiadı verilen, ışın demetinin kütle çekim alanı içinde düşerken kazanacağı enerjiden; büyük olması gerekir. Kütlesi M ve Yarıçapı R olan bir karadelikten kurtulma yarıçapını hesaplarsak:
 
Birim kütleye sahip olan ışın demetinin GM/R olarak ifade edilen kütle çekim potansiyel enerjisini v2/2 [v=c (ışık hızı)] olarak yazılabilen kinetik enerjisine eşitlersek:
         
GM/R=c2/2 
 RKD=2GM/c2
Elde edilerek kurtulma yarıçapı bulunmuş olur.                                                          
Yani içinden hiçbir şeyin kaçamayacağı Karadelik Yarıçapı budur. Buna “Schwarzschild ” yarıçapı da denmektedir ve bu yarıçap güneş kütlesine sahip bir cisim için yaklaşık bir buçuk kilometre civarındadır. Yani sonuç olarak şunu diyebiliriz: Güneşten çok uzaktaki bir karadeliğin bir buçuk kilometre yakınından geçen bir güneş ışığı, yansıyarak tekrar dünyaya dönebilir ve bu görüntü sabit olarak orada öylece bekler ve bu da batıdan doğmuş ikinci bir güneş izlenimi verir...
 
Vesselam..
Allahu a’lem.
En doğrusunu Allah bilir...

Hiç yorum yok: