Bu Blogda Ara

8 Nisan 2010 Perşembe

Yecuc mecuc un ortaya çıkışı . ( DNA sarmalı sağa doğru olan İnsanlar.)

Her gün yer yüzüne çıkmak için  kazırlar ara verdikler zaman kazıdıkları yer kapanır . Kıyamete  yakın kazımayı bırakmazlar ve yer yüzüne çıkarlar . Bir günde gölü kurutacak  kadar kalabalıklar . Savaş la yenilmeleri mümkün değildir . Dua ile boyunlarında çıkan kurtla telef olurlar .    
Dünya merkezinde  , çekim kuvveti sıfır olduğundan iç bük ey bir yaşam alanı olabilir. Enerjisini magmadan alan  ve Atmosferi , Denizi , karası olan cennet gibi bir yer. Diş bük ey dünyadan uzaya  çıkmak kolay , fakat iç dünyadan magmayı  delip yüzeye çıkmak hiç kolay değil . Gerçekten üstün bir teknoloji gerekir .
 Ademle Havva dünya çekirdeğinde yaşıyor idi iseler  , Magma  cehennem , bütün yıldızların çekirdeği cennet olabilir .  

Zülkarneyn'in  Demir'in  üzereni Bakir eritmesi ile iki dağı doldurup Yecuc , Mecec  dunyaya gelmelerin engel olmuş olabılır . Burada iki dağ iki manyetik kutup , Demir dinamonun  çekirdeği , Bakırda Bakır sargı olabılır . Galaksiler arası zaman  yolculuğu çok kuvvetli manyetik kuvvetle engelleyip Dunyayı istila etmeleri önlenmiş olabılır .

Zülkarneyn'in Güneşin doğduğu yere gittiğinde , zamanın başlangıcında uzak Galakside  ilk medeniyetin oluştuğu yere gitmiş ve orda güneşe karşı örtü koruyucu ( 18 sure 90 ayet  , ozon tabakası gibi ) yoktu .  Güneşin battığı yer ( 18 Sure 86 ayet , Güneşin enejisini tükenmeye başladığı yıldız anlatılmış olabılır . Bu şekilde düşünüldüğünde ışık hızı aşılamaz olarak bilindiğinden  kıyamet bağımsız olarak  her güneş sisteminde kopuyor ve uygarlıklar yok oluyor olabılır . Dunyadaki bütün canlıların DNA sı sola doğru olması bir mucize . Başka Gezegenlerde DNA sı sağa doğru olan canlılar yaşayabilir . O zaman bu iki yaşamın bir şekilde buluşmaması gerekir . Yecuc Mecuc un genlerin sarmalı  acaba sağa doğru mu ?  . 

 (Zülkarneyn'in işi) böyle idi... (Kehf sûresi: 83...)

83. (Resûlüm!) Sana Zülkarneyn hakkında soru sorarlar. De ki: Size ondan bir hatıra okuyacağım.
84. Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve kudret sahibi kıldık, ona (muhtaç olduğu) her şey için bir sebep (bir vasıta ve yol) verdik.
85. O da bir yol tutup gitti.
86. Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balçıkta batar buldu. Onun yanında (orada) bir kavme rastladı. Bunun üzerine biz: Ey Zülkarneyn! Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu seçeceksin, dedik.
87. O, şöyle dedi: "Haksızlık edeni cezalandıracağız; sonra o, Rabbine gönderilecek; sonra Allah da ona korkunç bir azap uygulayacak."
88. "İman edip de iyi davranan kimseye gelince, onun için de en güzel bir karşılık vardır. Ve buyruğumuzdan, ona kolay olanını söyleyeceğiz."
89. Sonra yine bir yol tuttu.
90. Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu öyle bir kavim üzerine doğar buldu ki, onlar için güneşe karşı bir örtü yapmamıştık.
91. İşte böylece onunla ilgili her şeyden haberdardık.
92. Sonra yine bir yol tuttu.
93. Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu.
94. Dediler ki: Ey Zülkarneyn! Bu memlekette Ye'cûc ve Me'cûc bozgunculuk yapmaktadırlar. Bizimle onlar arasında bir sed yapman için sana bir vergi verelim mi?
95. Dedi ki: "Rabbimin beni içinde bulundurduğu nimet ve kudret daha hayırlıdır. Siz bana kuvvetinizle destek olun da, sizinle onlar arasına aşılmaz bir engel yapayım."
96. "Bana, demir kütleleri getirin." Nihayet dağın iki yanı arasını aynı seviyeye getirince (vadiyi doldurunca): "Üfleyin (körükleyin)!" dedi. Artık onu kor haline sokunca: "Getirin bana, üzerine bir miktar erimiş bakır dökeyim" dedi.
97. Bu sebeple onu ne aşmaya muktedir oldular ne de onu delebildiler.
98. Zülkarneyn: Bu, Rabbimden bir rahmettir. Fakat Rabbimin vâdi gelince, O, bunu yerle bir eder. Rabbimin vâdi haktır, dedi.
99. O gün (kıyamet gününde bakarsın ki) biz onları, birbirine çarparak çalkalanır bir halde bırakmışızdır; Sûr'a da üfürülmüş, böylece onları bütünüyle bir araya getirmişizdir.
100. Ve, gözleri beni görmeye kapalı bulunan, kulak vermeye de tahammül edemez olan kâfirleri o gün cehennemle yüz yüze getirmişizdir.
101. Ve, gözleri beni görmeye kapalı bulunan, kulak vermeye de tahammül edemez olan kâfirleri o gün cehennemle yüz yüze getirmişizdir.
102. Kâfirler, beni bırakıp da kullarımı dostlar edineceklerini mi sandılar? Biz cehennemi kâfirlere bir konak olarak hazırladık.
103. De ki: Size, (yaptıkları) işler bakımından en çok ziyana uğrayanları bildirelim mi?
104. (Bunlar;) iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir.
105. İşte onlar, Rablerinin âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr eden, bu yüzden amelleri boşa giden kimselerdir ki, biz onlar için kıyamet gününde hiçbir ölçü tutmayacağız.
106. İşte, inkâr ettikleri, âyetlerimi ve resûllerimi alaya aldıkları için onların cezası cehennemdir.
107. İman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için makam olarak Firdevs cennetleri vardır.
108. Orada ebedî kalacaklardır. Oradan hiç ayrılmak istemezler.
109. De ki: Rabbimin sözleri için derya mürekkep olsa ve bir o kadar da ilâve getirsek dahi, Rabbimin sözleri bitmeden önce deniz tükenecektir.
110. De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim. (Şu var ki) bana, İlâh'ınızın, sadece bir İlâh olduğu vahyolunuyor. Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.

Hiç yorum yok: