Bu Blogda Ara

24 Mart 2010 Çarşamba

3.DÜNYA SAVAŞI HERMEGİDDO

3.DÜNYA SAVAŞI HERMEGİDDO
“Canavar mevcud idi ve mevcud değildi...”
GELECEK DE GELECEKLERİN GEÇMİŞİDİR!..
“Resul-i Ekrem (A.S.M.) bir gün sabah namazını kıldı, sonra minbere çıkıp öğle namazı vaktine kadar bize hitab etti. Sonra minberden indi ve öğle namazını kıldı. Sonra minbere çıkıp ikindi namazı vaktine kadar bize hitab etti. Sonra indi ve ikindi namazını kıldı. Sonra yine minbere çıkıp güneş batıncaya kadar bize hitab etti. Bu hutbelerinde bütün olmuş ve bundan sonra olacak olan hâdiseleri haber verdi, onları bize öğretti ve ezberletti.” (Bu İhbar-ı Nebevi mutlak surette değil, belki ekseriyetle ehemmiyetli olanları muraddır.)
(Buhari, Müslim)
3. DÜNYA HARBİ BAŞLADI MI?..
Hz. Huzeyfe bin El-Yeman (R.A.) şöyle demiştir ki bu hadisi Ebu Hureyre’nin yanısıra Hz. Ali ve İbn-i Abbas’ın (R.A.) da rivayet ettiği bildirilmiştir:

“Ahirzaman’ın harbi cihan harbidir. Çok kimselerin öldürüldüğü iki büyük harbden sonra bir üçüncüsü daha olacak. İkinci cihan harbinin ateşini yakan (başlamasına sebeb olan) “Büyük Reis” künyesinde bir adamdır…”.
(El- Mehdiy-yul Muntazar Alel Ebvab)
Şimdi bu hadisin yorumuyla birlikte özellile 3. Harp konusundaki yoruma yer verelim:
Bu hadîs-i şerif ahirzamanda üç cihan harbi olacağını ve ilk iki harbin çok büyük olup bunlarda çok kimselerin öleceğini, üçüncü harbin ise, her ne kadar o da bir cihan harbi olsa da evvelki iki harbe nisbeten fazla kimsenin ölmeyeceğini haber vermektedir. Çünkü hadîs, ilk iki harb için “büyük olan o iki cihan harbinde çok kimseler ölecektir” demiştir. Halbuki asrımızda vuku bulan harb de ekser dünya devletleri birleşerek bir tek yeri vurmaktadırlar ki bu mevzu M. Tevrat’ın İşaya Bölümü 13/1-6 numaralı maddesinde ‘’Biraraya getirilmiş BİRİKMİŞ MİLLETLER ülkelerinin kargaşılık gürültüsü! Orduların Rabbi cenk için orduyu yokluyor, bütün memleketi viran etmek için, Rab ve gazabın silahları uzak bir diyardan göklerin ucundan geliyorlar’’ şeklinde ifadelendirilmiştir.

Biz meseleyi hadislerden yine süzerek takip edelim:
Ebu Nadre (R.A.) dedi ki; Cabir (R.A.)’ın yanında idik, şöyle dedi: “Öyle bir zaman yaklaşıyor ki, Irak ahalisine bir kafiz (kile), bir dirhem sevk olunmayacak” (Yani Irak’a ambargo konulacak ve ne parayla ne de ölçekle alışveriş olmayacak...). Dedik ki “Bu kimden dolayı olur”. Dedi ki: “Acemler (Arab’ın gayrısı) bunu men’ ederler.” Sonra dedi: “Şam ahalisine bir dinar, bir müdy (kile) sevk olunmayacak”. “Bu kimden dolayı olur” dedik. “Rumlar’dan dolayı” dedi. Sonra az bir müddet sustu...
(Et-Tac, Ali Nâsıf el-Hüseyni)
Hadîste geçen Şam’dan murad sadece şu anki Şam şehri değildir. Çünkü şu anki Şam şehrinin ismi o zaman Dımeşk idi. Şam’dan murad Şam-ı Kübra’dır ki, bu coğrafyaya Filistin ve diğer Şam çevreleri de dahildir.

Siyah sancaklılar kendi aralarında ihtilafa düştükleri zaman sarı sancaklılar onların üzerine gelir ve Mısır’ın köprüsünde toplanırlar. Ehl-i maşrık (Doğu) ve ehl-i mağrib (Batı) arasında 7 (gün veya hafta veya ay veya yıl mı olduğu hadîste belirtilmemiştir) harb olur.
(Naim bin Hammad Kitab-ul Fiten-160)
Bu hadîsin verdiği haber de aynen cerayan etmiştir. O şark tarafındaki taifeler arasında ihtilâf çıkınca, yani “Kuzey İttifakı” diye tesmiye edilen kimseler o taife-yi mücahidine muhalefet edince, bu hadîste “sarı sancaklılar” ve “ehl-i mağrib” diye bahsedilen Birleşmiş Milletler ordusu, Mısır’ın köprüsü olan Süveyş Kanalında karargâh kurarak “ehl-i maşrık” olan Afganistan’daki o taife-i mücahidini 7 hafta boyunca bombaladı ve sarı sancaklıların bir reisi, devletleri kendilerine taraftar edip ifsadat yapmak için tam 40 gün dünya devletlerini dolaşarak “Deccal 40 günde dünyayı dolaşır” hadîsinin bir te’vilini gösterdi. Hadîsteki 7’den murad bu 7 hafta olabileceği gibi, harbin asimetrik, biyolojik terör ve cephesel olmak üzere 7 yıl süreceğine de işaret olabilir Allah-u alem?!
Ayrıca bu savaşın ilk başlangıç merhalesi olan Talikan yani bugünkü Afganistan’a yapılan operasyona ve onun başındaki kişiye dikkat çekilerek ilerde de bahsedeceğimiz gibi bu savaşın başlangıç merhalesinin ve en önemli ayağının Afganistan olduğu anlaşılacaktır...
Hermeciddun Harbi
İNCİL’DEKİ İŞARETLER
“İsa Mesih'in mesajıdır. Yani yakında mutlaka vuku bulacak şeyleri kendi kullarına göstermek üzere Allah’ın ona verdiği ve kendi meleği vasıtasıyla gönderip, kulu Yuhanna’ya beyan eylediği vahyidir. O dahi Allah’ın kelamına ve İsa Mesih’in şehadetine, hemen cümle gördüğü şeylere şehadet eyledi. Ne mübarektir bu nübüvvetin sözlerini okuyan ve dinleyip içinde yazılmış olan şeyleri hıfz edenler. Zira vakit yakındır”.
Burada verilen haberler Hz. İsa’nın (A.S.) ahirzamand nüzulünden evvel vuku bulan ve nüzulünün alametleri olan hâdiselerdir. Çünkü bu hâdiseler anlatıldıktan sonra 22. Bab’ın 6.- 7. ve 20.- 21. ayetlerinde şöyle yazılıdır:

“Ve (İsa) bana dedi ki; “bu sözler sadık ve haktır. Ve mukaddes peygamberlerin Allah’ı Rab, yakında mutlaka vuku bulacak şeyleri kullarına göstermek için kendi meleğini irsal eyledi. İşte tez gelirim. Ne mübarektir bu kitabın nübüvvet sözlerini hıfz eden kimse”...
Ve yedi tas tutan yedi melekten biri gelip bana hitaben:
Gel çok sular üstünde oturan ve dünya melikleri onun ile zina edip, zeminin sekenesi onun zinasının şarabıyla mest oldukları büyük fahişe aleyhinde olan hükmü sana göstereceğim” diyerek ruhta beni bir yere götürdü. Ve yedi başı ile on boynuzu olarak, üzeri küfür isimleri ile dolu kırmızı bir canavara rakib olan (binen) bir karı gördüm. O kadın, erguvânî ve kırmızı hıl’at giymişti. Ve altun ve mücevherat ve incilerle donanmış olarak, elinde mekruhatla ve zinasının nâpâklikleri ile dolu bir altın kasesi olup, alnı üzerinde “Sırrı büyük Babil. Zeminin fahişelerinin ve mekruhatının anası” diye bir isim yazılı idi. Ve o karıyı mukaddeslerin kanı ile ve İsa’nın şehitlerinin kanı ile mest olmakta gördüm. Ve onu gördüğümde ziyadesiyle taaccüp ettim. Melek bana dedi ki:
“Ne için taaccüp ettin? Kadının ve onu götüren yedi başlı ve on boynuzlu canavarın sırrını ben sana söyleyeceğim. Gördüğün canavar mevcut idi ve mevcut değildir. Ve Haviye’den çıkacak ve helâka gidecektir. Ve zeminin sekenesinden olup isimleri dünya kurulalıdan beri hayat kitabında yazılmış olmayan kimseler o mevcud olmuş ve mevcud değil isede yine hazır olan canavarı gördüklerinde taaccüb edeceklerdir. Hikmete vakıf olan akıl bunda lazımdır.
Yedi baş, o kadının üzerinde oturduğu yedi dağdır ve yedi meliktir. Bunların beşi düşmüş ve biri mevcuddur. Ve öbürü daha gelmedi ve geldiği zaman az müddet kalması gerektir. Ve o mevcud olmuş olan ve mevcud olmayan canavar kendisi dahi sekizincidir. Ve yediden olup helake gider.
Ve gördüğün on boynuz, on melik olup daha saltanatı ele almadılar ise de canavar ile beraber bir saat kadar melikler gibi hükumeti ele alırlar. Bunların muradı bir olup kuvvet ve hükûmetlerini canavara teslim ederler. Bunlar kuzu ile muharebe edip kuzu onlara galib gelecektir. Zira o Melik-ul Mülükdur. Ve onunla beraber olanlar dahi davetli ve müntehab ve sadıktırlar”.
Ve bana dedi ki; “senin gördüğün ve fahişenin üzerlerinde oturduğu sular; kavimler ile cemaatlar ve milletler ve lisanlardır. Ve canavar üzerinde gördüğün on boynuz, fahişeye buğz edip onu perişan ve çıplak edecek. Ve onun etini yiyip, onu ateşe yakacaklardır. Zira Allah’ın sözleri itmam oluncaya kadar, Allah kalblerine koyduğu kendi muradını icra edeler. Ve muradları bir olup saltanatlarını canavara teslim eyleyeler.
Ve o gördüğün kadın dünya melikleri üzerine saltanat eden o büyük şehirdir”.
Burada daha önce de zikredilen şu hadîsin aynı ifadesiyle Amerika’ya işaret edilmektedir: Bütün dünyanın ve bütün hilelerin melikesi de Mehdî’ye karşı çıkar ki o melikenin ismi zaniyedir (Amerika). Bu melike o gün bütün dünyayı dalalet ve küfre sevkeder.
(Esme-l Mesalik Lieyyam-il Mehdîyy-il Meliki Li Küll-id Dünya Biemrillah-il Malik, Kelde bin


ÖZGÜRLÜK HEYKELİ NEYE İŞARET...
Bu hadîste Amerika’nın şahsiyet-i maneviyesi ZANİYE/ZİNACI bir melike olarak tasvir edildiği gibi İncil’de de aynı manada “zeminin sekenesi onun zinasının şarabıyla mest oldukları büyük fahişe” diye isimlendirilmiştir. Bunun sebebi ise şudur: Amerika kelime itibariyle müennes olduğu gibi, zaten kendisi de başında boynuzları olan ve Hürriyet Anıtı dedikleri heykelleriyle kendilerini kadın suretiyle temsil etmişlerdir. Yıllardır Siyonizmin güdümünde hareket eden uluslararası Amerikan kurum ve kuruluşları bütün dünyada hürriyet ve adalet namları altında fuhşiyatı ve zulmü ve dalaleti teşvik ederek hâkimiyetini bunun ile idame etmektedir. “Ve o gördüğün kadın dünya melikleri üzerine saltanat eden o büyük şehirdir” cümlesi “fahişe kadın” olarak tabir edilen bu şeyin, hakikatte bir devlet olduğunu sarahaten göstermektedir.

Kadının alnı üzerinde “Sırrı büyük Babil. Zeminin fahişelerinin ve mekruhatının anası...” diye bir isim yazılı olması ise; yeryüzünde işlenen fuhşiyata onun sebeb olmasından dolayıdır. Kadının temsil ettiği Amerika, burada olduğu gibi diğer bazı yerlerde Büyük Babil şehri olarak da tabir edilmektedir. Bunun sebebi İncil’i tefsir eden alimlerin, İncil’in ifadelerini o zamanın en büyük şehri olan Babil’e tatbik etmeleridir. Eğer bu ifade İncil’in asıl metninden ise, Amerika’nın o zamanın Babil’i gibi zengin ve Babil’in kralı Nemrud gibi cebbar ve fuhşu teşvik eden bir hükumet olduğuna işaret etmek içindir. Fakat hahamların ve papaların iğvasıyla başta Amerika olmak üzere Hıristiyan alemi, bu ifadelerin zahirine baktığı ve bu sebeble işaret ettiği hakikatı görmediği için onun meşhur Babil şehri olduğunu zannederek Irak’ı vurmaktadır. Vurdukçada kendini, dünyayı Babil’in fesadından kurtaran Evanjelist bir ‘’kahraman’’ olarak görmektedir. Aşağıda geleceği üzere şu anki Evanjelist Amerikan yönetimi Babil’in yıkılacağını haber veren İncil’in ayetlerini tahakkuk ettirdiklerine zannetmektedirler!.. Aslında dünyayı fesada veren ve fuhşa teşvik eden ve akıbette helak olacak olan hakiki Babil’in kendileri olduğunun farkında değiller.
1-ABD
2-Japonya
3-Almanya
4-Birleşik Krallık
5-Fransa
6-İtalya
7-Kanada
8-Rusya
7 DAĞ G7 Mİ?..
Yukarıda geçen, kadının üzerine oturduğu “YEDİ DAĞ, YEDİ MELİK;” ifadesi görüşlerine başvurduğumz heyet tarafından -Allahu A’lem-‘’ güçlerini Amerika’nın çıkarlarına kullanan ve G-7 namıyla bilinen yedi büyük devlete ve reislerine; Dünya meliklerinin, bahsi geçen kadınla zina etmesi ise Amerika’nın yer yüzünde işlediği dehşetli zulme yardım edip, onun zulmüne ortak olmalarına işaret ettiği’’ şeklinde ifade ediliyor...
Diğer açıklamalar ise şöyle;
Mukaddeslerden murad; şirkten, zinadan ve sair büyük günahlardan kendini koruyan hakiki imanlı kimselerdir.

Mukaddeslerin kanıyla mest olmak tabiri ise; Amerika’nın mukaddes Müslümanlara yaptığı zulüm ve cinayetlerle iftihar edip, zulüm üstüne zulüm işlemesidir.

Fahişenin üzerine oturduğu lisanlar ise kendi çıkarına yönlendirdiği bütün medya olsa gerektir.

Kadının bindiği canavar ise ileride izah edileceği üzere kendisinin riyaset ettiği ve gücünü kullandığı Birleşmiş Milletlerdir (M. Tevrattaki ifadesiyle Birikmiş Milletler İşaya 13/1-6).
Bu arada Rusya’nın 1998 yılında topluluğa katılmasına karar verilmesiyle topluluk G8 olarak anılsa da Rusya’nın topluluk indindeki fonksiyonu sembolik olmaktan öteye gitmemiş, nitekim birçok toplantı da kopma noktasına gelecek şekilde dillendirilmiştir. Üstelik 2014 yılı itibariyle RUSYA ve diğer ülkeler arasında çatışmalar yaşandığında birçok SIRRA daha yakından şahit olacağız.
 
ADADAKİ CANAVAR İNGİLİZ ENTELİJANSİYASI!..
13. Bab’da ise bu canavarın (zulmün merkezi) denizden çıkacağı belirtilmiştir.
Şöyle ki:
“Ve denizin kumu üzerinde durdum ve yedi başı ve on boynuzu ve boynuzları üzerinde on tacı ve başları üzerinde küfür isimleri bulunarak denizden çıkan bir canavar gördüm. Ve o gördüğüm canavar kaplana benzeyip, ayakları ayının ayakları gibi ve ağzı aslan ağzı gibiydi. Ve ejder ona kendi kuvvetini ve tahtını ve azim hükumet verdi. Ve onun başlarından birini gûyâ ölecek derecede mecruh gördüm. Ve onun mehalik yarası iyi oldu. Ve bütün zemin canavarın ardından taaccüb eyleyip, canavara hükümet veren ejdere secde kıldılar. Ve canavara dahi secde kılarak “canavara benzer kim var ve onun ile kim muharebe edebilir?” dediler. Ve ona büyük sözler ve küfür söyleyen bir ağız verilip, ona kırkiki ay istediğini yapmaya kudret verildi. Ve Allah’a karşı küfr ile yani onun ismine ve meskenine ve semada sakin olanlara küfretmek için ağzını açtı ve mukaddesler ile muharebe edip onlara galip gelmeye ona kudret verildi. Ve ona her kabile ve lisan ve millet üzerine hükümet verildi. Ve zebh olunmuş kuzunun hayat kitabında isimleri dünya kurulalıdan beri muharrer olmayarak zeminde sakin olanların cümlesi ona secde kılacaklardır. Kulağı olan işitsin. Esirliğe götüren esirliğe gider. Kılıçla katl eden kılıçla katlolunmak gerektir. Mukaddeslerin sabrı ve imanı bundadır”.
Burada canavarın denizden çıktığı ifade edilmekle İngiliz devletine ve gizli komitesine işaret edilmektedir. Ve yukarıda Deccal bahsinde anlatıldığı üzere Temim-i Dari hadîsinde zikredilen Deccal’ın bir adada bulunması işaretiyle haber verilen ve Birleşmiş Milletler Deccaliyetinin ana menbaı olan İngilizlerden, hadîsin aynı ifadesiyle bahsedilmektedir. Bu haberin İngilizlere ait olmasının sırrı şudur ki; İngilizler o zamanda medeniyette geri ve vahşi bir millet oldukları halde daha sonra gittikçe medenileşip kuvvetlendiler. Nihayet Amerika kıt’asına kadar nüfuzlarını arttırıp orada Amerika Birleşik Devletlerini kurdular. 2. Cihan harbinden sonra ise Fransa, Rusya ve Çin’le beraber Birleşmiş Milletleri kurup Amerika’yı onun başına getirdiler. Yani Amerika bir robot gibi İngiliz Entelijansiyası tarafından yetiştirilen ve sonra da idareyi onlara kaptıran Siyonist kadrolar tarafından mankurtlaştırılmış bir gladyatör gibi kullanılıyor.
GELELİM FIRAT’A
“Ve altıncı melek kendi tasını büyük Fırat Irmağı üzerine boşalttığında onun suyu çekildi. Tâ ki şarktan olan meliklerin yolu hazırlana. Ve ejderin ağzından ve canavarın ağzından ve yalancı peygamberin ağzından, kurbağalar misüllü üç nâpâk ruhun çıktığını gördüm. Zira, bunlar alametler gösteren cin ruhları olup, zeminin ve bütün dünyanın meliklerini, herşeye kadir Allah’ın o büyük gününün muharebesine cem etmek için onların yanına giderler. [İşte hırsız gibi gelirim. Ne mübarektir uyanık durup çıplak gezmemesi ve ayıbı görünmemesi için kendi esvabını hıfz eden kimse]. Ve onları İbranice ARMECİDDUN (hermeciddun ve armagedon) denilen mahalle cem ettiler”.
Burada Fırat Irmağı’nın suyunun çekilmesi -ki bu haber aynen hadîs-i nebevîde de mevcuddur ve Fırat’ın suyunun çekilip altın bir dağ çıkaracağı ve insanların oraya toplanıp büyük bir harb olacağından bahsedilmektedir- Allahu A’lem, o çevrede barajlar yapılmasıyla ve verimli toprakları sebebiyle dünyanın gözünün orada olması ve çevresinde gayet kesretli petrol yataklarının bulunmasıyla (Bor, Toryum ve diğer madenler fizibilite çalışmaları sonucu tesbit edilmiş olup raporlar saklanmaktadır) bütün dünya devletlerinin oraya hâkim olabilmek için çalıştıklarına ve bu sebeble o bölgede büyük fitneler zuhur edeceğine işarettir.

Hiç yorum yok: