Bu Blogda Ara

5 Kasım 2008 Çarşamba

Rical-i gayb (görevli veliler)

Rical-i gayb (görevli veliler) hakkinda


300 NUKEBA ~ 92

300 Nukeba, Reisler.

Şeyh'ül Ekber: «Nefislerden gizli şeyleri çıkaranlardır. Üç-yüz kişidirler,» diyor.

Onlar, cahil insanları insana dönüştüren, kişileri karanlıktan çıkarıp Allah'ın kendileriyle ya da kendilerinden değil, O'ndan gelen bir nur olan bağışına götüren insanlardır. Onlar kızıl kükürt (simyacı altını) ehlidir. Bazıları sanatlarıyla kalpleri dönüştürürler, bazıları baz metali altına çevirirler, bazıları ikisini de yaparlar. Aralarmda birbirlerini tanıma ve susma vardır. Allah'ın bilen kulları arasında yarattığı farklılıklarda edeb, hayranlık ve haz sözkonusudur. Hiçbir şey ve hiç kimse onları edeb makamından ayıramayacaktır. Biribirleri arasındaki edeb meşhurdur. Öylesine zarif bilişirler ki çoğunlukla dikkati çekmezler bile... Bazıları çöllerde yoksulluk ve ihtiyaç içinde gizlidir. Diğerleri bütün dünya görsün diye insanların önüne çıkarılmışlardır. Ancak o Allah'ın göriimünde, onlann işareti olan büyük deniz - arslanı'nın okyanusla kara arasında sahilde uzandığı gibi uzanır.

Hepsi aynı zikri paylaşır: "Hu!", " Hu!" , " Hu!"

40 NUCEBA ~ 93

40 Nuceba, soylular.

Nukeba'dan kırkı Nuceba'dır. Onlar hakkında Şeyh'ül Ekber şunu belirtiyor: «Kırk kişidirler. Mevcudat'ın külfetini taşımakla meşguldürler ve yalnızca bir diğerinin hakkı için hareket ederler.»

Bunda Rabbin yarattıklarına şefkatini görün. Peygamberimiz, ariflerin başı, salat ve selam ona olsun, «Her zaman ümmetimden "İbrahim tabiatı"nda kırk kişi olacaktır,» demiştir. Bu suretle Nukeba'nın iç çekirdeği başkalarına ilgi ve tevazu içinde hizmetle bellidir. Onlar fukaranın hizmetkarıdır. Onlar, Rasûl'ün miskinlere, mahrumlara ve dertlilere derin bir muhabbet besleme sünnetini izlerler. Kendilerini tanııtan işaretleri, niyaza bütün diğer ibadetlerden daha çok güvenmeleridir ve bu onların sünnetleri. zikirleri ve tefekkürleridir. Onunla yaşar, onunla yardım ederler. Bazısı bir ayette yaşar, bazısı bir surede, bazısı Kur'an'da yüzer. Bazısı bir başına Fatiha'nın esrarında yaşar.

7 EBDAL ~ 94

7 Ebdal. Vekiller.

Şeyh'ül Ekber şöyle diyor: «Onlar yedi kişidir. Kim bir yerden bir yere bedenini kalıbında bırakarak, kimsenin onun gittiğini anlayamayacağı bir şekilde yolculuk ederse, o kişi Ebdal'den başkası değildir, İbrahim'in, selam ona olsun, kalbi üzre biçimlenmiştir.» Onların yüksek makamını belirterek Şeyh ibn'ül Habib diyor ki:

«Kendini Allah'a adayan Ebdal'in Yol'u açlıktır, uykusuzluktur, sessizliktir, yalnızlıktır ve zikirdir.» Bu, bütün büyük evliya tarafından teyid edilen bir sözdür.

Salihûn arasında sonradan olan mucizeler hakkında halk arasında nasıl durmaksızın konuşulursa, Ebdal'in ve onun ötesindekilerin bilinmesi ve saptanması da sadıkûn tarafından öyle konuşulur ve yadsınır. Ama hiç kuşku yoktur. Onlar vardır. Burada ve oradadır. Kalp bedene göre neyse, onlar da kozmosa göre öyledirler. Eğer zail olursa, beden de zail olur, çünkü onun hayatı ve anlamı odur. Onlardan bir haber yok değildir. Vardır, Ama Hakikat'lidendir, Hakikatli'nindir, Hakikatin dilindendir, cahilden, dedikoducunun dilinden değil. Ehdal; onlar bile manevî imkanlarının sınırlarını göstermezler.

4 EVTAD ~ 95

4 Evtad. Dört direk.

Onlar yedi Ebdal'dan seçilen dört direk ya da mertebedir. Haklarmda Şeyh'ül Ekber şunu söylüyor:

«Makamları dört Evtad'ın makamma uyan dört insanı gösterir. Eğer dünyada doğu, batı, kuzey ve güney varsa, her birinin bu yönlerde bir makamı vardır.»

Bu, tasavvufî hikmetin çekirdek merkezidir. Dört kişidirler ve biri öldüğünde bir başkası onun yerini alır. Bilinirler. Teyid ediyorum ki, yalnızca dünyanın dört köşesinin destekleri değil, ama Görünmez'de Kabe'nin, Allah'ın Evi'-nin de desteğidirler. Çünkü Ev (Beyt) zahirde Allah'ın Evi'dir, ama batında Allah'ın Evi inananların (müminlerin) kalbi, ya da kalpleridir. Allahü a'lem.

2 İMAMLAR ~ 96

2 İmamlar.

Şeyh'ül Ekber diyor ki; «İki kişidirler (iki Efraddırlar), Biri Gavs'in sağındadır ve yetkisi Melekût'tadır. Diğeri soldadır ve yetkisi Mülk'tedir. Arkadaşından yüksektedir. Gavs'in halefidir.»

Nesnelerin görünen yanlarındaki mükemmelliği gördüğünüz gibi gizli yanlarındaki biçimlenmenin mükemmelliğini de görün. «Allah'ın yaratışında bir noksan bulamayacaksınız.» Burada, manevî gerçekliklerin iki hakiminden herbiri bir başka yönden hüküm sürer. Bu suretle birinin bir görevi vardır, diğerinin de bir başka görevi...

İdrak teyiddir ve idraksizlik onlann aleyhine kanıt değildir.

Eğer, O'nun, güzelliğiyle zahiri biçimlendirdiği biçimlenmeyi idrak edememişseniz, onu batında hiç anlayamayacaksınız demektir. Hiç fark yoktur. Her dünya birbirine zıttır, insan alemi iki dünya arasında uzanır, böylece bir boyutu görünür ve çözümlemeye elverişlidir ama diğeri gizlidir ve yalnızca bu Yol'u bilenlerin ilmiyle bilinebilir. Ve Allah ' tek Bilici'dir.

KUTUB ~ 97

Kutub, eksen.

Ve bu ikisinden bir çıkar. O 'kutub'tur. Şeyh'ül Ekber şöyle diyor: «Bu Gavs'tır. Allah'ın her çağda dünyaya dikkatle baktığı yer olan kişiyi gösterir, İsrafil'in, selam ona olsun, kalbine göre biçimlendirilmiştir.


--------------------
1999 YILI ramazan ayının 27.gecesi olan perçşembeyi cumayas bağlayan kadir geçesinde toplanan manevi hükümet meclisimizde ki görüşmelerde yediler tabakasında görevli iken dünyasını değiştirdiği için yeri boşalmış olan kutbul aktab mekkeli muhammed abinin görevi yine yediler tabakasında görevli ve konyamızda bulunan bir mübareğe verildi.bu mübarek zatın ismi,bugün için açıklamaya müsade olmadığından dolayı yazılamadı.ileride manevi müsadeler ışığında açıklanmasını umarız.

muhammed agabey mekkede doğup büyümüş ve orada ikamet etmiş;basiret,keşif,keramet ve ledünni ilim sahibi mübarek bir zat olup,senede bir sefer toplanan manevi hükümet meclisi tpoplantısında bulunan imameyn den (iki imamdan)kutbun sağında bulunan imam idi.

eksilen kırklar tabakasına,üçyüzler tabakasından,üç yüzlere de beşyüz onbirler içinde ki yedekler olan,onbirler içerisinde ki bir zat da yine cenabı allahın emriyle seçildi.eksilmiş bulunan yedekler kadrosunada halkın içinden bir zat seçildi.

ayrıca konyanın altıntekin ilçesinde doğup büyüyen ve orada ikamet eden zıvarıklı hacı ahmed ağa,kırklar diye bilinen manevi erlerden bir5i iken 1958 yılının nisan ayının sekizinde,yetmiş hicab ötesinde,arşın üzerinde rukka aleminde toplanan manevi hükümet meclisi toplantısında,yüce mevla tarafından kendisine verilen ricali gayb erleri divanı postası görevini üslenmişti..

hacı ahmed aga manevi görevini,bu hükümet mecisi toplantısında ,çin diyarında doğu türkistanın urumçi şehrinde .müslüman uygur türklerinden ve kırklar tabakasından mehmed cebel isminde bir kardeşimize teslim etti...

bunların seçilmesi içincenabı hakk katından emir varid olmasından hemen sonra manevi meclis tam mevcuduyla yetmiş hicab ötesinde arşın üzerinde , rukka aleminde toplanıp yeni seçilen zatlasrdan görevlerini ve emanetlerini teslim alıp o saatten itibaren görevlerine başlamışlardır.

.......

hacı ahmed ağa 1999 senesi ramazanı şerif ayının on beşinden başlayarak kadir gecesine isabet eden 27.gece saat 01:30 a kadar 13 gün boyunca kabe-i muazzamada,altınoluk karşısında,eski müezzinliğin altında manevi meclis toplantılarında hazır bulundu..
aslında kendisi o günlerde,konyanın altıntekin ilçesinde ki evinin köşesinde,ayaklarından rahatsız,85 yaşında ve evinden dışarı çıkamayan bir kimse olarak sevenleri tarafından ziyaret ediliyordu.
kimse sırrına vakıf olamadı!işte bir hak eri daha!böyle ibret dolu bir ömrün sonunda dostuna erişti allah rahmet eylesin!allahımız bizleri!bu hak divanı erlerinin şefaatına nail eylesin.amin.

toplam sayısı 511 olan ricali gayb divanı erleri nin 500 tanesi asıl 11 tanesi ise yedeklerdir.ricali gayb divanı mensubu veliler,görevlerini cenabı allahın emriyle vefat ettikten sonra teslim ederler.sadece postalık görevini yapanlar müstesna.

divan postası görevini yapanlar,sağlıklarında yapılan manevi hükümet meclisi toplantısın da,cenabı allah kırklar tabakasından kimi seçmiş ise,meclis başkanı olan zamanın kutbuna vahiy yoluyla bildirir.postalık görevini yapan zatta bu görev için yeni seçilen kardeşimize görevi teslim eder.

meclis dağılırken,cenabı allahın emretmesiyle,dünyada sağ olup manevi görev başında olan 511 mevcutlu ricali gayb divanı ehli velilerle , yukarıda ismi geçen: imameyn,gavs,zamanın kutbuve hızır aleyhisselam ab-ı hayat suyuna giderler,topluca bu suda boy abdesti alırız. ve allah hepimize taze hayat bahşeder ve sıhhat verir.

o gün sabah namazının sünnetini abı hayat suyunun yanın da kılarız.namazın farzını ise,kabede namaz kılan hacılarla birlikte hacılara imamlık yapan imama uyarak kabe-i muazzamada kılarız.

bu manevi hükümet meclisi toplantısı bin aydan daha hayırlı olan ve cenabı allah tarafından mübarek geceler içinde gizlenmiş olan kadir geçesinde yapılır.bu toplantının yapılıuş günüde,kadir gecesinin o güne rasladığının bir delilidir......................................... ....

--------------------
A - Karar organı

B - İcrâ organı

Karar organı "Dîvan" ya da "Dîvan-ı Kebîr" gibi isimler ile anılır.



İki tür toplantısı vardır. Aylık toplantılar. Ki her arabî ayın 14'ünü 15'ine

bağlayan gece, çeşitli yerlerde yapılır.



Yıllık toplantısı, ki bu da senede bir defa, Efendimiz Aleyhis-selâm’ın Rasûllük

görevini almadan evvel inzivâya çekildiği Hıra Dağı'nda olur.



Bu "Dîvan-ı Kebîr"e katılanların büyük kısmı ölümötesi yaşama intikâl etmiş

büyük evliyâullahtan, üçte bir kadarı da şu anda dünya üzerinde bilfiil görevli

yüksek derecelilerden teşekkül eder. Toplam 66 kişilik Dîvan ehline dünya

üzerinden, zamanın "Gavs"ı, "Kutb-ül İrşâd" ve "Kutb-ül Aktâb" olan iki

yardımcısı, dört unsur üzerinde tasarrufu olan dört kutub, yedilerin tamamı

"Gavs"ın tasarruf dairesi dışında olan "Müferridun" nâmıyla bilinen 11 kişi

katılır.



Varlık üzerinde, ilâhî ilim gereği alınması gerekli tedbirler hakkında kararlar

alınır ve bu kararlar icrâ organına nakledilir.



"Divân-ı Kebîr’in" tabîi başkanı Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemdir. Onun

gelmediği toplantılarda ise, şâyet var ise o devrin "İnsan-ı Kâmil"i, yoksa

zamanın "Gavs"ı başkanlık görevini îfa eder."İnsan-ı Kâmil" her asırda

bulunmaz. "Gavs" ise her asırda vardır ve kıyâmete kadar sürekli, bir kişi, o

görevi îfa eder.



"İnsan-ı Kâmil" rütbesi, en üsttür ve birkaç asırda bir o rütbeye nâil kılınmış

kişi gelir yeryüzüne.



"Müceddid-i zaman" yüzyılda bir gelir. Dinin, o günün insanlarının anlayışına

göre yenilenmesi görevini îfa eder. O da divân ehlindendir. Son müceddid de

"Mehdî" lâkabıyla bilinen Zât-ı kirâmdır. Aynı zamanda "İnsan-ı Kâmil"dir,

Mehdî!..Gavs, hem Rasûlullah Aleyhis-selâm katılmadığı zamanlarda divân

başkanlığı yapar, hem de icrâ organının başıdır.Kutb-ül İrşâd tamamıyla, çeşitli

burçlardan, bilinen ve bilinmeyen sayısız yıldızlardan gelen tesirler üzerinde

görev yaparak, bunlardaki sayısız mânâların gereğinin yeryüzünde mevcut

insanlar ve cinler üzerinde açığa çıkması hususunda çalışır.Kutb-ül Aktâb ise,

Gavs'tan çıkan emirleri çeşitli ilgili mercilere dağıtır. Dîvan’a katılan Cin'lerin

evliyâsı dahi emirleri Kutb-ül Aktâb'dan alırlar.İcra Organı ise bir tür Ricâli

Gayb ordusudur.Dîvan'ın kararlarının tatbikiyle görevlidirler.



Bu ordunun Başkumandanı "Gavs"ı zamandır. Tâbiri câiz ise genelkurmay

başkanı durumunda olan "Kutb-ül Aktâb"dır!.. Sonra 4’ler gelir. Sonra tasarruf

sahibi olan 7'ler gelir. Sonra 12'ler gelir. Sonra 40'lar gelir. Sonra 300'ler diye

bilinen 313 kişi vardır. Sonra 1200'ler gelir ve daha sonra da yöresel kutuplar iş

görürler.



Bu evliyâullah'ın çok azı, yani "Dîvan ehli” olanlar ile "icrâ" organından

birkaçı "fetih" sahibidir. Geri kalan bir miktar "keşif" ehlidir. Büyük

çoğunluğu da bilinçdışı olarak bu görevleri îfa ederler.



Geçmiş evliyâullah arasında Abdülkâdir Geylânî, "Gavs"iyet görevliyle birlikte

"İNSAN-I KÂMİL"lik görevi de kendisinden cem etmiş olduğundan, "Gavs-ı

Â’zâm" lâkabıyla bilinir.



İkinci "İNSAN-I KÂMİL" Abdülkerim Ceylî ya da diğer ifade şekliyle Geylânî

ise, çok eserler yazmıştır hakikat bahsinde ve mârifetullah bahsinde; ki

bunların içinde en çok bilineni "Geçmişin ve geleceğin ilmini kendinde toplamış

olan İnsan-ı Kâmil" adıyla kaleme aldığıdır. Bizde kısaca "İnsan-ı Kâmil" diye

bilinir.

"Fetih" ehli olan görevliler dünya üzerinde tüm cereyan eden işlere vâkıftırlar.

"Keşif" ehli ise sadece görev alanı ile sınırlıdırlar.

Her bir görev düzeyindeki veli, ancak kendi düzeyinde olanı ve altındakini bilir.

Üst grubu ise, sadece onunla temasta olan alt grubun başkanı bilir.

Bir de "Dîvan"a katılanlar, kendi üstlerindekileri bu vesile ile bilirler!..

Bunların arasında Endonezya'lı, Arab, Pakistan'lı, Afganistan'lı, Türkiye'li ve

daha başka isimli topluluklardan zevât mevcuttur.

Hiç yorum yok: