Bu Blogda Ara

19 Şubat 2011 Cumartesi

Nuh’un Gemisi Nerede?

Dünyanın dört bir yanında geçmiş farklı birçok kültürde tufan efsanesi yer alır. Jeolojik ve fosil bulgulara göre dünyanın en az bir döneminde sular altında kaldığı kabul edilmektedir. Bağdat’ın 160 km güneyindeki Nippur kasabası yakınlarında bulunan 60 bin tabletten oluşan bir Sümer kitaplığı tabletlerinde, Dicle kıyısındaki Asur başkenti Ninova’da bulunan Asur tabletlerindeki Gılgameş Destanında  tufan olayı kutsal kitaplarda anlatıldığı gibi anlatılmakta ancak Nuhun gemisinin konduğu dağ belirtilmemektedir. Gılgameşteki tufanın MÖ 4250 de olduğu sanılıyor. Buradaki Hz. Nuh pozisyonunda olan kahraman Sümer bilgesi Utnapiştim.

Nuh’un Gemisi Nuh Tufanından sonra nereye oturmuştur, kalıntıları hala varsa nerededir? Kur’an ve Tevrat’da  bu konuda ne yazıyor tekrar bakalım:

Kur’an’a göre:

Ve su çekildi. İş bitirilmişti. Gemi, Cudi üzerine oturdu ve haykırıldı: ‘O zalimler topluluğu geri gelmez olsun!‘” HÛD 44.

Cudi Arapça’da yüksek dağ anlamına gelmekte olup Kur’an’da herhangi bir dağa, tepeye gönderme yapılmış olabilir. Peki Kur’an’da gönderme yapılan Cudi hangi Cudi’dir neyin nesidir ve nerededir.

Cudi Dağı
Cudi Dağı
Kur’an tefsirlerinde Cudi’nin Musul’a yakın bir yerde olduğundan bahsedilir. Zemahşeri, Keşşaf, Celaleyn, Beydavi ve daha bir çok tefsirlerde Cudi’nin Cezire’de mübarek ve kutsal bir dağ olduğunu belirtildiği iddia ediliyor.  Arapça yazılmış Al-Muncitte lügat ve ansiklopedide de Cudi Cizre şehrinin (bugünkü Cizre ilçesi) kuzey doğusunda Cizre’ye 45 km mesafede bir dağ olarak belirtilir. Bahsedilen dağ, bugün Cizre sınırları içinde bulunan dağ, günümüzde Türkiye Cumhuriyeti’nin Şırnak ili sınırları içine düşmektedir. Şırnak ismi, “Şehr-i Nuh” anlamında çok eski bir isimdir. Cudi Dağı’nın eteğinde ismi “seksenler” anlamına gelen Heştan Köyü bulunmaktadır. Heştan köyünün Nuh tarafından kurulduğuna inanılır, ve köyün ismi Nuh’un Gemisi’nde bulunduğuna inanılan seksen kişiye atfen böyle anılmaktadır. Tarih boyunca bölge halkı Şırnak merkez, Silopi ve Cizre ilçesi ve köyleri birlikte her yıl yaz aylarında Cudi dağına ziyaretler düzenler ve çeşitli etkinlikler yaparlar.

Tevrat’a göre:

Gemi yedinci ayın on yedinci günü Ağrı dağlarına oturdu. Yaradılış 8:4

Ağrı Dağı
Ağrı Dağı
Ancak Türkçeye Ağrı Dağları olarak geçirilen kelimenin aslının yazılışı  r r t dir. Ünlü (sesli) harfler orijinal metinde yer almaz, okunurken ve günümüz dillerine çevrilirken konulur. Bu da Ararat olarak  yapılmıştır. Halbuki kelime Urartu  olarak da geçirilebilirdi.  Gerçekten de Tevrat’ta Urartu Ararat olarak geçer.  Yani Tevrat’taki Ararat “Ararat Diyarı” anlamındadır.  Günümüzün Ağrı Dağı  İncil’deki masoretik ünlüleştirmeden ötürü, Urartu adının “r r t” ünsüzleriyle yazılması sonucu “Ararat” adını almıştır.  Demek ki gemi Urartu’da bir yere oturmuştur. Peki neresidir bu Urartu?

Urartu devletinin yerleşim bölgesinin sınırlarını, batıda Karasu-Fırat, kuzeyde Kuzey Ermenistan dağları, doğuda İran Azerbaycanı’ndaki Savalan Dağları, güneyde ise Zagros Dağları’yla birleşen Doğu Torosların dış kenarı oluşturur. Urartu devletinin başkenti bugünkü Van’dır. Urartu Devletinin sınırlarında Ağrı dağı bulunur. Ağrı Dağı’na yabancılar Ararat derler. Ararat daha önce belirttiğimiz gibi Urartu demektir.

Geminin yeri konusundaki tahminler:

·        Cudi Dağında Güney Doğu Anadolu’da  Cizre-Şırnak arasında – Boylamı: 42.5 Enlemi: 37.38

·        Ağrı Dağında

·        Güney Doğu Anadolu’da Harran ovasında Urfa yakınlarında – Boylamı: 38.85 Enlemi: 36.959

·        Durupınar tepesinde

·        Ağrı dağında Cudi adı verilen bir zirvede

·        Suudi Arabistan’daki El Judy (Cudi) Dağında

Durupınar Doğubeyazıt’ın 16 km güney doğusunda. Ağrı Dağı’nın karşısında Tendürük Dağları
Durupınar
Durupınar
eteğinde, Aşağı Süphan ile Yukarı Süphan köyleri arasında. Adını Harita Mühendisi Yüzbaşı İlhan Durupınar’dan alır. İlhan Durupınar 1959 da Harita genel Müdürlüğünde hava fotoğraflarını incelerken Nuhun gemisinin kalıntısına benzer 135 m uzunluğunda, 50 m. genişliğinde, 6 m. derinliğinde bir oluşum görmüştür. Soldaki resme bakınız. Ara Güler de 1960 da bir tepeye çıkıp aynı yerin fotoğrafını çekmişti. Güler bunu şöyle anlatıyor: “...Bir gün ‘Hayat’ dergisine yüzbaşı Durupınar geldi. Askeri haritalar için uçakla fotoğraf çekerken Ağrı Dağı civarında tıpkı bir gemiye benzer bir çukur görmüşler. Fotoğrafa baktım, gerçekten çok benziyor. Hemen Erzurum’a gittim, 3. Ordu Komutanı rahmetli Gümüşpala… ‘Paşam’ dedim. ‘Bu, çok müthiş bir şey… Bu fotoğrafı ben çekeyim, dünyaya yayalım…’ Paşa, bana bir uçak verdi, elimdeki fotoğraf ve haritaya göre yerini bulduk. Uçaktan bakınca, gerçekten sanki Nuh’un gemisinin kalıbı çıkmış, öyle bir çukur. Sular çekilince gemi çamura oturmuş, sonra da tahta olduğundan çürüyüp gitmiş, çukur öylece donup kalmış.…” 1986’da, “Jeomorfoloji Dergisi”nde Yılmaz Güner imzasıyla yayımlanan bir makalede; bir gemiye çok benzetilen sözkonusu kabartının, jeolojide “yer akması” (“earthflow”) adıyla anılan ve buzulların kaymasıyla ortaya çıkmış, son derece doğal bir oluşum olduğu öne sürülmüştü. Ancak yanda göreceğiniz bir başka fotoğraf ve şekiller Ara Güler’in dediğini doğrular nitelikte.
Ara Güler'in Fotoğrafı
Ara Güler'in Fotoğrafı

Tevrata göre geminin 40 gün 40 gece süren yolculuğu sonrasında Nuh’un karaya gönderdiği kuşun, ağzında bir zeytin dalıyla geri dönmesi de Cudi görüşünü oldukça destekliyor. Çünkü Ağrı Dağı’nda hiç zeytin ağacı yok, o yükseklikte olması da zaten mümkün değil. Oysa Cudi Dağı’nın güney kesimleri zeytinliklerle dolu. Ayrıca uzmanlara göre gerek yükseklik gerekse konum açısından Cudi Dağı karaya oturma açısından daha elverişli. Cudi dağı 2090 m. Ağrı dağı ise 5165 m. Bu yükseklik su altında kaldıysa neredeyse tüm dünya su altında kalmış demektir. Öyleyse ondan sonra sadece Nuh’un gemisindekilerle mi yeryüzünde tüm canlılar üremiş? Bu sorunun yanıtını geçen yazımızda vermiştik. Yani Nuh Tufanı yöresel bir cezalandırma. Halbuki gemi Ağrı dağına oturduysa tufan küresel bir cezalandırma haline dönüşür. Demek ki gemi Ağrı dağı zirvesine oturmamış.

1953 de Alman Jeolog Friedrich Bender’in Cudi tepesinde 1. m derinlikte bulduğu katranlı bir tahtanın yaşı 1971 de yapılan karbon deneyiyle 6500 yıl olarak bulunmuştur. Eğer bu parça gerçekten tufandan kalma ise tufan MÖ 4530 da olmuştur demek gerekir. Bu da maksimum 300 yıllık hata payıyla Irak’ta yapılan kazı kalınlıklarına göre tufan yılı olarak tahmin edilen MÖ 4250 yılına denk düşmektedir.

Cudi Dağı, Tufan’ın geçtiği Gılgameş destanının yaşandığı Mezopotamya’ya Ağrı dağından çok daha yakın.

Ağrı dağının tepesi buzul ve oksijeni çok az. Gemiden çıkanlar için yaşam uygun değil.

On ikinci yüzyılın sonunda ve onüçüncü yüzyılın başında yaşamış olan coğrafyacı, seyyah Yakut el-Hamevi, bu konuda Arapça’ya çevrilen bir Tevrat metnini kaydetmiştir: “… Yağmur suyu yeryüzünde 150 gün kaldı. Gemi, tufanın 7. ayının 17. gününde Cudi’ye oturdu. Nuh’un ömrü 601 yılına varınca 1. ayın 1. gününde su yeryüzünde azalmaya başladı. 2. ayın 27. gününde de yer kurudu. Nuh ve beraberindekiler gemiden çıktılar. Nuh bir mescit ve Allah için kurban yeri yaptı ve kurban takdim etti” (M. Strech İslâm Ansiklopedisi Cudi Dağı maddesi). Yakut’un vefat tarihi miladi 1229’dur. Demek ki miladi onüçüncü yüzyıla kadar geminin Cudi’ye oturduğunu söyleyen Tevrat nüshası vardı.  İslâm Ansiklopedisi’nin yazdığına göre onuncu yüzyıla kadar birçok Ermeni yazarının ve daha başkalarının eserleri, Ararat’ın tufanla ilgisi olmadığını gösterir. Eski Tevrat tefsirine göre geminin, Cudi yahut Hıristiyan yazarlarına göre Gordyene, (Süryanice Fardu, Ermenice Kordukh) denilen dağlara oturduğu kabul edilirdi. Geminin Cudi (Kardu veya Kordukh) üzerine oturduğu, Tevrat’ın Arami dilindeki tefsirinde (Targumlar) görülmektedir.

Sonuç: Kur’an’ın yanlış, Tevrat ve Eski Ahit’li İncil’in doğru olduğunu kanıtlamak için Ağrı dağında Batılılarca “GÜYA” yapılan sayısız araştırmalardan sonuç alınamamıştır. Arada bulduk diyenlerden sonra ne bir ses ne bir kanıt çıkmıştır. Ancak propagandalarında başarılı olmuşlardır. Onların sayesinde ülkemizde bile neredeyse herkes Nuh’un gemisinin Ağrı Dağında olduğuna inanır olmuştur.

Yukarıda bahsettiğimiz gibi Kur’an’da geçen Cudi kelimesi ille de bugünkü Cudi Dağı olmayabilir. Yüksek bir dağ, tepe olabilir. Cudi Dağı da olabilir. Ama Ağrı Dağının tepesi olamaz. Nuh’un gemisinin konduğu yer artık Ağrı dağı değil Cudi Dağı da dahil olmak üzere başka yörelerde de nisbeten daha düşük yüksekliklerde aranmalıdır. Tabii kalıntılar 6500 yılda kaldıysa.

4 yorum:

Unknown dedi ki...

haklı olduğunu düşünüyorum .başka dağlardan bahseddiniz. zeytin yetişen dağ etekleri nerde var bunlarıda belirtirsen sevinirim
. meşhur zeytinler bursa gemlik.te olamazmı dağlarıda yeterli ve artı denize yakın bence zeytinin in iyi yetişen yerdedir bence araştırmayı genişletmek lazım bende dahil tarihceye inecem bursa ve aydınlı

pegasus13 dedi ki...

sayın ibrahim bey,yorumunuz araştırmaya açık bir konu zeytiniyle ünlü bir yer olan gemlik yada konuya uygun orjinal adıyla GEMİLİK ilçesi,araştırmacıları alan genişletme açısından müsait.ama en doğru kaynak olan kur2anı kerim bu bu dağıb adına cudi diyor.CUDİ Yada cedd ,ata ,2. adem dağı gibi bi mana da verilebilir.hakkı ve gerçeği ALLAH bilir.fakat bu geminin ibret olarak bırakıldığı ayetle sabit,hala bulnamamış olmasıda bu gemiyi basit bir gemi düşüncesinden çıkarabilir ve füzyon reaktörleri olan( tennur feveran edince ayeti)perçinlenmiş levhalardan oluşan bir gemi( ayet) de olabilir ozman gözümüzü semaya çevirmemizde gerekebilir.

Unknown dedi ki...

http://www.youtube.com/watch?v=oo5G86KwvyU
u görüntüler simti sahtemi anlamatim..

Unknown dedi ki...

aynen doğru tesbit sümer kaynakların dada böyle geçer yazıtlarda 5 tanrıya kuurban kestik sinekler üzerine üşüştü diyor yani bu kavrama göre sadece o bölğe ehli cezalandırıldı