Bu Blogda Ara

8 Ocak 2011 Cumartesi

YE'CUC VE ME'CUC

YECÜC ve MECUC

Zulkarneyn (A.S.) zamanında insanlar şikâyet etmişler demişler ki “böyle varlıklar var, her şeyimizi yiyip içiyorlar”. Zulkarneyn (A.S.) da maden ilmi vardı, demir ve bakırları toplattı onların üzerine döktü hâlâ öylece duruyor. Peygamber Efendimizden Hz. Ayşe naklediyor “Bir sabah kalktı, Yecüc ile mecucun bulunduğu yerden parmaklarını oval yaparak şu kadar delik açıldı” diyor, çok terliyor çok sıkılıyor, sıkıntılı bir sabah oluyor. Zulkarneyn (A.S.) onları yerde bir yere mi? gökte bir yere mi? hapsetti, burasıda sonradan yani zamanı gelince meydana çıkacak. Tefsirlerde Ural’larda, Çin Seddi’nde vs. gibi yerlerde hapsedildiklerine dair rivayetler var. Dabbetul-arz çıktıktan sonra oluşacak olaylardır. Deccalın ölümünden sonra çıkacak son fitnedir. Bu fitneden savaşarak tan kurtulunmaz, dua ile kurtulunur. Yiyecek bulamayan kendiliğinden ölecek. Dünya üzerinde bir tufan haline gelecek. Öldüklerinde cesetlerinin kokusundan hiç kimse bir şey yapamayacak ve toprakta bir şey bitmeyecek. Allah gökyüzünden değişik varlıklar indirerek onların cesetlerini kaldırtacak. Gökyüzü boş değil. Gökyüzünde sadece cinliler ve melekler yaşamıyor. Allah'ı sevin, sevinde maneviyatınız olsun, bu tür şeyleri dervişlerin bilmeleri hatta görmeleri gerekir. Bu neyle mümkün Allah ve Resulünü sevip çok zikretmek ile mümkün.

Yecüc ve Mecuc ayrı ayrı iki kavimdirler. Birbirlerine vasıf olarak benzerler. Kendi aralarında da ayrılık içerisindedirler. Her bir kavim kendi içinde de kavim ve ırk ırktır. Öyle iri cüsselidirler ki Yeryüzüne geldiklerinde İnsansı surette geleceklerdir. Boyları yaklaşık 200 metre civarındadır. Doymak bilmez iştahları vardır. Öylesine ki yeryüzünde önlerine kattıkları canlı varlıklardan bir şey bırakmayacaklar ve geçtikleri yerde sadece çıplak taş-toprak bırakacaklardır. Karşılaştıkları canlı namına ne varsa yiyeceklerdir. Bir benzetme yaparsak “aynen bir insanın fındık fıstık yemesi gibidir.” Dilleri ile bir ineği veya elleri ile on-onbeş tane büyükbaş diye tarif ettiğimiz hayvanları bir seferde bir kişisi yiyecektir. Örneğin kırk-elli tanesi Van Gölüne gelseler hüüüpp diye bir seferde gölün suyunu içecekler, Van gölünde ne su ne balık canlı bir şeyden eser bırakmayacaklardır. Nehirler ve Göller onların susuzluğunu gideremeyecek, canlı nesilleri tükenecektir. Önlerinde düşünün ki balta girmemiş bir orman var. Ormandan geçerken geride ağaç ve yeşillik ve hayvan namına bir şey kalmayacak. Çölde hayat vardır ama onların geçtiği yerler çöllerden de kurak ve ıssız ve cansız kalacaktır. Şu anda ölülerini dahi ziyafet düzenleyerek yiyen ve bunu normal gören bir kavimdir. Ölüleri evlatları dahi olsa fark etmez. Yiyecek namına ne varsa yerler. Hiçbir şeyi ve dışkılarını dahi zayi etmezler. Şu an (bulundukları boyutta veya yerde) topluluk halinde yaşarlar ve çok hızla ürüyorlar. Laf anlamaz, Allah inancı olmayan, Akli yetersizlik içerisinde, hiçbir şekilde yola sokulmaz, anlaşma yapılamayacak, yeryüzüne gelmiş geçmiş hiçbir insana, insanlık ahlaki ve değerleri olarak benzemeyecek, zorba bir kavimdir. Kulluk ile sorumlu tutulmamış, hayvanlar gibi, cennet ve cehennem korkusu olmayan ve ahiretten sorumlu tutulmamış varlıklardır.

İnsanoğlunun bugün veya Yecüc ile Mecuc kavminin ortaya çıkacağı zamanda, ulaşacağı teknolojik gelişme ile durdurulamayacak bir varlıklardır. Öyle ki Nükleer veya Genetik veya Bio-kimyasal veya şu an bilinmeyen ileride keşfedilecek her türlü teknoloji olarak her türlü silah etkisiz hale gelecek, İnsanoğlunun karşılaşacağı, belkide o güne kadar kıyas yapacağı veya tedbir alacağı benzer böyle olay bir olmadığından dolayı aciz olacaktır insanoğlu o gün. Nükleer teknolojiyi kendilerine gıda olarak alabilecekler yani beslenmeleri vücut düzenekleri nükleer de olabilir. Deccalin zuhurundan ve öldürülüşünden sonra, İsa As. ve Mehdinin zamanında bu fitne ile insanoğlu değişmez bir mukadderat olarak karşılaşacaktır. Bu hadise Kur’an-ı Kerim’de da beyan edildiği üzere kesinleşmiş ve vakti bilinmez bir kaderdir. Olacağı kesin, ne zaman olacağı hakkında keşif ve keramet ile bildirilmiş belirli bir zaman ancak bilinmezliktir. AllahûAlem.

Yecüc ve Mecuc hakkında geçmişte yaşamış diyenler ve bu kavimlerin Türkler veya Çinliler veya Moğollar veya herhangi bir kavim olduğunu iddia edenler ve Seda olarak bahsedilen seddin dünyada yapılmış olduğunu söyleyenler Maneviyat yoksunu veya keşf veya keramet sahibi olmayan veya olanları anlamayanlardır. Maneviyat ehli ise hikmettir ki Yecüc ve Mecuc hakkında Kur’an-ı Kerimde ayet olduğu halde pek konuşmamışlar. Hidayet Rehberleri olan Mehdi As. ve İsa As. ve Küfrün Nirvanası Deccal Lanetullahın zuhuruyla alakalı pek çok kitap yazıldığı halde bu konuda pek az eser hazırlanmıştır.

Deccal kendilerine iman etmiş olanlara dünyayı Cennet haline getirecek ve Çeşitli istidraçlarla hayatları cennet hayatı olacak fakat ahiret hayatları berbat ve bedbaht olacaktır. Fakat Yecüc ve Mecuc kavmi insanların imanlı veya imansız küçük-büyük demeden ve merhamet etmeden hayatlarını katledecekler. Mutlaka iman ehli şehit olacaklardır. Bu öyle bir şiddet ve katliam ki ve öyle bir zulüm ve bağnazlık ve zorbalıktır ki, idrakler almayabilir. Eğer Yecüc ve Mecuc kavmini şu an insanlar görseler yemek yiyemezler ve yaşamak istemezler akıl ve ruh sağlıklarını kaybedebilirler. Allah muhafaza etsin.

Yecüc ve Mecuc kavmine karşı İsa As. ve Mehdi As. aralarında bulunduğu müminler, mümkün değil onlarla savaşamazlar ve Allah'ın ilhamıyla bütün müminler Tur dağına sığınırlar. Bu esnada Yecüc ve Mecuc kavimleri yeryüzünde bulundukları yerde ne bulurlarsa yerler ve talan ederler insanlar dâhil. Müminleri de tur dağının etrafında muhasara altına alırlar ki, müminler Allah’a zikir ve dua ile yalvarırlar. Allah muhafaza edecek tabi insanlığı. Allah müminlerin dualarını kabul eder ve Yecüc ve Mecuc kavminin vücutlarına bir hastalık vererek ve hepsini helak edecektir.
Mustafa Özbağ   - 05/06/2009

Hiç yorum yok: