28 Nisan 2011 Perşembe

FOTON KUŞAĞI

FOTON KUŞAĞI
'İblis ve ordusunun insanlığı ele geçirme ve Dünya gezegenini kontrol altına alma projesi: Anti-krist(Deccal), Sahte Deccal, İblis'in elçileri(medyumlar), Yeniçağ hareketi(dini), ışık işçileri, yeni enerji, eski enerji, reankarnasyon, boyut atlama, Ruh enerjisi(şeytani enerji), Büyük Ruh(İblis), Baş melek Mikail(melek Mikail postuna bürünmüş İblis), Uzaylılar(şeytanlar-cinler), Birin oğulları(İblis'in oğulları), Ruhsal hiyerarşi(İblis'in ordusu), Dünya cenneti, Altın çağ, Matrix filmi, Yüzüklerin efendisi filmi, Foton kuşağı vs'

"
Foton kuşağı" iddiasını ortaya atan ve beyinleri, "bulanık propaganda"yla kontrol etmeye çalışan bu kaynaklardır. Bu konu, bilimsel olarak kanıtlanmamış bir konu olmasına rağmen, kısmi bir gerçeklik içerebilir. Zira İblis'in, tüm bilgi ve kavramları, Allah'tan çalınmıştır. İblis'in, Adem ve soyunu saptırmak için yaptığı şey, "Allah"a ait olan gerçekleri ters yüz etmektir. "Adem"e ve Havva'ya yaklaşarak, onlara cennette kalıcılık(meleklik) vaat etmiştir. Bugün de, elçileri(medyumlar) aracılığıyla, insanlığa aynı şeyi vaat ediyor: Melek olma, Reankarne olma, boyut atlama, DNA'nın açılması, yeni bir bilinç, telepati, psişik yetenekler vs.

İblis
ve ordusunun avlama yöntemlerinin esası şudur:
1. Allah'tan çalınmış gerçeklerden yalan bir bina inşa etmek.
2. Hakla(gerçekle), batılı yer değiştirmek, karanlığı ışık, ışığı karanlık yapmak.
3. Yalan ve yaldızlı sözlerle, insan hissiyatını okşamak. Allah'ın, kendisine teslim olanlara ve elçilerine vaat ettiği kurtuluş, müjde ve lütuflarını, kendisine teslim olan yandaşlarına vaat etmek.
4. İnsanların gururunu okşayarak hayallendirmek.
5. Yular taktıktan sonra da, insanın kendisinin melek boyutunda olduğunu veya ilah(tanrı) olduğunu telkin etmek. "Foton kuşağı", karışık ve "bulanık propaganda"sı da bu çerçevede bir manipülasyondur.

"
Foton kuşağı" iddiasında bir gerçeklik şu olabilir:
Allah, Kur'an da iki saatten söz ediyor. Birinci saat, (kıyamet). İkincisi ise daha yaygın ve uğrayıcı saat, (evrenin yeniden yaratılmak üzere çöküşü-fiili kıyamet). Birincisindeki önemli alametlerden birisi de, Güneş'in batıdan doğması, gecenin ve gündüzün normal dışı uzaması olarak zikredilir. Kur'an da şöyle ifade edilir:

O Allah ki Ondan başka ilah yoktur. Dünya'da da, Ahirette de Hamd(övgü) Ona'dır. Ve hüküm Onun'dur, dönüşte Ona'dır.

De ki: "Görmüyor musunuz, Allah, geceyi, üzerinize kıyamete kadar devamlı kılsa, Allah'tan başka hangi ilah, size ziyayı(ışığı) getirecektir, işitmiyor musunuz?"

De ki: "Görmüyor musunuz, Allah gündüzü üzerinize kıyamete kadar devamlı kılsa, Allah'tan başka hangi ilah, size dinleneceğiniz geceyi getirecektir. Anlamıyor musunuz?"
[KASAS(28)/70-72]
İbni Abbas'tan şöyle rivayet edilir:

Allah
'ın, kölelerini tövbeye çağıracağı vakit geldiğinde, yeryüzünde günahkarlar ve günahlar çoğalır. Hayırlı işler işleyen kalmaz, yeryüzünde kötülük çoğalır ve yayılır. Kötülükten men eden de kalmaz. Yeryüzünün hali bu şekli aldıktan sonra, Güneş ve Ay, üç gün doğmaktan alıkonur. O gecenin uzunluğunu, ancak geceleri ibadet edenler bilirler. O zaman, İslam yurtlarının her birinde, böyle gece ibadet edenlerden az sayıda bir topluluk kalmış olur.

Yeryüzünde yaşayanlar, Güneş'in ve Ay'ın adet üzere doğduğu yerden doğacağını beklerken, kafalarının arka tarafından batıdan doğduklarını görürler. Simsiyah ve tortop olarak doğan Güneş ve Ay, tutulma sırasında olduğu gibi ışıksız ve nursuzdur. Bunun üzerine, yeryüzünde yaşayanlar, bağırıp çağırmaya başlarlar. Herkes karşılaştığı bu dehşetli hal ile meşgul olur.


Bunun üzerine, Übey bin Ka'b şöyle der:
"Ey Allah'ın elçisi! Anam, babam sana feda olsun, bundan sonra Güneş ile Ay'ın ve Dünya ile halkının hali ne olacaktır?"

Allah'ın Elçisi, Ka'b'e şu cevabı verir:
"Ey Ubey, Güneş de, Ay da bu hadiselerden sonra, tekrar aydınlık ve nur giysilerini giyerek, eskiden olduğu gibi doğacak ve batacaklardır. İnsanlara gelince dünyalarını onarmaya başlarlar. Kanallar kazarlar, ırmaklar akıtırlar, yapılar yaparlar. Fakat Dünya'nın ömrü kısa olup; sur'un üfürülmesi(fiili kıyamet) ile Güneş'in batıdan doğmasına kadar geçen müddet, yeni doğan bir at yavrusunun binilecek kadar büyümesi için kafi gelmez."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder