Mühendislikte “genliğin sonsuza gitmesi” deniyor. Periyodik olarak bir nesneye salınım uygulayınca, normal durumuna göre yaptığı yer değiştirme mıktarı “genlik”tir. Eğer bu genlik o nesnenin doğal frekansına eşit olursa genlik sonsuza kadar artar işte buna REZONANS denir.
Frekans ise 1 saniyedeki titreşim sayısıdır. Her cismin, her maddenin, her organın, kısacası tüm sistemin bir frekansı vardır. Yani evren titreşen canlı bir organizedir. Böylelikle sabit gördüğümüz tüm madde alemi titreşen canlı bir organizedir.
Şimdi, uygulanan kuvvetin frekansı, uygulanan nesnenin frekansı ile aynı olursa, frekansın büyüklüğü artar buna REZONANS denir.
Şimdi, uygulanan kuvvetin frekansı, uygulanan nesnenin frekansı ile aynı olursa, frekansın büyüklüğü artar buna REZONANS denir.
“Beni zikredin ki, ben de sizi zikredeyim. “ (Bakara, 152)
Evrensel sevgi dönüşümünü, Yaradan sevgisinin varlıklar arasındaki iletişimini, titreşimini, en iyi açıklayan ayetlerden biridir. Kuantum fiziğinin bilgileri ışığında rezonans bilgileriyle bunun ne kadar önemli olduğunu da anlamış oluyoruz.
Eskilerin el alma olayı, ya da günümüzde enerji boyutundaki şifa çalışmalarındaki uyumlanmaların temeli de; siz karşınızdaki kişinin titreşimi, frekansı ile uzaktan ya da yakından, aynı rezonansa girdiğiniz için (niyet ve düşünce) uyumlanıyorsunuz. Frekans aynı, niyet aynı, düşünce aynı. Aynı rezonansta titreşimi, ritmi yakaladığınızda güçlü bir etki ortaya çıkıyor…
Frekanslar aynı ise, ve birden fazla ise birlikte titreşerek, diğer titreşimleri de etkiler ve çok güçlü bir REZONANS ortaya çıkar.
Sevgi evrende var olan en büyük rezonans örneğidir. Sevgi bir titreşimdir ve Yüce Yaradan’ın sonsuz sevgisi sayesinde evren varlığını sürdürmektedir.
Gerçek aşk, yani ilahi aşk da, bir rezonans durumudur. Huşu halinde olmak, transa girmek de, Allah’ın evrende var olan, her zerreye işlemiş olan yüce sevgi enerji ile rezonansa girmektir. Yani aynı titreşimsel ritmi yakalamaktır. O ritim yakalandığı ve sürekliliği sağlandığı sürece, ilahi aşkla dopdolu olunur.
İnsan o ilahi enerjiye, sevgi enerjisine ne kadar yoğunlaşırsa, düşüncelerini, bedenini ve ruhunu rezonans durumuna getirir.
Toplu meditasyonlar, dünya barışı için yapılan toplu eylemler, pozitif düşünce meditasyonları, ortak şifa çalışmaları, aşk, telepati, telekinezi…. Bir orkestrayı dinlerken rezonansa geçmeniz…
Tüm bunların oluşması için, ortak titreşim ve bütünsel bir enerji alanının oluşması gerekir. Olmaz ise rezonans olmaz.
Toplu meditasyonlar, dünya barışı için yapılan toplu eylemler, pozitif düşünce meditasyonları, ortak şifa çalışmaları, aşk, telepati, telekinezi…. Bir orkestrayı dinlerken rezonansa geçmeniz…
Tüm bunların oluşması için, ortak titreşim ve bütünsel bir enerji alanının oluşması gerekir. Olmaz ise rezonans olmaz.
Herşey bir enerji. Düşünce bir enerji. Madde bir enerji. Enerji hem titrer hem salınır. Evren, titreşen salınan enerji bütünü. Ve her şeyin bir titreşme sayısı var. Örneğin insanlar 62-64 Hertz titrerler. Hertz, saniyedeki titreme sayısı demektir. Organların da titreme sayıları bellidir. Ve işin ilginç yanı bir karaciğerin, böbreğin kalbin ne kadar titrediği biliniyor. Cihaza giriyorsunuz, bütün vücudunuzu tarıyor ve titreme sayılarının farklılığından, azalmasından sorun olduğu tespit edilebiliyor…
İşte şifacıların da yaptığı bu. Elektriksel akımın geçmediği yerlerde sorun olduğu bazı hassas insanlar tarafından tespit edilebiliyor. Ve oraya şifa verme yöntemleriyle, yani elektrik geçmeyen, titremesi farklılık gösteren organ ile rezonansa giriliyor. Ve şifacı belli düşünce ve niyet ile oradaki titreşimin eski haline dönmesini sağlayıcı şifa yöntemini uyguluyor. Şifa da aslında, niyet ile niyeti kabul eden arasındaki rezonanstır. Kabul ettiğiniz anda karşınızdaki insanın düşünce niyeti ile rezonansa girmiş oluyorsunuz ve iyi niyet titreşimleri alıyorsunuz. Zihniniz kabul ettiği anda olumlu etki yaratıyor ve benzer benzeri çeker kanunu işleme başlıyor. Ve rahatsız organ zamanla iyileşme durumunu gerçekleştiriyor.
Elbette burada çok önemli bir durum var. Hasta organın titreşim ve rezonans sayesinde şifalanması durumu ne kadar gerçekleşse de, kişinin bunu kabullenmesinin uzun sürmesi gerekiyor. Çünkü yeniden rahatsızlanmak mümkün. Hastalıkların tekrarlanması, zayıflayan kişilerin tekrar eski kilolarına dönmesi, sigarayı bırakanların bir gün tekrar başlaması gibi olaylar gerçekleşmesi bundan dolayıdır. Düşünce yapısı değişmediği sürece, düşüncelerimizin olumlu düşüncelerle rezonans halinde olmadığı sürece bu devam etme olanağı taşır.
Elbette burada çok önemli bir durum var. Hasta organın titreşim ve rezonans sayesinde şifalanması durumu ne kadar gerçekleşse de, kişinin bunu kabullenmesinin uzun sürmesi gerekiyor. Çünkü yeniden rahatsızlanmak mümkün. Hastalıkların tekrarlanması, zayıflayan kişilerin tekrar eski kilolarına dönmesi, sigarayı bırakanların bir gün tekrar başlaması gibi olaylar gerçekleşmesi bundan dolayıdır. Düşünce yapısı değişmediği sürece, düşüncelerimizin olumlu düşüncelerle rezonans halinde olmadığı sürece bu devam etme olanağı taşır.
Rezonans yani titreşim sadece organlarda, maddesel alemde işlemiyor. Hani eskilerin deyimi vardır; “etme bulma dünyası” diye. Bir olay gerçekleştiğinde, o olayla ilgili olan kişilerin etkileri, evrende bir enerji alanı yaratıyor. Ve o enerji alanı asla kaybolmuyor. Çünkü var olan yok olmuyor, yok olan var olmuyor. Sadece dönüşüyor. Bunu artık herkes biliyor. Kaybolma yok, sadece dönüşme var. İşte o enerji alanı kaybolmuyor ve titreşime devam ediyor. O olayın derinliği, insanların o enerji alanını düşünceleriyle beslemeleri ne kadar yoğun ise, olaya sebep olan kişilere etki etmesi de muhtemelen kaçınılmaz oluyor. Çünkü “sebep sonuç yasası” işliyor. “Benzer benzeri çeker” kanunu işliyor. Enerji bütünü, olaya sebep olanlara etki etmeye başlıyor. Ve işte o zaman diyoruz ki, “etme bulma dünyası” hali gerçekleşebiliyor. Yapan kişiye olmasa da, onun soyunu devam ettiren kişilere de etkileri dokunuyor.
Anadolu’nun pekçok yöresinde, evlerin duvarlarına mavi boncuk, nazarlık gibi cisimler asma adeti nereden geliyor? Acaba gerçekten bilinçli yapılmış bir adet midir? Çünkü eşyaların negatifi çekme (kem göz ya da olumsuz bakış) ve sonra da evde başka bir eşya ile rezonansa girerek bu enerjiyi yayma özellikleri artık biliniyor. Evinize gelen kişilerin sizin hakkınızdaki düşünceleri eşyalarınıza sinebiliyor. Ya da sizin o an ürettiğiniz olumsuz bir düşünce, biriyle tartışırken sarfettiğiniz olumsuz cümleler düşünce formları, eşyalara sinebiliyor. Ve bu form dalgaları titreşerek mekanın enerjisi ile rezonansa girerek yayın yapabiliyorlar. Bu yüzden evlere, nazar boncukları, bereket duaları asılır, adaçayı otu ile tütsülenir ve olumsuz enerjilerden korunduğuna niyet edilir. Çünkü bu işlem yapılırken iyi niyet ile asılan dua ya da nazar boncuğu, orada olumlu bir enerji yayar. Siz bilmeden olumlu enerjiyi yüklediğiniz eşyayı kapı girişine ya da evin en görünür yerine koyarsınız. Tüm olumsuz enerjiler absorbe(emme) edilirken, mekanla rezonansa giren olumlu titreşim yayılmaya başlar.
Aslında rezonans bir çok sırlı olaylara ışık tutuyor. Etme bulma dünyası, ah alma, lanetli yerler, lanetli eşyalar, maji, büyü, kem göz, nazar değmesi vs. gibi olaylara bilimsel olarak ışık tutabiliyor. Çünkü rezonansa girdiğiniz her şeyle etkileşim halindesiniz. Bu yüzden düşünce temizliğinden bahsedilir. Düşüncen ve niyetin neyse sen de O’sundur. Çünkü düşünce titreşir ve titreşen tüm enerji bütünleri ile iç içesin. Rezonansa girdiğin vakit etkilenmen söz konusu olur.
Bilimsel çalışmalar ilerledikçe, aslında maddeciliğe dayalı bilimin, ruhsallık ile nasıl bütünleştiğini görmek gerçekten çok güzel. Ve bilimin, kuantum alanındaki çalışmalar sayesinde, ruhsallığı ve bütünselliği, fiziki evrenin dışında, görünmeyen evrenin varlığına gün geçtikçe yaklaşması kaçınılmaz oluyor. Ve birçok bilinmeyenin, açıklanamayanın temeline açıklayıcı ışık tutuyor.
Her zaman rezonans halinde kalmak kolay değil hatta imkansızdır. Aynı tınıyı, aynı ritmi, aynı titreşimi, aynı rezonansta olma halini sürekli kılamayız. Herkesin bir hayatı ve yaşantısı vardır ve bunu devam ettirmek zorundadır. Önemli olan, bu bilgilerin, bizim anlayışımıza katkıları ve bilinmeyenlere, soru işaretlerine biraz ışık tutması, az da olsa açıklama getirebilmesidir.
gerçekten müdhişş...
YanıtlaSil