27 Mayıs 2009 Çarşamba

Maddesel Evrenlerde Rahmet Sırrı


Genelde, maddesel evrenler denince, semâlar da mekân tutan evrenler kastedilir. Ancak, bu mekânların maddenin dar boyutlarını yansıtması şart değildir. Diğer kitaplarımızda da değindiğimiz gibi, semâların sonsuzluğunda dünya boyutlarından farklı nice evren mekânları vardır. Daha dar bir tanım yapmak istersek: Galaksileri temsil eden dev dünyalardan, atom çekirdeğini temsil eden minik dünyalara kadar, sonsuz boyut iskeletlerinin temsil ettiği muhteşem uzay.
Birinci bölümde anlattığım gibi, elestte Efendimiz, «Evet Rabbimizsin» hamdını yaptıktan sonra Cenab-ı Hak, tüm varlıklara; bu arada cisimlere,ışınlara hamd sırrından bir raks verdi. Elektronlar, nükleer çekirdek etrafında elektromanyetik varlıklarını korumak için, müthiş bir fizik gayret içinde elips yörüngesinde raksa başladılar. Yörüngenin, elektrona nazaran kıble olan çekirdeğin çevresinde elips biçiminde olması, elektronun her an, ayrı hesaplar yapmasını gerektirir. Saniyede yüz bin kez dönüşün sonsuz anlardaki hesabını yapmanın imkansızlığı ortadadır. Fakat elektronlar, Fahr-i Kâinat Efendimizden müthiş bir kopya almıştır: Hamd sırrı. Bu yüzden, manyetik şipin dediğimiz bir hareket yaparlar. Bu, elektronun çekirdeğe doğru eğilmesidir. Bu hareket, hamd sırrı içinde, elips yörüngede seyretmenin tüm matematik zorluklarını giderir.
Allah, Efendimize «Seni âlemlere rahmet olarak gönderdik» buyururken, «tüm varlıklara kulluğun sırrını, yani hamd niyazını sen öğrettin» demektedir. İşte böylece, gerek dev mekânların galaksileri ve güneşleri, gerekse minik dünyaların atomları, ilâhi aşkın rahman tecellisinde hamd niyazına kapılmıştır. Hepsi sonsuz mahreklerde yüzer, dururlar (Yâsin Sûresi Âyet:40).
Sûre-i Rahman âyet 29'da Allah: «Göklerde ve yerde olan herşey, O'ndan ister, O(Allah) her an yeni bir tecellidedir». İşte bu hikmet içinde; her varlık, Efendimizin ahlâkı olan, Fâtiha'daki kulluk istianesini (yalvarışını) yaparak, hayatını devam ettirir. Nitekim, Prof. Poul Davies'in son yıllarda tesbit ettiği gibi; galaksileri temsil eden dev güneşler ve etrafındaki gezegenler, galaksilerin ekseni etrafında dönerken, muhtaç oldukları enerjileri eskiden sanıldığı gibi, kendi cazibelerinden almazlar. Aksine, evrende tesbiti mümkün olmayan sonsuz kaynaklardan alırlar.
Göklerin en büyük esrarı olan bu olayda, Efendimizin rahmet sırrından doğan kulluk hikmeti yatar. Efendimiz, madde ve mânâ hayatında bu yüzden kulluğun mutlak temsilcisidir. Ve her varlığa kulluğun hamd sırrını kopya vererek, onlara rahmet olmuştur.
Birbiri içinden geçen milyarlarca yıldız ailesinden kurulu galaksilerin, bir tek cazibe felâketi göstermeden evrenin etrafındaki raksı; hep Allah'a yakarma cereyanı sayesinde, Efendimizin âlemlere rahmet sırrındandır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder