BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Allah c.c katında iyi kul nasıl olmalı?
Allah ( C.C ) bir Ayet-i Kerime’de :
‘’ Ben cinleri ve insanları, ancak beni tanıyıp ibadet etsinler diye yarattım ‘’
‘’ Ben gizli bir hazine idim. Bilinmek, tanınmak istedim, bunun için mahlukatı yarattım ‘’ demiştir.
Allah (C.C.) insanı kendi katında 5 Saf özellikten yarattı bunlar; Kalp, Ruh, Sır, Hafi, ve Ahfa adı verilen özelliklerdir. Bu özelliklere sahip insanlar, Cenab-ı Hak’ta bulunan sonsuz Kemal ve Cemal sıfatlarını ve bunların tecellilerini ‘’Esma-ül Hünsa ‘’ tabir edilen güzel isimlerinin cilvelerini, gizli ve nihayetsiz rahmet hazinelerini gördüler. Allah (C.C.) daha sonra yarattığı tüm insanlara ‘’Ben sizin Rabbiniz değil miyim ?’’ diye sordu ve tüm insanlar bir ağızdan ‘’ Evet sen bizim Rabbimizsin ‘’ dediler. Bunun üzerine Allah (C.C.) insanların sözünde durup durmayacaklarını imtihan etmek için onları dünyaya indirmeyi diledi.
İnsan, Allah (C.C.) katındaki 5 Saf özelliğiyle dünyada yaşamaya elverişli değildi, bundan dolayı 5 Saf özellik, Allah’ın (C.C.) sonsuz kudretiyle, dünyevi 5 maddi özelliğe çevrildi bunlar; Nefis, Ateş, Hava, Su ve Toprak’tır.
İnsanın dünyadaki görevi önce Allah’ı (C.C.) tanımak, birliğini kabul etmek, O’nun yardımı ve şahsi çabalarımız ile 5 Maddi özelliğimizi, asıl olan 5 Saf özelliğe çevirmektir. O’nu tanır ve bu değişimi dünyada gerçekleştirebilirsek bu bizim için en hayırlı olandır, Cennet’le ödüllendiriliriz. O’nu tanır ama bu değişimi tam olarak dünyada gerçekleştiremezsek, eksik kalan değişim ancak ve ancak Cehennem’de tamamlanabilir ve tamamlandıktan sonra Cennet’le ödüllendiriliriz. O’nu hiç tanımaz, değişim için bir caba sarf etmezsek, sonumuz ebedi olarak Cehennemdir.’’
Allah (C.C.) insanı bu değişikliği gerçekleştirebilecek kabiliyette yaratmıştır. Kuran-ı Kerim’de Adem (A.S.) yaratılışıyla ilgili ayetlerde, Allah (C.C.) ‘’Ben yeryüzünde bir halife atayacağım’’ demişti. Melekler de ‘’Orada bozgunculuk yapmakta, kan dökmekte olan birini mi atayacaksın, oysaki bizler seni hamd ile tesbih ediyoruz, seni kutsayıp yüceltiyoruz’’ dediler. Allah (C.C.) ‘’Şu bir gerçek ki, ben sizin bilmediklerinizi bilmekteyim’’ dedi ve Adem’e (A.S.) isimlerin tümünü öğretti ve eşyanın sırlarını öğretti. Ayetlerin devamında Allah (C.C.) Meleklere Adem’e (A.S.) ihtiram secdesi yapmaları istenir, İblis kibirlenir ve ondan başka bütün melekler Adem’e (A.S.) secde ederler. İblis’in anlamadığı konu, insanın bu değişim kabiliyeti idi.
Meleklerin yaratılışları itibari ile nefisleri yoktur, verilen görevleri yerine getirirler, Allah’ı (C.C.) zikir ve tesbih ederler. Bunların karşılığı olarak Allah’ın (C.C.) katında derecelerinde bir değişiklik olmaz. İnsan ise ibadetleri ve hizmetleri karşılığı derecelerini yükseltebilir ve Allah’a (C.C.) meleklerden daha fazla yaklaşabilir, hizmet etmeyerek, derecesini aşağıların aşağısına da indirebilir. İşte bu özelliğinden dolayı Allah (C.C.) Adem’in (A.S.) zatında insana meleklerin bilmediği isimlerin tümünü öğretti ve ona ihtiram secdesi yaptırttı.
Allah (C.C) kainatta da bu değişim için gereken bütün maddi ve manevi ortamı hazırlamıştır. Bu ortamda insanlardan başka bir çok varlık yaratmıştır, bunlar Ruhaniler ve Cismaniler’dir.
Ruhaniler : Melekler, cinler ve şeytanlar’dır.
Cismaniler : İnsanlar, hayvanlar, bitkiler ve cansızlar’dır.
Manevi yardım olarak Peygamberler ve Kutsal Kitaplar göndermiştir.Yaratılan her şey Allah (C.C.) emriyle insanın bu değişimi gerçekleştirmesine yardımcı olmaktadır.
Kutsal kitaplar, bu değişimin nasıl gerçekleştirileceğinin teorik yollarını göstermiştir. Peygamberler, bu değişimin nasıl gerçekleştirilebileceğinin hem teorik, hem de pratik yollarını öğretmiştir.
Hayvanlar, bitkiler ve cansızlar insanın hayatta kalması için gereken ortamı sağlamıştır.
Melekler, bu ortamın devamlılığı için Allah’ın (C.C.) kendilerine verdiği vazifeleri yaparlar.
Müslüman ve salih Cinler ve Melekler, insanlar kendilerinden maddi ve manevi yardım istedikleri zaman Allah’ın (C.C.) izniyle yardıma koşarlar.
Şeytanlar ve kafir cinler, bu değişime engel olmak isterler ve ellerinden gelen bütün kötülüğü yapmaya çalışırlar, fakat istemeden bu değişime yardımcı olurlar, çünkü cinler ve şeytanlar insanlara kötü şeyler ilham ettikleri zaman, insan onlara karşı koyarsa ve Allah’ın (C.C.) yolundan ayrılmaz ise dereceleri artar, böylece cinler ve şeytanlar istemeden insana yardımcı olurlar.
İnsan, imtihan ve değişim için dünyaya indirildiği zaman Allah (C.C.) katında yaşanan tüm olaylar kendisine unutturuldu.
Allah (C.C.) insanın dünyada hayatını devam ettirebilmesi ve değişimi gerçekleştirebilmesi için kendisine 3 temel duygu vermiştir.
1. İnsana menfaati ve faydası dokunan şeyleri elde etmesi için şehvet duygusu.
2. İnsana zararı dokunacak şeyleri uzaklaştırması için gazap duygusu.
3. Yararlı ve Zaralı şeyleri , iyiyi ve kötüyü ayırabilmesi için akıl.
Bu duygulara din vasıtasıyla belli bir sınır çizilse bile, yaratılıştan bir sınır konulmamıştır, yani insanın yaratılışı gereği istekleri hiç bitmez. Bir hadis-i şerif’te : ‘’ İnsanın bir vadi dolusu altını olsa, bir vadi daha ister. Onun gözünü sadece toprak doyurur ‘’ der.İnsan sadece ölürse istekleri biter demektir.
İnsan yine yaratılışı itibariyle acelecidir, sabretmeyi sevmez, istediği her şeyin hemen gerçekleşmesini ister. Sonsuz isteklerini gerçekleştirmek için her şeyi dener, çalışır, çalışır ve sonunda dünya işlerine dalarak Allah’ı, (C.C.) yaratılış sebebini ve dünyadaki görevini unutur. Halbuki dünyadaki her şeyle beraber insanın sahip olduklarını, istediklerini ve sahip olacaklarını yaratan ve insana veren Allah’tır. (C.C.) İstediği bir şeyi elde etmek için bir çok sebebe sarılır, çabalar ama en büyük ve en önemli sebep ve yardımı unutur. Allah (C.C.) görevini tamamlaması için, halifesi olan insanı dünyaya gönderdiği zaman tüm kainatı, kendi izniyle onun emrine verdi.
Allah (C.C.) Kuran-ı Kerim’de ‘’ O, yer yüzünde olanların hepsini sizin için yaratandır ‘’ başka bir ayeti şerifede ise ‘’ Göklerde ve yerde ne varsa hepsini Allah’ın sizin hizmetinize sunduğunu, görünen ve görünmeyen nimetlerini size bolca verdiğini görmediniz mi ?’’
Biz bu büyük hazineyi ve yardımı kullanmayı unutmayalım,kısacası bitmez tükenmez bütün ihtiyaçlarımızı Allah’tan (C.C.) isteyelim, çünkü bizi O yarattı ve biz onun kullarıyız.
O bizim hiçbir zaman acı çekmemizi, üzülmemizi ve kötü bir şey yapmamızı istemez.Tam olarak sebep ve hikmetlerini anlamasak bile bizim için en iyi olanı verir, ama o an insan bunu tam olarak anlayamaz. Kutsi bir hadiste Allah (C.C.) der ki : Benim ehli zikrim ( beni daima zikr edenler) meclisimde bulunanlardır. Benim ehli ta’atim ( emirlerime uyanlar ) keramet ehlimdir. Benim ehli ma’siyetimi ( günah işleyen kullarımı ) umutsuz ve üzgün bırakmam. Tövbe ederlerse onların da sevgilisiyim. Eğer, tövbe etmezlerse, onların tabibi olurum. Onlara belalar müptela ederim ve ayıplardan pak ederim.
Tüm bu taleplerimizi Allah’a (C.C.) Dua vasıtasıyla yaparız. Dua, Allah’a (C.C.) yöneliş, niyaz ve yalvarıştır. Dua kulluğun ruhudur ve halis bir imanın sonucudur. Dua eden insan, bütün kainata hükmeden birinin varlığını kabul ediliyor, küçük büyük tüm yakarışları, Duaları duyduğunu kabul ediliyor, küçük büyük bütün işleri gördüğünü kabul ediliyor. Bütün yaratıkların halinden, durumundan haberdar olan, bütün Dualara yakarışlara cevap veren ve yarattıklarını dünyada yalnız bırakmayan birinin varlığını kabul ediliyor.
Dua eden insan önce şunu bilmeli, onu bir yaratan var, onun neye ne zaman, ne kadar ihtiyacı olduğunu ondan daha iyi bilir. Bunu tam idrak ederek, içinde bulunduğu durumu yaratanın, Allah (C.C.) olduğunu bilmeli, ona verilen her şeye şükretmeli ve ihtiyacını Allah’a (C.C.) ısrarla arz etmelidir.
Allah (C.C.) Kuran-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır :’’ Kullarım sana benden sorarlarsa ben Karib’im, gerçekten çok yakınım. Dua edenin çağrısına, bana çağırıp yakardığı anda cevap veririm. Hadi onlar da bana karşılık versinler, bana inansınlar ki doğruyu ve iyiyi bulabilsiner.
Bir habere göre Allah (C.C.) şöyle der : ‘’ Ey Adem oğlu, sen bir şey murad edersin, ben de murad ederim. Ve ancak benim murad ettiğim tahakkuk eder. Eğer sen benim muradıma teslim olursan, senin muradını sana veririm. Eğer benim muradım hususunda benimle münazaa
( mücadele, çekişme ) edersen, senin muradını başına geçiririm. Sonra yine benim muradım tahakkuk etmiş olur.’’
Allah; (C.C.) Peygamberleri, Velileri, Salih kulları vasıtasıyla ve Kutsal kitaplarda O’na nasıl ve hangi şartlarda Dua etmemiz gerektiğini bize öğretmiştir.Tüm Peygamberlerin, Sahabilerin ve Velilerin hayatlarında sözlü, yazılı ayrıca hem sözlü hem yazılı Dua örnekleri vardır.
Allah (C.C.) sonsuz bilgisiyle ezelden ebede kadar olacakları, hangi kulunun ne zaman ne yapacağını, kaza ve kaderi Levh-i Mahfuz’a yazmıştır. Buna hangi kulun ne zaman hangi Dua’yı edeceği de dahildir.
Allah (C.C.) yarattığı küçük, büyük her şeyin idaresi için görevli melekler yaratmıştır, bu meleklere Müdebbirat melekleri adı verilmektedir. Bunlar maddi alemin nizam ve düzeninde, ilahi kudret ve iradenin tasarrufunu tatbike görevlidirler. Alemin seyrinde ve gelişmesinde vazifelidirler. Pek çok kısımları vardır. Başlıca yer ve gök melekleri diye ikiye ayrılırlar.
Kullar Dua ettiği zaman isteğini yerine getirmesi için bu melekler Allah’ın (C.C.) izni ile hemen harekete geçerler.
Okunacak Duanın hizmetlilerinin adını bulmak, yemin ve Dua vasıtası ile onları harekete geçirmek, Dua’yı bir nüsha haline getirip taşımak ve kabul saatlerinde okumak Dua’nın tesirini arttırır ve Allah (C.C.) katında kabulünü hızlandırır.
Allah’ı (C.C.) sevelim, çünkü seven sevdiğinin kapısından boş çevrilmez, çünkü seven sevdiğinin her istediğini yapar. Kısaca Duanın kabulü Allah’ı (C.C.) ne kadar çok sevdiğimize ve onun emirlerini ne kadar uyduğumuza bağlıdır.
DUA HAVAS VE ESMA OKURKEN DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR
Gerek maddi, gerekse manevi bir konuda Dua etmek isteyen kimsenin bazı noktalara dikkat etmesi gerekmektedir.
1. Okuduğu Duaların, Havas’ların ve Esmaların Allah (C.C.) tarafından kesinlikle kabul edileceğine ve isteklerinin kendisine verileceğine inanmalıdır. kalbi ve tüm duygularıyla Allah’a (C.C.) yönelmeli, fikri olarak da isteğiyle meşgul olmalıdır. Acaba olur mu veya olmaz mı diye şüphe duymamalı tereddüt etmemelidir. Kalbinde tam bir iman ve inanç olmadan okumak boşa zahmet çekmektir. Kesinlikle bilinmelidir ki şüphe, tereddüt ve aklından geçirdiği şeyler Esmaların ve Duaların Ruhaniyetlerine gizli değildir, böyle kimselere Ruhaniler yardımcı olmazlar.
2. Her şeyin Allah’ın (C.C.) dilemesiyle meydana geleceğine kesinlikle inanmalıdır.
3. Okumaya başlamadan önce okuyacağı Duayı tertipleyen bir şeyh yada Alim ise, üç İhlas-ı Şerife ve bir Fatiha okumalı, onun Ruhaniyetine hediye etmeli, ondan yardım dilemelidir veya bildiği bir Kamil insan varsa yapacağı işi ona söylemeli ve onun ruhani olarak yardımını almalıdır.
4. Duygusal ve fiziksel olarak kendini her şeyden arındırmalı, hiçbir şey düşünmemeli, hiçbir şeyle meşgul olmamalı sadece olmasını, yerine gelmesini istediği şeye kendini motive etmelidir.
5. Dinen, ahlaken kötü, aşağılık bütün düşünceleri aklından ve kalbinden atmalıdır.
6. Mümkünse Duasını yapmak için tenha bir yere çekilmelidir.
7. Günah işlememeli, yalan söylememeli, gıybet etmemeli, sadaka vermeli ve çok iyilik yapmalıdır.
8. Dua, Havas ve Esma okunurken dikkat edilecek en önemli noktalardan biri de temizliktir. Bunlar da vücutta temizlik, giyimde temizlik ve Dua okunacak yerin temizliğidir.
a. Vücut temizliği : Cenabet ve hayız gibi şeylerden temiz olmaktır. Ruhanilerden yardım almak aptesli olmaya bağlanmıştır. Bundan başka vücudun her tarafı necasetten ve her türlü pisliklerden temiz olmalıdır. Bunu temin etmenin en garantili yolu okumaya başlamadan önce gusül aptesti almaktır.
b. Giyimde temizlik : Tüm giysilerde, iç çamaşırlarda necaset, kan, kir ve benzeri pisliklerin olmamasıdır. Duaya başlamadan önce tüm giysiler değiştirilmeli ve temizleri giyilmelidir.
c. Dua okunacak yerin temizliği : Dua okunacak yer iyice süpürülmeli, varsa örümcek ağları temizlenmeli, canlı resimleri varsa kaldırılmalı, kedi köpek gibi hayvanlar uzaklaştırılmalıdır. Dua okunacak yer kötü koku gelebilecek tuvalet veya benzeri yerlerden uzak olmalıdır.
9. Okumaya başlamadan önce gerekli şartlardan biri de niyettir.’’Ya Rabbi, sen mutlak güç ve kudret sahibisin. Gizli ve açık her şeyi bilirsin. Senin emrin ve iraden, iznin ve müsaaden olmadan hiçbir şey meydana gelmez. Sen vadinde sadıksın, Sen sözünde durursun, verdiğin sözden geri dönmesin, bana Dua edin icabet edeyim buyurdun. Lütuf ve kereminden (burada neyin olmasını istiyorsak ekleyeceğiz ) işimde bana yardımcı ol. Rabbani Lütfunu bana yardımcı kıl, Sübhani hidayetini bana rehber et ‘’ demeli benzer kelimelerle zayıflığımız ve ona ne kadar çok muhtaç olduğumuz belirtilmeli, daha sonra Duaya başlanmalıdır.
10. Okumaya başlamadan önce üç gün veya en azından bir gün oruç tutulmalı bir miktar zeytin yada hurmayla oruç açılmalıdır. Karın tıka basa dolu bir şekilde okumaya başlanmamalıdır. Okurken midede haram ve şüpheli bir şey olmamalı, soğan, sarımsak gibi kötü kokulu gıdalar yenmemelidir. Okuma zamanında hayvansal gıdalardan perhiz edilmelidir. Bu şartlar yerine getirildikten sonra kıbleye doğru yönelerek iki dizinin üzerine oturmalı ve eller dizin üzerinde huşu ile okumaya başlanmalıdır.
11. Duaya başlamadan önce tütsüye kesinlikle ihtiyaç vardır. Hayırlı işler için günlük, öd ağacı, amber kabuğu gibi güzel kokular, kötü işler için şeytan tersi, katır tırnağı, kırmızı sarımsak, keçi kılı gibi kötü kokulu tütsüler kullanılır. Eğer yapacağınız işlerin özel tütsüleri varsa o tütsüler kullanılır.
12. Okumaya başlamadan önce tütsü hazırlanır, niyetle beraber yavaş yavaş yakılmaya başlanır ve okuma devam ettiği sürece tütsü söndürülmez. şayet okunacak Dua uzun saatlerce sürecek ve iki dizinizin üzerinde devamlı oturamayacak durumda iseniz istediğiniz gibi oturabilirsiniz ama Duayı yine iki dizinizin üzerinde bitirmelisiniz.
13. Duaları uygun zamanlarda okumalısınız, en uygun zaman gece yarısından sonra herkesin uykuya daldığı zamandır. Şayet okunacak Duanın kendine has bir saati varsa, o da kendi zamanında okunur.
14. Dua ile bir şeyi elde etmek isteyen kimse çok gayret göstermeli ve çok çalışmalıdır, Allah (C.C.) bazen gerekli şartları yerine getirmeyi unutan bir kullunun isteğini, çok çalışıp emek sarf etmesinden dolayı verir. Herkes azmine ve çalışmasına göre amacına ulaşır. Yüce Kuran-ı Kerimde Allah (C.C.) ‘’ İnsana ancak çalışmasının karşılığı vardır ‘’ der.
15. Bir işe başlarken bunu insanlardan gizlemeli, Duanın, Esmanın yada işin karşılığını gördüğü zaman, bunu nasıl elde ettiğini ve ne yaptığını kimseye söylememelidir. İşin sırrının açıklanması Ruhanilere hoş görünmez.
16. Dua okuyan kimse güzel kokular sürmeli ve bu kokuları yanında bulundurmalıdır. Ruhaniler hoş kokulara yakın olmayı severler.
17. Dua ve Esma okuyan kimsenin hali isteğine uygun olmalıdır. Durumuyla uygun olmayan istekler istenmemelidir.Tüm şartları yerine getirmiş olsa da Ruhaniler bunun aklı yoktur, cahildir der ve ona yardımcı olmazlar.
18. Ben şimdiye kadar çok günah işledim, ben günahkarım Allah (C.C.) benim Duamı kabul etmez diye düşünmemeli ne kadar aciz olduğunu belirterek Dua etmeyi bırakmamalıdır.
19. Bir kimse dilek dilese, Dua etse ve yerine gelmez ise bunun suçunu Duaya yüklememeli kendine bakmalıdır, ya şartlara riayet etmemiş, gereğini yerine getirmemiş yada bir eksiği vardır çünkü, Allah (C.C.) sözünden caymaz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder