12 Temmuz 2008 Cumartesi

ESMALAR VE GEZEGENLERDEKİ TECELLİLER

Astroloji konusundaki araştırmalar holografik yapı ve kuantum fiziği değerlendirmeleri ile yeniden ele alınınca bambaşka bir kimliğe bürünüyor. Özellikle Astroloji Mucizesi ve İslam adlı kitabımda yer alan bilgiler de gözönüne alındığında ilginç ve bir o kadar da anlamlı sonuçlara varılabiliyor.

Öncelikle bazı tanımlar üzerinde durmak gerekiyor.
Tecelli; görünmek, açığa çıkmak, zahir olmak anlamlarını taşıyor. Tasavvufta ise Allah’ın (CC) ilahi kudret , sır ve nişanelerinin insanlarda ve onun dışındakilerde görülmesi, bilinmesi anlamına geliyor. Bu noktada tasavvuf ehli din alimleri yüzyıllar öncesinden evrenin, Allah’ın isim ve sıfatlarının tecellisinden ibaret olduğunu söylüyorlar. Diğer bir ifadeyle tüm varlıklar, O’nun isim ve sıfatlarının mazharı konumunda.

Din alimi, mutasavvıf İmam Rabbani ünlü eseri Mektubat’ta tecelli için şunları söyler:
‘Bir şeyin ikinci veya üçüncü veya sonsuz mertebelerde GÖRÜNMESİdir. Allah’ın tüm sıfat, isim ve fiilleri alemde zuhur etmiş ve herşey fiillerinin, sıfatlarının ve isimlerinin AYNAsı olmuştur. Fakat fiillerinin nasıl olduğunu, sıfatlarının mahiyeti, isimlerinin hakikati insanlar tarafından anlaşılamaz’ Burada gören-görünen, seyreden-seyredilen, mazhar-zahir olan ifadeleri önem taşıyor. Örneğin Allah’ın HAY isminin canlılarda açığa çıkması (Zahir olması), bu canlıların ise o ismin mazharı olmaları gibi. Yani herşey, algıladığımız ya da algılayamadığımız tüm mevcudat Allah’ın sıfatlarına eşlik etmekte ve O’nu kendilerinde göstermektedir.
Herşey Allah’ın isim ve sıfatlarının tecellisidir. O var olduğu için varlıklar vardır. Allah Hayy’dır, hayat sahibidir. Dolayısıyla, bu ismin tecellisi ile herşey hayat sahibidir.

Araştırmalar göstermiştir ki madde moleküllerden, moleküller atomlardan, atomlar ise elektromanyetik dalgalardan meydana gelmiştir. Yani alem tek ve mutlak bir enerji kütlesidir.
Ateş, hava, su ve toprağın karışmasından; maden, bitki ve canlılar oluşmuştur. Canlı cinsinin en şereflisi insan olup, kainatın oluşumu insanda son bulmuştur. İnsan nihai hedef olduğundan tüm varlıklardan sonra mevcut olmuştur. İNSAN TÜM MEVCUDADIN ÖZETİ VE ALLAH’IN YERYÜZÜNDEKİ HALİFESİDİR.

İnsana mikro kozmos (küçük alem) denilmekte olup, insanın dışında kalan tüm yaratılmışlara ise makro kozmos (büyük alem) denilmiştir. MAKRO KOZMOSTAKİ HERŞEY, MİKRO KOZMOSDA ÖZET HALİNDE MEVCUTTUR. Yani kuantum fiziğinin ifadeleriyle en küçük parça bütünün tüm özelliklerini taşır.

Allah, ‘Biz insanı en güzel şekilde yarattık’ buyurmakta ve subuti sıfatlarını insanda toplayarak onu yaratmaktadır. Allah tüm sıfat, isim ve fiilleri alemde ortaya çıkmış ve herşey fiillerinin, sıfatlarının ve isimlerinin aynası olmuştur. Söz konusu sıfatlar birer canlı organizma olan yıldız ve gezegenlerde de aynı kanunlara tabi olmuştur. Evrende her bir noktanın aynı mesabede olması ve her bir noktanın birbirleri hakkındaki bilgiyi paylaşmaları, yani parçanın bütündeki bilgiye sahip olması nedeniyle, gerek doğum anındaki, gerekse hareket ve değişim halindeki gezegen, yıldız ve buna bağlı astrolojik etkiler her an insanlar ve diğer yaratılmışlarla sürekli etkileşim ve haberleşme halindedir.

Dr.Franz Hartmann ‘İnsan tüm elementlerin özü, ya da evrenin küçük bir kopyasıdır. Evrende var olan ya da yeralan her şey insanın yapısında da vardır ve orada yer alır. İnsan dediğimiz varlığın yapısını oluşturan kuvvet kümeleri ve özler daha büyük çapta ortaya çıktıklarında Evren adını alan kuvvet kümelerinin ve özlerinin aynasıdır.

Evrendeki herşey insanda yansımıştır ve insan bunun bilincine erebilir; işte bu durum insanın kendisini bilmesine, evren de yalnızca görünmeksizin var olanları değil, gelecekte olacakları da önceden kestirmesine, geleceğin olaylarını bilip kehanette bulunmasına yol açar.’ demektedir.
Yıldızların ve gezegenlerin de tüm evren, oluşturan yapıtaşlarında olduğu gibi etkileyici rolleri vardır. Özellikle astrolojik etkiler test edilmiş olup, aynı etkiler altında aynı sonuçlara ulaşıldığı görülmüştür. Ancak dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta da çok fazla değişkenin bir arada incelenmesi gerektiğidir. Yani gök cisimleri de birer hizmetkar ve görevli konumdadırlar. Onlar da yaratılış gayelerine uygun fiiller sergileyerek tüm sistem içerisinde kusursuz birliktelikte vazifelerini yerine getiririler. Ünlü mutasavvıf Erzurumlu İbrahi Hakkı ‘Yıldızlar ve tabiatlar sıcaklık, soğukluk, yaşlık, kuruluk, hakim, ve sani olan Allahu Teala’nın aletleri gibidir, hizmet edicidirler’ der.

Şimdi önemli ve önemli olduğu kadar da dikkat çekilmesi gereken diğer bir konu. Allah’ın 99 isminden (ESMA-ül hesna) bahsederiz. Kimimiz bunları sadece saymakla yetinirken kimimiz idraki içinde de yaşarız.. Yazımızın başında da belirtildiği üzere tasavvuf ehli ‘Allah’ın tüm sıfat, isim ve fiilleri alemde zuhur etmiş ve herşey fiillerinin, sıfatlarının ve isimlerinin AYNAsı olmuştur.’ demişti. Evet öylesine aynalar vardır ki, kişiyi farklı farklı gösterir, kimi güzel, kimi çirkin.. İşin aslı gören gözdedir, aynanın yansıtma gücündedir. Bu noktadan hareketle, şunu diyebiliriz ki, tüm bu isimler, sıfatlar aynı zamanda güneş sistemimize de serpiştirilmiş, kimi sıfatlar ve özellikler bazı gezegenlerde yoğunluk kazanmış, kimilerinde ise kazanmamıştır.
Allah’ın esmaları demekteyiz aynı zamanda. ESMA, isimlerin manaları demektir. Sema kelimesi de gökyüzü şeklinde algılanmayıp, anlamlar demek olan esma boyutunun adıdır. Madde evrenin kaynağı da semadan yeryüzüne inmektedir. Yani sıfatlar boyutunda, her bir gezegen, yıldız sistem gereği belli anlamları ve isimleri bünyesinde barındırmaktadır. Ve de bu şekilde Allah’ın isimlerinin mazharı olmaktadırlar. Her biri varlığının sebebi olan görevi ifa etmektedir.
Örneğin, Mars gezegeninin kahhar ve cebbar esmasını, sıfatlarını, Satürn gezegeninin alim sıfatını, Şironun hadi sıfatını taşıması gibi…

Buradan hareketle tesbit edebildiğim kadarıyla gezegenlerde ağırlıkta bulunduğunu düşündüğüm sıfatların dağılımının aşağıda şekilde olduğunu düşünüyorum. Bu dağılım edinebildiğim bilgiler çerçevesinde gerçekleştirilmiş olup, bu konuda her türlü katılım ve paylaşıma da açık olduğumu belirtmek isterim..

Şimdi sırasıyla gezegenler ve bağlantılı sıfatların dağılımını görelim.
MERKÜR: Azim, Muhsi, Rauf, Basir, Melik, Habir, Veli, Semi, Muid.
VENÜS: Musavvir, Vedüd, Kavi, Gani, Hasib, Hafid, Mümin, Vahhab.
GÜNEŞ: Hu, Muizz, Muzill, Muhyi, Hayy, Kayyum, Macid, Nur, Hakk, Evvel, Baki, Selam.
MARS: Cebbar, Kahhar, Celil, Mecid, Aziz, Muktedir, Vali, Muntakim, Malikul Mülk, Muksid, Darr, Varis, Mumit, Kaviyy, Vahid.
JÜPİTER: Basıt, Rezzak, Samed, Gaffar, Vekil, Vacid, Muteali, Berr, Nafi, Adl, Kabız, Gafur, Tevvab, Gani, Aliyy, Hafiz.
SATÜRN: Mukit, Vasi, Mukaddim, Muahhir, Mani, Sabur, Kerim, Zül Celali vel İkram, Metin, Kadir, Kuddus, Hakim, Mürid, Alim.
URANÜS: Hakim, Ahir, Muğni, Reşid.
NEPTÜN: Şehid, Halim, Latif, Mucib, Batin.
PLUTO:Mütekebbir, Halik, Bari, Bais, Mubdi, Bedii, Kebir.
ŞİRON: Rafi, Hadi.
DÜNYA:Zahir, Cami,
AY: Rahman, Rahim, Afuvv, Batın, Şekür, Muheymin, Hafiz, Rakib.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder